10 Ekim 2015 Ankara Tren Garı Saldırısı: 26 Sanıktan 16’sı Halen Firarda

10 Ekim 2015’te Ankara Tren Garı Meydanı’nda IŞİD tarafından düzenlenen terör saldırısında 103 kişi hayatını kaybetti. Bu saldırının üzerinden dokuz yıl geçmiş olmasına rağmen, saldırıya ilişkin davada bazı sanıklar halen firari durumda. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada geçtiğimiz Temmuz ayında bir karar çıkmış, tutuklu sanıklardan Yakup Şahin, Hakan Şahin, Resul Demir, İbrahim Halil Alçay, Hacı Ali Durmaz, Erman Ekici, Talha Güneş, Hüseyin Tunç ve Metin Akaltın, 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve öldürmeye teşebbüs suçundan da 379’ar kez 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Ancak, 26 sanıktan 16’sı halen firarda.

DW’den Alican Uludağ’ın haberine göre, saldırının gerçekleştiği dönemde terör saldırısına dair bazı kamu görevlileri hakkında ihmaller tespit edilmiş, ancak bu kişiler hakkında herhangi bir soruşturma izni verilmemişti. Ayrıca, firari sanıkların yakalanamaması ve saldırının başkentin merkezinde gerçekleşmesi, olayla ilgili süregelen tartışmaları da beraberinde getiriyor. Peki, 10 Ekim 2015’teki saldırı öncesi ve sonrası neler yaşandı?

Barış Mitingine Hedeflenen Saldırı

Saldırı, 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından Türkiye’nin içine girdiği çatışmalı dönemin bir parçası olarak meydana geldi. Seçimlerden sonra AKP tek başına iktidarı kaybetmiş ve çözüm süreci rafa kaldırılmıştı. Bu süreçte hem PKK saldırıları hem de IŞİD eylemleri artmış, askeri operasyonlar yeniden başlamıştı. Bu gelişmelerin ortasında KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin öncülüğünde “Savaşa inat, barış hemen şimdi” sloganıyla düzenlenmek istenen barış mitingi için Ankara Tren Garı Meydanı toplanma yeri olarak belirlenmişti.

Saldırı öncesi başkentteki güvenlik zafiyetleri de dikkat çekiciydi. Daha önce düzenlenen mitinglerde Ankara’ya girişlerde sıkı güvenlik tedbirleri uygulanırken, 10 Ekim mitingi öncesinde bu tür önlemlerin alınmadığı, şehir girişlerindeki arama noktalarının kaldırıldığı ortaya çıktı. Ayrıca, miting için sadece Sıhhiye Meydanı’nda 2 bin 44 polis görevlendirilirken, Gar çevresinde yalnızca 129 polis bulunuyordu. Toplanma alanına gelenler herhangi bir aramadan geçirilmeden alana girebildi.

İstihbarat Uyarılarına Rağmen Saldırı

Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT tarafından, IŞİD’in canlı bomba eylemleri gerçekleştireceğine dair birçok istihbarat alınmıştı. Saldırıdan sadece 25 gün önce de benzer bir uyarı yapılmış, IŞİD’in büyük bir saldırı planladığı bildirilmişti. Hatta canlı bomba saldırısını gerçekleştiren Yunus Emre Alagöz’ün, saldırıdan önce ailesiyle vedalaştığı telefon dinlemelerine takılmıştı. Ancak, bu bilgilere rağmen herhangi bir önlem alınmamış, Alagöz Ankara’ya hiçbir engelle karşılaşmadan ulaşabilmişti.

IŞİD’in Gaziantep hücresine bağlı iki canlı bomba, saldırıdan bir gün önce Gaziantep’ten yola çıkmıştı. Bu kişiler Yunus Emre Alagöz ve kimliği tespit edilemeyen bir yabancı uyruklu IŞİD üyesiydi. Onları Ankara’ya getiren araçlar polis tarafından durdurulmuş, ancak herhangi bir işlem yapılmadan yollarına devam etmelerine izin verilmişti. Canlı bombalar, Gar Meydanı’na gelerek saat 10.04’te üzerlerindeki patlayıcıları üç saniye arayla infilak ettirdi. Saldırıda ikisi çocuk 100 kişi hayatını kaybetti, 391 kişi ise yaralandı.

Saldırıyı organize eden IŞİD hücresi, Gaziantep’teki yapılanmanın başında bulunan Yunus Durmaz tarafından yönetiliyordu. Durmaz, Gaziantep’te 150 IŞİD üyesine askeri ve dini eğitim veriyor, bu kişileri maaşa bağlıyordu. Katliamın ardından gerçekleştirilen operasyonlarda ele geçirilen bilgisayarında, Durmaz’ın Gaziantep ve Kilis’i işgal planı yaptığı, IŞİD militanlarını Suriye sınırındaki kentlerde sakladığı ve Alevi köyleri, dernekleri gibi yerleri hedeflediği bilgileri bulundu.

Yargı Süreci ve Firari Sanıklar

Saldırıyı gerçekleştiren 35 sanıktan 19’u tutuklu olarak yargılanırken, 16’sı halen firari. Firari sanıklar arasında, IŞİD’in Türkiye sorumlusu olduğu bilinen İlhami Balı da bulunuyor. Mahkeme, tutuklu sanıklara ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları verirken, firari sanıkların dosyası ayrıldı. Ancak, kaçak sanıkların hala yakalanamamış olması mağdurların yakınlarında büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor.

Ankara Gar katliamı, Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vuran en büyük terör eylemlerinden biri olarak hafızalardaki yerini korurken, bu katliamla ilgili kamu görevlilerinin ihmallerine dair dava süreçleri de devam ediyor.