Yasaklı saçlarda ışık taşıyıcıları

Bu hafta insan hakları haftası. 10 Aralık 1948’de İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin kabul edildiği günden bu yana 10 Aralık’ta kutlanır

İstanbul’da insan hakları savunucuları, Boğaz Köprüsü’ne ışıl ışıl harflerle, ” insan hakları haftası kutlu olsun” diye yazdırırken, her harfin ışıltısı Boğaz’ın sularında usulca yakamozonu oluşturuyor. Bu güzel görüntüyü ve bu güzel eylemi, İstanbul’a özlemle izledim sosyal medyadan.

“İnsan Hakları” nın her bir harfi dağılırken Boğaz’ın sularına, insanın hakları puzzle’ ın dağılan parçaları gibi nehirler boyunca savruluyor. Özgürlük düşü kuranların çığlığı, nehirler boyunca Umman Deniz’ine akıyor, Umman’dan okyanuslara karışıyor. Işık taşıyıcıları birer birer, kendi çağlarında, çağları aşarak ulaşıyor okyanusun sularına.

“Dün nasılsa bugün de öyle, öldürülür taşıyanlar ışığı, başkaları alır onların yerini, ışığa dokunamaz ama kimse”  mısralarını fısıldıyor Fransız şair Luis Aragon. Aragon, kendi çağının ışık taşıyıcılarına atıfta bulunurken, ışık taşıyıcılarının kaderini anlatıyordu. Çağlar boyunca öldürülmüştü ışık taşıyıcıları…

Ve İran’da ışık taşıyıcısı gencecik bir kadın… İran’ın güneyindeki Karun nehrinin sularında günlerce dolanıyor cansız bedeni… Aralık ayının zemherisinde, Karun nehrinin soğuk sularında kaskatı kesilmiş zayıf, narin bedeni genç kadının. Kimsesiz bir çığlık gibi, boğulan sesini taşıyor kaskatı cansız bedeninde.

“Femme- Vie- Liberté” (Kadın-Yaşam-Özgürlük) hareketinin öğrenci aktivistlerinden  Darya Farhadi.  Saçlarında simgeleşen özgürlüklerini, geri kazanmak için ayağa kalkmıştı İranlı kadınlar. Cesurdular, dirayetliydiler ve fars şiirlerinin kafiyesinde örüyorlardı direnişlerini… Kendi dillerinde… Bir fars şiirinin içtenliğindeki büyülü bir aşk öyküsü gibi cesur direniş öyküleri… Bedenlerine, yüreklerine, kadın kimliklerine tutunarak, farsçanın insanı içine çeken sihirinde, kadının özgürlüğünü fısıldıyorlardı dünyaya…

2022 yılının Aralık ayında bir gösteri sırasında başından vurularak öldürülüyor genç kadın. Sekiz gün sonra Karun Nehiri’nde balıkçılar buluyor, Darya’nın cansız bedenini.

Fotoğrafını sosyal medyada, “Lettres de Teheran” hesabında gördüm. Böyle birkaç hesap var sosyal medyada, İran’dan günlük haberleri aktarıyor. “Kadın-Yaşam- Özgürlük” hareketine katılan politik tutsaklar, bu protestolarda öldürülen aktivistler, işkenceler ve baskılar…

Sadece kadınlar değil elbet,  ülkelerinin demokratik ve laik bir rejime kavuşması için mücadele eden onlarca kadın ve erkeğin öyküsüne ulaşabilirsiniz bu siteden. Hatırlarsınız, geçen sene henüz 23 yaşında iken, idam sehpasına giden ikinci protestocuydu Majid Reza Rahnavard. Onun idam sehpasına giderken, hayattaki son dakikalarında insanlığa büyük tevazu ve soğukkanlılıkla seslenişini unutmak ne mümkün. Öldükten sonra cenazesinin şarkılarla, danslarla uğurlanmasını vasiyet eden bu genç adam, son nefesinde dahi usulca başkaldırıyordu dini otoriteye. Yasaklanan şarkılar, kadınların yasaklı saçlarına dolanarak, zorunlu başörtüsü dayatmasının duvarlarını yıkarak dansa duruyordu.

İran’lı kadınların, özgürlük ve demokrasi mücadelesi devam ediyor hala. Dün nasılsa bugün de öyle, öldürülüyor, hapishanelere atılıyor, işkencelerden geçiriliyor ışık taşıyıcıları. Karanlık çökünce insanlığın üzerine, Promethus misali ateşi insanlığa taşıyanlar aydınlanmanın öncüleri oluveriyorlar.

Işık yere düşüyor, genç bir kadın aktivistin bedeni yığılırken olduğu yere… Darya vuruluyor, cansız bedeni Karun nehrine atılıyor. Işığı taşıyan kanlar içinde… Üzerindeki kan, atıldığı nehrin sularına karışıyor. Işık kalıyor ama orada! İran’ın ortasında, bir şiir gibi dimdik duruyor… Sonra bir şarkı oluyor ışık taşıyıcılarının öyküsü… Ve bu öykü yasaklı saçlarda savruluyor “kadın yaşam özgürlük” diye haykırarak.

Darya’nın saçları kısacık. Belli ki zorunlu başörtüsüne karşı kazıtmış saçlarını. İncecik, narin bir genç kadın. Nasılda kararlıca bakıyor gözlüklerinin ardından. Belli ki asi yüreğine sığmıyor isyanı. Henüz ne kadar genç. Direngen duruşunda, yaşamın her rengini kuşanmış gibi.. Bir yağmur damlası gibi kısacık ömrü. Yağmurun ardından doğan güneş gibi tebessümü.. Ve bir gökkuşağı gibi direnişi…

İranlı kadınların yasaklı saçları, yakamoz olup okyanuslarca haykırıyor özgürlüğü…

Arzu TORUN
Latest posts by Arzu TORUN (see all)