Fransa’da 2022’de ilk grev

2022 Yılı iki “İlginç” grevle kapandı.

Biri Total Enerji  ve  ESSO-Exxon Mobil  grevi. İkincisi de Devlet Demir Yolları (SNCF) Kontrolörlerinin grevi.

Her ikisi de Milyarderler yönetiminin Terör yöntemi ile idare sistemine karşı ücretli işçi kesiminin  sınıf savaşında taktiklerini  ve mücadele biçimlerini belirleyecek özelliklere sahipti.

Total ve E. Mobil  rafinerilerinde başlatılan grevde işçilerin “sistemi ortaya koyan” taleplerinde yeni olan Şirketlerin elde ettikleri NET KARDAN pay istemeleri idi.

Total Patronları ile görüşmelerde  çoğunluğu temsil eden sendikalar Reformist CFDT ve diğerleri %7 zam ve 3 000 ila6 000 Euro alarak anlaşmayı imzalamış, CGT  ise ek olarak %3 zamda (toplamda %10 zam talebi) direnmişti.

Patronlar da bu zammı vermemekte diremişlerdi.

Ek %3  zammın özelliği ne idi.

Total 2022 yılının  ilk 9 ayı içerisinde 20 milyar € net kar elde etmişti. Dünya enerji krizi   ile çalkalanırken, tüm hükümetlerin enerji fiyatlarına zam üzerine zam yapıp, tasarruf çağırış yaparken, enerji sektörü tekellerinden Total  bu fırtınada tarihinin en yüksek kar miktarına erişiyor, hissedarlarına  8 Milyar  kâr payı dağıtıyordu.

Bir taraftan karlarının olağanüstü düzeyde artması, diğer yandan yöneticilerinin ücretlerinin olağanüstü yüksekliği (Genel Müdürü yılda 6 milyon € alıyor) buna birde Total firmasının 2020-2021yılları içerisinde Fransa’da hiç vergi ödememmiş olması ilave edilince hem Total işçileri hem de Fransa toplumunu ayağa kaldırdı.

Greve giden total işçileri benzin sıkıntısı ve kuyruklarına rağmen toplumdan destek alıyordu. İsteklerini topluma geçmiş grev nedenlerinden daha açık ve kabul görür şekilde izah edebiliyorlardı.

“%7’ye ilaveten Total’in elde ettiği kardan pay olarak %3 istiyoruz! Bu talep toplum içinde  hemen kabul gördü.

Ancak Total firması için verilmeyecek tek zam da bu zamdı.!

Elde edilmiş, kasalarına girmiş olan kardan  pay istiyordu işçiler. Milyarderler için  Olmayacak tek şeydi bu.

İşçiler”2022 yılında Total Patronlarına 20 milyar €  para kazandırdık. Ücretlerimize bu kardan sadece % 3 ek zam istiyoruz!”  diyor bunu toplumun değerlendirmesine sunuyordu. Ve büyük ölçüde kabul görüyordu.

Ancak Total ve Milyarderlerinin sadece iş yeri rafinerileri yoktu ki!

Birde “Cumhurbaşkanları, Başbakanları, Polisi ve yargısı ve Hukuku” vardı.

Yanı DEVLET.

Hemen harekete geçen Devlet kurumları, işçileri evlerinden (Hukuki, yasal biçimde!) ve polis zoru ile gece yarısı evlerinden alıp zorla iş başı yaptırıp çalıştırmaya başladılar…

Total grevi Fransa’nın 8 Petrol rafinerisinden 6 sındı sürerken ve giderek Nükleer santrallere sıçrama eğilimi gösterirken  hükümet tarafından bir biçimde bastırıldı dene bilir. Hükümetin  Bir taraftan işçileri zorla çalıştırma, diğer yandan Total Milyarderlerine “Bu kadarda olmaz halkı dizginleyemem ver biraz daha!” diyerek ikna çabası patronları masaya oturtturdu, grevi sonlandırdı.

İşçiler “Ücretlerine % 3 kardan pay alma artışı  istekleri” d ışında anlaşmaya vararak grevleri bitirdi.

Bu işçilerin taleplerini  doğru bir zeminde ve toplumun desteği ile sunmaları ve direnmeleri ile haklarını alacaklarını, grevleri de  benzer sektörler yayarak güçlendireceklerin gösterdi.

