Bugün, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü, dünya genelinde ruh sağlığı sorunlarına dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla kutlanıyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) raporlarına göre, dünya genelinde her 8 kişiden biri bir ruhsal bozukluk yaşıyor. Bu tablo, giderek karmaşıklaşan modern yaşamın bireyler üzerindeki baskılarını gözler önüne seriyor. Özellikle ekonomik krizler, sosyal eşitsizlikler, pandemi sonrası etkiler ve iklim değişikliğinin yarattığı kaygılar, dünya çapında ruh sağlığını tehdit eden önemli etkenler olarak öne çıkıyor.
Dünya genelinde her yıl yaklaşık 1 milyar insan bir tür ruhsal bozuklukla karşı karşıya. Bu bozukluklar arasında en yaygın olanları depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve bağımlılıklar olarak sıralanıyor. Türkiye’de ise bu durum daha da endişe verici bir tablo çiziyor; yapılan araştırmalar, Türkiye’de her dört kişiden birinin ruh sağlığı sorunlarıyla mücadele ettiğini gösteriyor. Bu oran özellikle gençler, kadınlar ve ekonomik açıdan zor durumda olan bireyler arasında daha da yüksek.
Pandemi Sonrası Türkiye’de Ruh Sağlığı Krizi Derinleşti
COVID-19 pandemisi ile birlikte dünya genelinde ruh sağlığı sorunları büyük bir artış gösterdi. DSÖ’nün 2022 yılında yayınladığı bir rapora göre, pandemi sırasında depresyon ve anksiyete vakalarında %25 oranında bir artış yaşandı. Türkiye’de de benzer şekilde, karantinalar ve sosyal izolasyon gibi unsurlar, bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkiledi. Özellikle gençler arasında geleceğe yönelik kaygılar, işsizlik oranlarındaki artış ve ekonomik belirsizlikler, ruh sağlığındaki bozulmayı hızlandırdı.
Türk Psikologlar Derneği’nin (TPD) araştırmaları, pandemiden sonraki süreçte ekonomik nedenlerden dolayı psikolojik destek arayışının arttığını ortaya koyuyor. İnsanlar işsizlik, maddi sıkıntılar ve artan enflasyon gibi sorunlarla mücadele ederken ruh sağlığı hizmetlerine ulaşmakta güçlük çekiyorlar. Ayrıca ruh sağlığı hizmetlerinin yetersizliği, özellikle kırsal kesimlerde daha belirgin hale geliyor. Ruh sağlığı sorunları yaşayan bireylerin yaklaşık %40’ı, gerekli desteği alamadıklarını belirtiyor.
Kadınlar ve Gençler Özellikle Savunmasız
Türkiye’de ruh sağlığına dair yapılan çalışmalar, kadınlar ve gençler arasında ruhsal bozuklukların daha yaygın olduğunu gösteriyor. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin (UN Women) 2023 verilerine göre, Türkiye’deki kadınların %37’si yaşamlarının bir döneminde depresyon ya da anksiyete ile mücadele ettiğini bildiriyor. Bu durum, kadına yönelik şiddet, ekonomik eşitsizlikler ve toplumsal cinsiyet rolleri gibi etkenlerle daha da derinleşiyor. Gençler arasında ise işsizlik, belirsiz gelecek kaygısı ve eğitim sistemindeki sorunlar, ruh sağlığı üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor.
İklim Krizi ve Sosyal Adaletsizliklerin Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkisi
Ruh sağlığı sadece bireylerin içsel deneyimleriyle sınırlı değil, çevresel ve toplumsal sorunlardan da derinden etkileniyor. DSÖ, iklim değişikliğinin insan ruh sağlığı üzerindeki etkilerini vurgulayan önemli bir rapor yayınladı. Bu rapora göre, doğal afetler, artan sıcaklıklar ve çevresel felaketler, bireylerde travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve kaygı bozukluklarını tetikliyor. Türkiye de bu krizlerden doğrudan etkilenen ülkeler arasında. İklim krizi nedeniyle artan çevresel stres, bireylerin kaygı düzeyini ciddi şekilde artırıyor. Aynı zamanda sosyal adaletsizlikler, gelir eşitsizlikleri ve işsizlik gibi sorunlar, özellikle dezavantajlı kesimlerde ruh sağlığı sorunlarının yaygınlaşmasına neden oluyor.
Global Ruh Sağlığı Yatırımları ve Türkiye’de Durum
DSÖ, dünya genelindeki ülkeleri ruh sağlığı hizmetlerine daha fazla yatırım yapmaya çağırıyor. Ancak düşük ve orta gelirli ülkelerde, ruh sağlığı harcamaları sağlık bütçelerinin %2’sinden daha azını oluşturuyor. Türkiye’de ise ruh sağlığı hizmetlerine yapılan yatırımlar halen yetersiz. Uzmanlar, ruh sağlığı hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğine dikkat çekiyor. Türkiye Psikiyatri Derneği’nin (TPD) 2023 yılında yayınladığı bir rapor, Türkiye’de kişi başına düşen psikiyatrist sayısının hala düşük olduğunu ve ruh sağlığı hizmetlerinin büyük şehirlerde yoğunlaştığını ortaya koyuyor.
Bu yazıda, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarından yararlanılmıştır.
- Trump’ın Seçim Zaferi: Mizojini ve Cinsiyet Politikasının YükseliÅŸi - 18 Aralık 2024
- Gazze’deki Çocukların Sessiz Çığlığı ve Travmanın Derin Ä°zleri - 13 Aralık 2024
- 2100’e DoÄŸru: Ä°nsanın DoÄŸaya Etkisi ve Altıncı Büyük Yok OluÅŸ - 11 Aralık 2024