ABD’deki son seçimlerin ardından Elon Musk, sosyal medya platformu X’te “woke düşünce virüsünün artık silindiğini” ilan etti. Ancak Zeit Online yazarı Houssam Hamade, bu söylemin abartılı olduğunu ve gerçekte ABD’de woke kültürüne karşı yürütülen mücadelenin hız kazandığını savunuyor. Hamade’ye göre, Trump yönetiminin çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) politikalarına karşı sert önlemler alması, büyük şirketlerin DEI programlarını geri çekmesi ve sağcı lobilerin etkili sosyal medya kampanyaları, woke kültürünü baskı altına alsa da, toplumsal dönüşümün kalıcı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Trump Yönetimi ve Sağcı Politikalar Woke Karşıtı Hamlelerini Artırıyor
Hamade’nin analizine göre, ABD’de woke kültürü özellikle Trump’ın ikinci kez seçilmesiyle ciddi bir baskı altına girdi. Trump yönetimi, çeşitlilik ve kapsayıcılık politikalarını federal kurumlarda yasaklamayı planlıyor ve devletle iş yapan şirketlerden de bu programları kaldırmasını istiyor. Ayrıca, üniversitelerde Kritik Irk Teorisi (CRT) ve toplumsal cinsiyet çalışmalarıyla ilgili dersler fon kesintisiyle tehdit ediliyor. Hatta Trump, “sadece iki cinsiyet vardır” anlayışını resmi politikaya dönüştürme niyetinde.
Bununla birlikte, woke karşıtı hareket sadece hükümet düzeyinde değil, iş dünyasında da etkisini gösteriyor. Hamade, McDonald’s, Walmart ve Ford gibi büyük şirketlerin DEI programlarını geri çektiğini ve bunun yalnızca Trump’a yakın durma amacı taşımadığını belirtiyor. Sağcı lobilerin ve sosyal medya aktivistlerinin yürüttüğü agresif kampanyalar ve hukuki süreçler, bu firmaları woke karşıtı adımlar atmaya zorluyor.
Teknoloji devleri de bu baskılardan kaçamıyor. Meta (Facebook) ve Google, bir zamanlar çeşitlilik ve kapsayıcılığı teşvik eden politikalarının bir kısmını geri çekti. Hamade’ye göre, Meta CEO’su Mark Zuckerberg, Trump’ın doğrudan baskısına boyun eğmiş olabilir. Şirket, ırkçı ve cinsiyetçi içeriklere yönelik denetimleri de gevşetmiş durumda.
Liberal Değerler ve Woke Kültürü Toplumda Kök Salmış Durumda
Ancak tüm bu gelişmelere rağmen, Hamade woke kültürünün tamamen ortadan kalkmadığını vurguluyor. Zira ABD’de Apple, J.P. Morgan ve Costco gibi büyük şirketler hâlâ çeşitlilik politikalarını savunuyor. Ayrıca, ABD’deki sivil toplum örgütleri ve vatandaş hareketleri, woke karşıtı saldırılara karşı direniş gösteriyor.
Daha geniş bir perspektiften bakıldığında ise, Batı toplumlarında son yarım yüzyılda liberal değerlerin büyük bir ivme kazandığı görülüyor. Hamade’nin işaret ettiği araştırmalara göre:
• 1996 yılında ABD’de eşcinsel evliliğe destek %27 seviyesindeyken, 2019 itibarıyla bu oran %60’ın üzerine çıktı.
• 1970’lerden bu yana cinsiyet rolleri, ırk ve cinsellik konularında toplumun genel görüşü daha hoşgörülü hale geldi.
Almanya’da da benzer bir tablo söz konusu. Hamade’nin aktardığı anket sonuçlarına göre:
• Toplumun %84’ü trans bireylerin “normal” kabul edilmesi gerektiğini düşünüyor.
• %70’i ise farklı şekillerde ırkçılığa karşı mücadele etmeye hazır olduğunu ifade ediyor.
Bu veriler ışığında Hamade, woke karşıtı sağcı hareketlerin güç kazanmasına rağmen, uzun vadede toplumsal ilerlemenin kolay kolay geri döndürülemeyeceğini savunuyor.
Woke Kültürü: Politik Bir Silah Haline mi Geldi?
Hamade, woke kelimesinin artık daha çok sağcı çevreler tarafından aşağılayıcı bir kavram olarak kullanıldığını belirtiyor. Oysa woke terimi, 1930’lu yıllarda Afro-Amerikan toplulukları arasında, ırkçılık ve sosyal adaletsizliklere karşı duyarlılığı tanımlamak için ortaya çıkmıştı. 2010’lu yıllarda ise, özellikle Black Lives Matter (BLM) hareketiyle birlikte küresel çapta yaygınlık kazandı.
Ancak bugün woke, sağcı medya ve politikacılar tarafından kimlik siyasetinin aşırılığa kaçan bir versiyonu olarak resmediliyor. Hamade’ye göre, woke etiketiyle kadın hakları, ırkçılık karşıtı mücadeleler, LGBTQ+ hakları, çevrecilik ve hatta veganlık gibi geniş bir yelpazedeki aktivist hareketler hedef alınıyor.
Bugün kimler woke olarak etiketleniyor?
- İklim değişikliğiyle mücadele edenler
- Kadın haklarını savunanlar
- Irkçılık ve ayrımcılığa karşı çıkanlar
- Hayvan haklarını önemseyenler
- Cinsiyet eşitliğini destekleyenler
Bu noktada Hamade, woke kültürünün aslında toplumun geniş kesimleri tarafından desteklendiğini vurguluyor. Anketler, Batı ülkelerinde toplumun en az %70’inin bu değerleri savunduğunu gösteriyor.
Woke Kültürü Gerçekten Bitiyor mu?
Elon Musk’ın ve Trump yanlısı sağcı figürlerin iddia ettiği gibi woke kültürü yok mu oldu? Hamade’ye göre hayır. Daha ziyade, büyük bir kültürel savaşın içindeyiz.
Kimlik politikaları ve woke kültürü, modern toplumların kaçınılmaz bir parçası hâline geldi. Sağcı politikacılar ve lobiler bu ilerlemeleri durdurmaya çalışsa da, liberal değerlerin ve toplumsal eşitlik mücadelesinin sona ereceğine dair bir işaret yok.
Hamade’nin analizi, woke kültürünün siyasi ve ekonomik baskılara maruz kaldığını ancak uzun vadede tarihsel bir dönüşüm olarak kalıcı hale geldiğini ortaya koyuyor. Kimi dönemlerde gerilemeler yaşansa da, woke karşıtı hareketler toplumu tamamen eskiye döndüremeyecek.
Zeit Online’dan Houssam Hamade’nin yorumuna göre, woke kültürü bir dönemsel moda değil, toplumsal ilerlemenin doğal bir sonucu. Ve tarih gösteriyor ki, toplumsal ilerlemeler ne kadar baskı altına alınırsa alınsın, er ya da geç galip gelir.
- HDK Soruşturmasında Tutuklamalar ve Gelişmeler - 21 Şubat 2025
- Doğal Hidrojen: Avrupa Dağlarının Altındaki Yeni Enerji Kaynağı - 21 Şubat 2025
- Sağlık Emekçileri 14 Mart’ta İş Bırakıyor: “Eziyet Yönetmeliği Geri Çekilsin” - 21 Şubat 2025