Bir başka olayda açıkça toplum önüne serdi. Her şeye enerji krizi  nedeni ile zam gelirken, insanlar 3-4 ay önce aldıklarını, bugün  daha pahalıya alırken, enflasyon %8-9 lar sıçramış alım gücü düşmüş  iken bütün bunların çıkış nedeni olan enerjide Fransa’da  tekeli durumunda olan TOTAL Petrol ve Enerji şirketi Milyarderleri ticari hacimlerini %48 artırmış, 20 milyar da net kar etmişlerdi. Ve bunun devede kulak bir bölümünü de kendi işçileri ile paylaşmamış, kendi işçilerine  tabir i caiz ise  zırnık vermemişti!

Bu Fansa toplumunca kaydedildi.

Bir gün çıkacaktır! Hiç şüphe olmasın…

2022‘nin İkinci grevi. MASKELİ GREVCİLER.

Demir Yolları Sendikaları CGT ve SUD-Rail Devlet Demiryolları Şirketine (SNCF) 23 ve 26 Aralık  2022 günleri için Grev yapacaklarını bildirdiler.  Greve gidiş nedenleri olan  talepleri ,daha fazla işçi alınması(Tren yolcu ve sefer sayısı arıtmış, ancak çalışan sayısı aynı sayıda kalmıştı),.Emeklilik primlerinin düzeltilmesi ve yıllık 700 € ücret artışı. Ancak her iki sendikada grevi kesinleştirmemişlerdi.

Bu arada Demiryolları sektöründe (SNCF) tren kontrolörleri  2 ve 4 Aralık tarihlerinde  aniden greve başladılar.!

Nerden çıkmıştı bu da şimdi!

Sendikalar “Bizim böyle bir kararımız yok! Diyorlardı. Hatta haberlerinin dahi olmadığı söyleniyordu bu grev kararından.

Kontrolörler, mesleklerin küçümsendiğini. Kedilerin ne patron ne de kendi iş dünyalarında ne de yolcularca saygı duyulmadığını, çalışma saatleri ve günlerinin uzun olduğunu  karşılığını alamadıklarını söylüyorlardı. Çalışmada yüzlerce km ve yüzlerce yolcu ile tek başlarına muhatap olduklarını bunun da çok yıpratıcı olduğunu açıklıyorlardı. Bu nedenle de Tren kondüktörleri ile aynı haklara sahip olmak  ve aynı statüde tanınmak istiyorlardı…

Basın karşısına çıkmamışlar gerçek isimleri ile demeç vermemişlerdi.

Marseille’de bir gurup kondüktörün kendi aralarında sorunlarını tartışıp dertleştikleri  10-15 kişinin  WhatsApp yazışma ile başlayan gurup, önce  1 000 kişiye ulaşmış, daha sonra da Montpellier, Lyon… şehirlerinden katılımla 3  500’e ulaşmıştı. Sonra da  Fecbook   sayfasında ASCT” Tren kontrolörleri olarak “Üç Maymun” simgesi ile bir  sosyal medyadan gurubu kurmuşlardı.

ASCT  olarak örgütlenen gurup bu gelişme karşısında örgütlenmeleri CNA (Collectif National Agents du Servıce  Convertial Trains) “Tren  Servis Çalışanları Ulusal Kollektifi” olarak  bir üst düzeye, ulusal düzeye çıkarıyorlardı. Bu yapıda kendisini Olıvie sahta ismi ile tanıtan bir sözcü  kanalı ile taleplerini açıklıyorlardı…

10 000 civarındaki demiryolu çalışanından  7 000 kişiyi temsil ediyorlardı. Ve gurup olarak 3 500 kontrolörün katılımını sağlamışlardı.

7 Aralık’ta greve hazırlanan CGT, SUD-RAIE daha sonra grevi  erteliyordu.

Bu defa aynı gurup  Kontrolöre (ASCT) Tüm sendikaların araya girme çalışmasına rağmen “Biz sendikasız ve politik olmayan” bir hareketiz ve haklarımız verilene dek greve devam edeceğiz. Açıklamasını yapıyordu.

23-26 Aralık’ta  CGT—SUD Rail sendikaları iş yerine  grev kararı bildirmişlerdi. Ancak daha sonra  bunu uygulamayacağını  bildirmişti.

