Ekolojik yaşam köprüleri, yaban hayatı açısında bir can güvenliği sigortasıdır. Yaban hayatının devamlılığını ve çeşitliliğini sağlamak ve korumak adına zorunlu olarak yapılması gereken alt ve üst geçitlerdir. Biyolojik çeşitliliğe katkı sağlayan bu geçitler hayvanların otoyollar ile bölünmüş yaşam alanları için önemli hareket noktalarıdır. Otoyollarla bölünen yaban hayatının yaşam alanlarının devamlılığını sağlamada önemli bir araç olan Ekolojik Yaşam köprülerinin her otoyolda dikkate alınarak mutlaka yapılması gerekmektedir. Otoyollarda gördüğümüz o yaban canlılarının parçalanmış bedenleri vicdanları sızlatması gerekmez mi? Bunu önlemenin yolu ise, yine bu işi planlayan kurumların elindedir. Yol güzergahı belirlendiğinden itibaren, güzergahtaki yaban hayatı ayak izleri, tohum dolaşımını sağlayan hava koridorları dikkate alınmalı, yaşam alanın tümünün geçiş alanları belirlenerek, o alandaki yaban yaşamının kesintiye uğratılmadan, Ekolojik üst geçit köprüleri ve yol altına yapılacak su baskını riski taşımayan Menfezlerin yapılarak bu ve benzeri tedbirlerin alınması hayati bir önemdedir.
Ülkemizde de bu alanda yeni yeni bir takım adımlar atılmaya başlanmış, ama hem çok yetersiz, hemde çok geç kalınmıştır. Dünyada İlk yaşam köprüsü Fransa’da 1950 yılında yapılmış ve yaygınlaştırılmışken, Ülkemizde ilk Ekolojik Yaşam köprüsü 2016 yılı sonlarında Kuzeymarmara otoyolu üzerinde yapılan Uskumruköy Ekolojik köprüsüdür. Bu köprünün açılışı şatafatlı açıklamalarla kamuoyuna duyurulmuştu. Bu tür köprüler, yaban hayatı için sigorta gibidir. Otoyollarda hem yaban hayatı açısında, hemde sürücüler açısından can güvenliğini sağlamaktadır. Ülkemizde otoyolları yapmakla yetkili olan Karayolları Genel Müdürlüğü, bu konudaki çalışmalarının duyurusunu şöyle yapmıştır:
“Karayolları Genel Müdürlüğü olarak sürdürülebilir ve sağlıklı bir gelecek için çalışıyor; bu kapsamda tüm projeleri insan odaklı ve çevreye duyarlı ulaşım vizyonu doğrultusunda gerçekleştiriyoruz.”diyor, ancak çok yetersiz bir çaba içinde oldukları gözlenmektedir.
“Çevreye dost olan bir ulaşım ağını inşa ederken; ekolojik köprüler ile yaban hayvanlarının hayatı bölünmüyor. Bu karayolu projeleri, hayvanların yolun bir tarafından diğerine rahatlıkla hareket etmelerini sağlayarak biyolojik çeşitliliğe olumlu katkıda bulunuyor.”deniyor, fakat yolların yapım sürecinde, dolgu malzemesi alınan alanlarda bozulan doku aynen öyle bırakılıyor, köprülerde ise hiçbir esame yoktur.
Kuruluş olarak çalışmalarımızı karayolu – çevre dengesini bozmadan sürdürüyor, geleceğe yaşanabilir temiz bir dünya bırakmayı hedefliyoruz. İllerimizi birbiriyle konforlu, emniyetli ve tasarruflu bir şekilde bağlayıp çevreye duyarlı ulaşım ağlarıyla donatmaya devam ediyoruz.” diye güzel bir anlatımla bizlere anlatmaya çalışmış. Ancak ülkemizde yapılmış olan Ekolojik Yaşam Köprülerinin sayısı iki elin parmak sayısı kadar bile değildir. Bu ise yaban hayatının ve sürücülerin ne tür risklerle karşı karşıya kaldığını ortaya koymaktadır. “Çevre dengesi” ni bozmadıkları ise boş bir söz olarak kalmaktadır. Tüm güzergah tahrip edildiği gibi, ormanlık alanlar ise talan edilmektedir.
