Afganistan’da yaşanan siyasi ve askeri kriz, ülkenin vatandaşlarını göç etmeye zorluyor. Birçok Afgan göçmen, yasa dışı yollarla Türkiye’ye ulaşmaya çalışıyor. Ancak bu yolculuk hem çok zor hem de çok tehlikeli. Afgan göçmenler, İran-Türkiye sınırında kaçırılıyor ve işkence görüyor.
Afganistan’dan Türkiye’ye gelen düzensiz göçmenler, sınır geçişlerini ve yolculuklarını, anlaştıkları göçmen kaçakçıları üzerinden yapıyor. BBC Türkçe‘nin görüştüğü bir göçmen kaçakçısı, Afganistan’da 500-600 dolar arasında bir ücret karşılığında göçmenleri İran’a götürdüğünü, buradan da başka kaçakçıların devreye girdiğini anlattı.
İran-Türkiye sınırında ise göçmenlerin büyük bir kısmı jandarma ve korucular tarafından yakalanıyor. Yakalananlar sınır dışı ediliyor ya da cezaevine gönderiliyor. Bazıları ise kaçmayı başarıyor ve Van gibi sınır kentlerine ulaşıyor.
Ancak sınırda daha büyük bir tehlike bekliyor: Kaçakçılar ve çeteler. Göçmenler, kaçakçıların kendilerini kaçırarak fidye istediğini, işkence yaptığını, hatta öldürdüğünü söylüyor. BBC Türkçe‘nin ulaştığı bazı videolarda, kaçırılan göçmenlerin elleri bağlı ve yüzleri kanlı bir şekilde görülüyor.
Türkiye’ye girmeyi başaran Afgan göçmenler ise farklı sorunlarla karşılaşıyor. Göç İdaresi’ne başvurarak uluslararası koruma talep edenlerin sayısı arttıkça, işlemler uzuyor ve kaynaklar yetersiz kalıyor. Göçmenler, barınma, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor.
Afgan göçmenlerin bir kısmı Türkiye’de kalmayı tercih ederken, bir kısmı da Avrupa’ya gitmek istiyor. Ancak Avrupa Birliği’nin sınırlarını sıkılaştırması ve Türkiye ile imzaladığı geri kabul anlaşması nedeniyle bu da kolay olmuyor.
Türkiye ise Afganistan’daki durumun iyileştirilmesi için diplomatik çabalar yürütüyor. Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, 20 Temmuz’da yaptığı açıklamada, “Afganistan’da barışın sağlanması için tüm tarafların diyalog masasına oturması gerektiğini” belirtti.
Türkiye ayrıca Afganistan ile Pakistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine de katkı sağlamaya çalışıyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 22 Temmuz’da yaptığı açıklamada, “Türkiye, Afganistan ve Pakistan arasında üçlü bir mekanizma kurulması için çalışmaların devam ettiğini” ifade etti.
Türkiye’nin bu konudaki en önemli sorumluluğu ise uluslararası hukuka uygun davranmak. Türkiye, 1951 tarihli Mülteciler Sözleşmesi’ne taraf olmakla birlikte, coğrafi çekince koyduğu için sadece Avrupa’dan gelen mültecileri tanıyor. Ancak bu, Türkiye’nin Afgan göçmenlere karşı hiçbir yükümlülüğü olmadığı anlamına gelmiyor.

Uluslararası hukukta, “sığınmacı geri gönderme yasağı” (non-refoulement) ilkesi vardır. Bu ilke, bir kişinin hayatını veya özgürlüğünü tehdit eden bir ülkeye geri gönderilmemesini gerektirir. Bu ilke, Türkiye’nin de bağlı olduğu Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi temel belgelerde yer alır.
Bu nedenle, Türkiye’nin Afgan göçmenleri sınır dışı etmeden önce, her birinin durumunu bireysel olarak değerlendirmesi, uluslararası koruma taleplerini incelemesi ve insan haklarına saygılı bir şekilde davranması gerekir.
Afganistan’da yaşanan krizin sonuçları sadece Afgan halkını değil, bölgeyi ve dünyayı da etkiliyor. Bu nedenle, uluslararası toplumun da bu soruna duyarsız kalmaması, insani yardım sağlaması ve siyasi çözüm için çaba göstermesi önemlidir.
NHY/ BBC Türkçe, DW, TRT Haber
- Talihsiz Anjel Hala ve Edirne Kuşatması Günleri - 29 Ocak 2025
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024