Oysa kontrolörlerin oluşturduğu kollektif ASCN  bu tarihlerde grev yapacaklarını açıkladılar ve grevi başlattılar!

2-4 Aralık ’grevlerinde Hızlı Trenlerin (TGV) %60’ı çalışmamış. Trafik felç olmuştu. Şimdi de Noel zamanı 23-26 Aralık’ta grev yapacaklardı.

Kontrolörlerin Kontrol edilemeyen direnişleri  Noel döneminde biletil 200 bin yolcunun  yerde kalmasına neden oluyordu. Kontrolörler Fransa’da bir ilki yaşatırken Demiryolu Firması (SNCF) de aynı şekilde ilkleri yaşatıyor. Biletli 200 bin yolcuya seyahat edememeleri  halinde biletlerinin iadesini yapıyordu. Bu defa %200 olarak!

2022 sonunda  özellikle hassas olan 23-26 Aralık  ve 29-31 Aralık  da hiçbir sendika grevden yana değildi.  Bu nedenle Kontrolörler grevini hiçbir sendika istemiyor ancak engel de olamıyorlardı. Buna karşılık “Hareketi Şekillendirmeye” kontrolden çıkan bir harekete bağlı kalmaktansa onu şekillendirip kontrol etmeye çalışıyordu Sendikalar…Ne var ki   Kontrolör Kollektifi  hiç kimseyi dinlemiyordu…

Olaylar çok hızlı gelişmiş kontrolden çıkmış. Devreye Macron girmiş “Böyle giderse GREV HAKKI konusunu gündeme alacağım” tehdidini savururken, sendikalar da “İş yerlerinde  işçilerin ve sendikaların iş yeri örgütlenmeleri ortadan kaldırıldı. Bu nedenle bu tür örgütlenmelerin doğması normal” açıklaması ile hükümeti suçluyordu.

Sonuçta Sendikalar  Grevci Kontrolörlerle birlikte  Demiryolları patronları ile 23 Aralık’ta masaya oturmuş. Anlaşma sağlanmış  ve 23-24 Aralık grevi gerçekleşmiş .24 Aralık’ta grev  kaldırılmıştı!

Böylece  28-30  Aralık ve 2 -8 Ocakta yapılacak grevden vazgeçilmişti…

Patronlar demiryollarına 160 işçi alama kararı almışlar,40’ı hızlı trenlerde olmak üzere 2023 de  350 işçi daha  alma sözü vermişlerdi. Kontrolörlerin aylığına da 2023 içim 720 € zam yapmışlardı…

Noel i olmasa da yılbaşını kurtarılmıştı. Ancak olan olmuş Grev 23 Aralıkta tüm Fransa’yı etkilemişti..

Geride Demiryolları Şirketinin patronları, hükümetin ve Kendiliğinden örgütlenip grevle haklarını alan işçiler ile Sendikaların sözleri kalmıştı.

HÜKÜMET: “Fransızları bir avuç kişinin  keyfince  cezalandırmıştır. Buna artık izin vermeyeceğiz. Grev hakkı kötüye kullanılıyor. Yeniden ele alınmalı!”

PATRONLAR: Bu 2022 de %50 ye varan  e varan iş hacmi artışı ile parlak bir yıl olarak bitecekken, nerden çıktığı kim olduğu bilinmeyenlerce şirketimiz 100 milyonlarca € zarara uğratılmıştır.”

İŞÇİLER. Biz ne sendika ne  politikacı istemiyoruz. Haklarımızı istiyoruz. Bunun için varsa Sendika Politika gelsin.  Biz onlarsız da haklarımızı alırız!

SENDİKALAR. “Kontrol edilemeyen işçi hareketleri bize de zarar veriyor.  Haksa Grevse biz varız  işte!”

Milyarderlerin sadece “Kar ve Daha fazla iş ve kar” dünyası ücretli işçilerce büyük ölçüde anlaşılıyor. Onlar  kendi dünya ve kurallarına karşı işçilerin de “Kendi” kural ve dünyalarını dayatmak gerektiğini de!

Bu nedenle yeni yönetim  ve örgütlenme oluşturacaklarını gösteriyorlar.