Ülkemizde 01.01.2021 tarihi itibariyle KGM’ye göre 26.646 km bölünmüş yol ve 3.523 km de otoyol hizmette görünüyor. Bu kadar uzunluktaki bölünmüş yollara rağmen Yaban hayatının ve sürücü hayatını güvenceye alacak Ekolojik Köprüler çok ama çok yetersiz kalmaktadır. Bu köprüler ise kısaca şuralarda yapılmıştır: Uzun yıllar önce hizmete açılan İzmir-Çeşme otoyolunda, doğal hayatın devamlılığını sağlamak amacıyla projelendirilen 3 ekolojik köprüden 1 adedi tamamlanarak hizmete sunulurken, (Zeytinler Doğal Yaşam Köprüsü.) 2 köprü de yapım çalışmaları devam ediyor. İstanbul-İzmir Otobanında sadece 2 adet ekolojik yaşam köprüsü yapılmış! Tarsus-Pozantı otoyolunda (bu otoban Ankaradan başlıyor, Gaziantep’e kadar uzanıyor) sadece bir tane Orman Ekolojik yaşam köprüsü hizmete açılmıştır.. Menemen-Çandarlı arası otoyolda 1 adet ekolojik yaşam köprüsü yapılmış. Bu otoyolumuz ise Aydın’da başlıyor, İzmir’in Çandarlı ilçesine kadar uzun bir otoyoldur. Diğer otoyolları sıralamaya gerek yoktur. Üstelik bu köprülerden bazıları boyanarak, dağ ve ağaç resimleri ile boyanarak daha gösterişli gösterilmiş! Nemli olan boyamak değil doğal örtüye uygun inşaa etmektir. Ve daha çok benzer ekolojik köprüler yapmaktır. Tıpkı taş ve mermer ocaklarının yerlerinin rehabilitesini yapmayıp, kayaları yeşile boyayarak, yeşillendirdiğini gösterme çabası içine giren madden şirketlerinin yaptığı gibi.
Dünyada ilk yaban yaşamı köprüsü 1950’lerde Fransa’da yapılmıştır. Bugün küçücük Hollanda’da 66’ın üzerinde Yaban hayatını koruma geçitleri yapılmıştır. ABD’de ise sadece Interstate (I-90) otoyolunda 24 adet yaban hayatı geçidi yapılmıştır. Bunun örneklerini çoğaltmak mümkündür. Balkan ve Orta Avrupa gezisine çıkan her insanımız bu yollardaki Yaşam köprülerinin sıklığını görebilir. Burada dikkat çekmek istediğim esas konu, ülkemizdeki yaban hayatını korumada çok ağır hareket edilmekte. Bu ise her yıl binlerce, onbinlerce yaban hayatı yok olurken, biz insanlar ise yaralanma ve ağır ekonomik kayıplara uğramaktayız.
Onun için diyoruz ki; Yaban yaşamı geçişleri, habitatların devamlılığını sağlamada önemli bir unsurdur. Yaban yaşamında insan kaynaklı ölümleri azaltma, türlerin bölünen yaşam alanlarının bağlantılılığının sağlanarak, türlerin devamlılığını desteklemektedir. Bu açıdan daha önceden bahsedilen riskler göz önüne alınmalı ve yaban yaşamı geçiş yapıları mevcut yollarda planlamalı, yapılacak yeni yollar içinse yapımına başlanmadan önce planlanarak yol inşaatı sırasında hayata geçirilmelidir. Ve bu otoyollar faaliyete geçmeden yapılan Ekolojik köprüler, yaban hayatındaki kayıpları başından önlenmiş olur. Yoksa yollara konan küçük küçük levhalarla, sürücülerin dikkatli sürüş yapmaları sağlanamaz. Ve buda yaban hayatında her geçen gün daha fazla kayıp yaşanması kaçınılmazdır. Zaman kaybetmeden, otoyollarda yaban hayatı izlerine uygun ve onların yaşam alanlarında bağlantı sağlayacak ekolojik köprülerin planlanması ve yapılmasını istiyoruz…
- Zeytinyağlı Yerim, Ama Zeytinliklerden Vazgeçemem! - 10 Nisan 2022
- Yasadışı Yaşamımdan Geçen Sekiz Yıl - 2 Nisan 2022
- Maden Şirketleri ;Rehabilite Değil, Cehennem Çukurlarını Arkalarında Bırakıyorlar!!! - 18 Mart 2022