Deprem bölgesinde tarım arazileri tüm itirazlara karşın yapılaşmaya açılıyor

Geçtiğimiz yıl yaşanan depremin ardından, birçok tarım arazisi imara açıldı. Bu karar, hem çevrecilerin hem de çiftçilerin tepkisini çekti. Peki, bu kararın arkasında ne yatıyor?

Tarım arazilerinin imara açılmasının en önemli nedeni, depremzedeler için konut ihtiyacı. Depremde evleri yıkılan veya hasar gören binlerce insan, yeni bir yuva arayışında. Devlet, bu insanlara yardım etmek için, boş arazileri inşaat firmalarına tahsis etti. Böylece, hem depremzedelerin hem de inşaat sektörünün sorunları çözülecek.

Ancak, bu kararın büyük bir bedeli var: Ekolojik yıkım. Tarım arazileri, ülkemizin doğal kaynaklarıdır. Bu arazilerde yetişen ürünler, hem iç piyasada hem de dışarıda talep görüyor. Ayrıca, bu araziler, biyolojik çeşitliliği koruyan ve iklim değişikliğine karşı dirençli olan ekosistemlerdir. Bu arazilerin betonlaşması, hem ülke ekonomisine hem de doğaya zarar verecek.

Bu zararı önlemek için, çevreciler ve çiftçiler birlikte hareket ediyor. Bu gruplar, tarım arazilerinin imara açılmasına karşı dava açtılar. Ayrıca, kamuoyunu bilinçlendirmek için sosyal medyada kampanyalar başlattılar. Bu kampanyaların amacı, insanlara tarım arazilerinin önemini anlatmak ve alternatif çözümler sunmak.

Bu alternatif çözümler nelerdir?

Birincisi, depremzedeler için mevcut konut stokundan yararlanmak. Ülkemizde boş duran veya kullanılmayan çok sayıda konut var. Bu konutlar, depremzedelere tahsis edilebilir veya uygun fiyatlarla satılabilir. Böylece, yeni konut yapmaya gerek kalmaz.

İkincisi, deprem bölgesindeki kentsel dönüşüm projelerini hızlandırmak. Depremde hasar gören binaların yıkılıp yeniden yapılması, hem güvenlik hem de estetik açısından önemlidir. Bu projelerde, yeşil alanlara ve enerji verimliliğine öncelik verilmelidir. Böylece, hem kentleşme hem de ekoloji dengelenmiş olur.

Üçüncüsü, tarım arazilerinin korunması için yasal düzenlemeler yapmak. Tarım arazileri, ülkenin stratejik kaynaklarıdır. Bu kaynakların heba edilmesi, gelecek nesillere karşı sorumsuzluktur. Bu nedenle, tarım arazilerinin imara açılmasını engelleyen veya zorlaştıran yasalar çıkarılmalıdır. Ayrıca, tarım sektörüne destek verilmeli ve çiftçilerin hakları korunmalıdır.

Sonuç olarak, deprem bölgesinde tarım arazilerinin imara açılması, büyük bir ekolojik yıkım anlamına gelir. Bu yıkımın önlenmesi için, hem devletin hem de toplumun duyarlı olması gerekir. Depremzedelerin konut ihtiyacı, tarım arazilerini yok etmeden de karşılanabilir. Bunun için, alternatif çözümler üretilmeli ve uygulanmalıdır. Unutmayalım, tarım arazileri bizim geleceğimizdir.

  • NHY/ Deniz Çınar