Sendikalar için  önemli bir dönüm noktası oluşuyor… Ya gerçekten işçilerle içi haklarını sonuna kadar savunup  çalışma ve örgütlenmelerini bu yönde geliştirecekler, ya da mevcut yapıları ile dağılacak, marjinalleşecek … Çünkü son zamanlarda, (bu ilerde daha da sıklaşacak), iki  güçlü ve giderek gelişen baskı karşısında kalacaklar. Birincisi; Milyarderler, Sermaye, Patronlar “Sendikalar artık bizim sistemimizde yer almıyor.” görüşlerini açıkça haykırıyorlar.

Bir ülkede bir yönetici var.  YÜRÜTME her şeye TEK BAŞINA (Yargı-Yürütme – Yasama olarak) karar verir. Nasıl bir iş yerinde patron karar verir ise. Çalışanlarda patronla oturur, dertlerini anlatır, isteklerini sıralar, ŞİRKETİN ÇIKARLARINA UYGUN İSE ortak olarak karar verilir ve uygulanır. Aracıya sendikaya artık gerek yok!

Sendikalara yönelik bu işyeri baskısı reel, güçlü ve artık her hükümetin  birinci gündem maddesi.!

Diğer yandan işte kalabilmek için sendikalardan uzak durma gereği empoze edilen, uzak durmayanların cezalandırıldığını her an yaşayan işçiler, “sendikaların gereksizliği, hatta kendilerine zar verdiği” algısına daha çok yaklaşıyorlar. Bu da Sendikalar için alttan gelen  baskı.

Bu iki baskı önümüzdeki döne ya sendikaları birbirlerine, onları da hep birlikte  tabana, işçilere yaklaşacak, ya da  dağılıp, yeni bir  örgütlenme  biçimlerinin önü açacaklar… Bu tüm dünyada politik arenada da benzer bir biçimde gözlemlenebiliyor.

Bazı ülkelerdeki muhalefet “sol” partilerin halka “Seçimde gelin sandığa  oyunuzu  bizim için atın ve dönün evinize, gerisini bize bırakın, biz hallederiz!”  Mantığı Fransa’da sendikalarda  da gözlemlenebiliyor. “İş yerinde bizi seçin, önerdiğimiz zaman greve, istediğimiz zaman sokağa çıkın… Sonra geri işinize dönün. Gerisini biz hallederiz!” yöntemi.

Bu Fransa’da  işçileri ” bizatihi kendi aralarında, kendilerinin  organize olmalarına” yönelmektedir…Bu sendikalar açısından gerçek bir tehdit, patronlar açısından da bulunmaz bir fırsat ve imkândır…

Bu durumu iyi değerlendirmekte olan Hükûmet ve patronlar  da olaya şu şekilde yaklaşıyor:

“Sendika ne işe yarıyor. Sendika işleri engellemekten, keyfi grev ve Fransa’yı bloke etmekten başka  bir işe yaramıyor. İsçiler de aslında sendikaları  istemiyor.  Onlar sorunlarını  KENDILERI, KENDI PATRONLARI ILE halletmeyi tercih ediyorlar. Sendikalar işçilerin kendilerini ifade etmelerini, kendi haklarını  kendilerinin savunmasını  engelliyor. Bu demokrasiye darbedir. Bırakın  insanları özgür iradeleri  ile patronları ile özgürce tartışın, orak karar alsın, ortak çıkarına  göre  hareket etsin” diyor. Bu özellikle Sarkozy döneminde  öyle bir  medya baskısı ile yayıldı ki;”, Bir avuç işçi bir sendika Fransa’yı bloke ediyor.- Grev yapılsın ancak GREV ZAMAINI halkın güvenlik ve sağlığı için sürekli ve  minimum bir servis  açık tutulmalı “söylemi hakim kılındı. Böylece 2007 de Sarkozy’nin “Minimum Servis” yasasına sessiz kalındı… Bugün tüm hükûmetler grev kırıcılığı için  bu yasayı bahane gösterir oldu.

Bu iki grev tüm yukardaki olumsuz gelişmelere ve koşullara rağmen ücretli işçiler her halükârda patronlara ve onların sistemine karşı  bir direnme, çıkış yolu bulup örgütleneceklerini gösterdi.

2023 yılı bunların oluşturduğu tecrübe ile yol alınacak bir yıl olacağı şimdiden söylenebilir.