Sanatın gücü, insanı düşündürmesinde, duygulandırmasında, toplumu sorgulatmasında saklıdır. Ancak son zamanlarda “sanat” adı altında gerçekleşen bazı olaylar, bu derin anlamları sığ bir gösteriş yarışına dönüştürüyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan’ın “Comedian” adlı eseridir. Ne mi bu eser? Duvara bantlanmış bir muz. Evet, yanlış duymadınız; bir muz, biraz koli bandı ve 6,2 milyon dolar.
Sanat mı, Şımarıklık mı?
Sanat tarihine baktığımızda, her dönemin kendine özgü bir isyanı ve yeniliği olduğunu görürüz. Ancak duvara yapıştırılmış bir muzun, kapitalizmin en üst mertebelerinde kendine bu denli pahalı bir yer bulması, sanatın özünden ne kadar uzaklaştığının bir göstergesi. Bu “eser,” sanatın bir ifade biçiminden ziyade, zenginlerin kendi servetlerini sergilediği absürt bir platforma dönüştüğünü kanıtlar nitelikte.
Sotheby’s müzayede evinde gerçekleşen bu satış, aslında paranın, sanatı nasıl metalaştırdığının açık bir örneğidir. 6,2 milyon doları bir sanat eserine değil de, bir muzun öyküsüne yatıran Justin Sun gibi milyarderler, “sanat koleksiyonu” adı altında zenginliklerini meşrulaştırıyor. Bu, yalnızca sanat dünyasının değil, içinde yaşadığımız sistemin trajikomik bir aynasıdır.
Bir Muzun Hikâyesi ve Gerçek Hayatın Dramatik Gerçeği
Cattelan’ın muzu, aslında sanatın eleştirel bir yüzü olmayı amaçlıyor olabilir. Fakat bu eleştiri, şımarıkça bir tüketim gösterisi içinde kaybolup gidiyor. O muz, 74 yaşındaki Shah Alam adlı bir göçmen tarafından satılmış. Günde 12 saat çalışarak kazandığı para, milyonerlerin anlamsız gösterişine kurban edilmiş. Alam’ın satıştan haberi olduğunda gözyaşlarını tutamaması, bu trajedinin insani boyutunu gözler önüne seriyor. Onun tüm gün çalışarak kazandığı birkaç dolar, Sun gibi milyarderlerin harcama alışkanlıklarının yanında ne kadar anlamsız ve küçük görünüyor.
Alam’ın standında 24,8 milyon muz alınabilirken, bir “sanat eseri” için bu paranın harcanması, toplumsal eşitsizliğin geldiği noktayı çarpıcı bir şekilde gösteriyor. Justin Sun’ın “100.000 muz alıp dağıtacağım” açıklaması ise yaraya tuz basmaktan başka bir şey değil. Bu yardım, şatafatlı harcamaların vicdan rahatlatma çabası olarak okunabilir mi? Elbette.
Sanat Anlayışımızı Yeniden Sorgulamalıyız
Sanat, elbette bireyin ve toplumun özgürlüğünü temsil edebilir. Ancak bu özgürlük, anlamsız bir nesneyi değerli göstermek uğruna binlerce insanın alın terini küçümseyen bir şov haline geldiğinde sorgulanmalıdır. Bir muzun bu denli değerli hale gelmesi, sanatın değil, kapitalizmin sanat üzerindeki tahakkümünün bir göstergesidir. Sanat artık bireyin duygularına hitap eden bir araç değil; sermayenin, varlık gösterisinin ve lüks tüketimin bir parçasıdır.
Sanat, insanı düşündürmek ve dünyayı daha yaşanabilir bir yer yapmak için bir araçtır. Ancak milyon dolarlık muz hikâyesi, sanatın bu misyonundan nasıl uzaklaştığını gösteriyor. Cattelan’ın “Comedian”ı belki bir eleştiri olarak yola çıktı, ancak sonunda eleştirdiği sistemin bir parçası oldu. Bize düşen ise, bu absürtlüğün farkına vararak gerçek sanatın ve sanatçının yanında durmak. Çünkü sanat, bir muz değil; halkın yüreğinden yükselen bir çığlıktır.
- Rusya ve Putin Suriye’de Kaybedenler Listesinde mi? - 11 Aralık 2024
- Türkiye’nin Kaybolan Gençliği: NEET Sorunu ve Gelecek Tehditleri - 7 Aralık 2024
- Suriye’deki Büyük Oyun: Türkiye’nin Rolü ve Küresel Satranç - 5 Aralık 2024