Yargıtay Başsavcılığı: Atalay dokunulmazlıktan yararlanamaz

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Can Atalay hakkındaki mütalaası, Türkiye’de yasama dokunulmazlığı ve siyasi muhalefet açısından önemli bir tartışmayı gündeme getirmektedir.

Mütalaada, Atalay’ın 2013 yılında işlediği suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturmaya milletvekili seçilmesinden çok önce başlandığı, mahkumiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin TCK’nın 312’nci maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu belirtilmektedir. Bu madde, devlet güvenliğine karşı işlenen suçlara ilişkindir.

Başsavcılık, Anayasa’nın 14’üncü maddesi kapsamına giren suçların tahdidi olarak sayılmamasının kanun koyucunun bilinçli tercihi olduğunu, Atalay’ın mahkumiyetine konu suç ve eylemlerinin de bu kapsamda olduğunu savunmaktadır.

Bu iddiaya göre, Atalay’ın milletvekili seçilmesinden önce işlediği suç nedeniyle dokunulmazlıktan yararlanması mümkün değildir.

Ancak, bu iddianın bazı önemli tartışma noktaları bulunmaktadır.

Birincisi, Anayasa’nın 83/2. maddesi, yasama dokunulmazlığının “siyasi suçlardan” kaynaklanan ceza davalarında uygulanmayacağını öngörmektedir. Bu durumda, Atalay’ın mahkumiyetine esas teşkil eden suçun “siyasi suç” olup olmadığı tartışma konusudur.

Anayasa Mahkemesi, 2019 yılında verdiği bir kararda, “devlet güvenliğine karşı işlenen suçlar”ın siyasi suç kapsamında olduğunu kabul etmiştir. Ancak, bu kararda, her “devlet güvenliğine karşı işlenen suç”un siyasi suç olarak değerlendirilemeyeceği de belirtilmiştir.

Bu nedenle, Atalay’ın mahkumiyetine konu suçun “siyasi suç” olup olmadığı hususunda Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bir değerlendirme yapması gerekmektedir.

İkincisi, Atalay’ın milletvekili seçilmesinden sonra da, mahkumiyetine konu suçun işlediği iddia edilmektedir. Bu durumda, Atalay’ın dokunulmazlıktan yararlanabilmesi için, suçun milletvekili seçildikten sonra işlenmediğine dair kesin bir delil bulunması gerekmektedir.

Atalay’ın avukatları, mütalaaya itiraz ederek, Atalay’ın milletvekili seçildikten sonra suç işlemediğine dair deliller sunacaklarını belirtmişlerdir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Atalay hakkındaki kararını önümüzdeki günlerde açıklaması beklenmektedir. Bu karar, Türkiye’de yasama dokunulmazlığı ve siyasi muhalefet açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.

Atalay’ın tahliye edilmesi halinde, bu durum, yasama dokunulmazlığının siyasi muhalefet üzerindeki baskıyı azaltması açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, Atalay’ın tahliye edilmemesi halinde, bu durum, siyasi muhalefete yönelik baskının artması ve demokratik hakların kısıtlanması anlamına gelebilir.