Aşırı saÄŸcılar AB seçimlerinde büyük baÅŸarı kazanabilirler…

Avrupa karşıtı aşırı sağ partilerin Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde büyük bir başarı elde etmesi bekleniyor. Bu partiler, dokuz ülkede birinci, dokuz ülkede ise ikinci ya da üçüncü sırada yer alabilir. Bu durum, parlamentoda sağ koalisyonun çoğunluğu elde etmesine ve AB politikalarını etkilemesine yol açabilir.

Özellikle iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi, göç, geniÅŸleme ve Ukrayna gibi konularda daha radikal bir tutum sergileyebilirler. Ayrıca, AB’nin iç iÅŸlerine müdahale etmeye çalışan hükümetlerin sayısı da artabilir. Bu hükümetler arasında Macaristan, Ä°talya, Slovakya, Ä°sveç ve Hollanda bulunuyor. Bu seçimler, Avrupa’nın geleceÄŸi için kritik bir öneme sahip.

Öncelikle, seçimlerde radikal saÄŸ partilerin hangi ülkelerde ne kadar oy alabileceklerini görmek için Avrupa Dış Ä°liÅŸkiler Konseyi’nin (ECFR) hazırladığı rapora göz atalım. Rapora göre, radikal saÄŸ partiler aralarında Avusturya, Fransa ve Polonya’nın da bulunduÄŸu dokuz ülkede seçimleri birinci sırada tamamlayacak. Aralarında Almanya, Ä°spanya, Portekiz ve Ä°sveç’in de bulunduÄŸu diÄŸer dokuz ülkede ise ikinci ya da üçüncü sırada yer alacaklar. Bu durumda, parlamentoda ilk kez Hıristiyan Demokratlar, muhafazakârlar ve radikal saÄŸ milletvekillerinden oluÅŸan bir saÄŸ koalisyon çoÄŸunluÄŸu oluÅŸabilir.

Peki bu koalisyon AB’nin gündemini nasıl etkileyecek? Raporda belirtildiÄŸi gibi, bu partilerin ortak noktaları AB’nin yetkilerini azaltmak, ulusal egemenliÄŸi güçlendirmek ve küresel sorumluluk almaktan kaçınmak. Bu nedenle, AB’nin iklim deÄŸiÅŸikliÄŸiyle mücadele etmek için planladığı yeÅŸil anlaÅŸma gibi önemli yasal giriÅŸimleri engelleyebilirler. Ayrıca, göçmenlere karşı daha sert bir tutum sergileyebilirler. AB’nin geniÅŸleme sürecini durdurabilirler. Ukrayna gibi komÅŸu ülkelere destek vermeyebilirler. AB’nin dış politikada daha etkin bir rol oynamasını engelleyebilirler.

Bu partilerin yükseliÅŸi aynı zamanda AB içindeki tartışmaları da etkileyecek. AB’yi içeriden zayıflatmaya çalışan hükümetlerin sayısı artacak. Macaristan, Ä°talya, Slovakya ve Ä°sveç gibi ülkelerde bu tür hükümetler zaten var. EÄŸer Hollanda’da Geert Wilders’in partisi yeni hükümete katılırsa, bu eksen daha da güçlenecek. Bu hükümetler, AB kurumlarına karşı çıkacak, AB bütçesine katkı yapmayacak, AB yargısına uymayacak ve AB deÄŸerlerine saygı göstermeyecek.

Sonuç olarak, Avrupa Parlamentosu seçimleri AB’nin geleceÄŸi için kritik bir öneme sahip. Seçimlerde radikal saÄŸ partilerin büyük bir baÅŸarı elde etmesi halinde, AB’nin karşı karşıya olduÄŸu zorluklara uygun çözümler bulması zorlaÅŸacak. AB’nin bütünlüğü ve deÄŸerleri tehlikeye girecek.