Tutuklu Gazetecilerden Kadınlara Mesaj Var

Hakan Kara, Başbakan Binali Yıldırım’ın sözlerine atıfla, “abidik gubidik delillerle içeride tutuluyoruz” derken, Musa Kart ise bakanların konuşmasına konulan engeller karşısındaki tutumları nedeniyle “alkış bekleyen” siyasilere “Ne yazık ki, revire getirilip götürülürken ellerimize takılan kelepçeler buna engel!” karşılığını verdi. Die Welt temsilcisi Deniz Yücel ise dosyasındaki tweetlerinin değil yazılarının olduğunu dile getirerek Türkçe çevirisinde yalnışlar olduğu yönündeki itirazlarının dikkate alınmadığını bildirdi. Kadri Gürsel ise “Savcının ellerini çözünüz. Bu olmuyorsa açın Anayasa Mahkemesi’nin önünü açın” çağrısında bulundu. Gazetecilerin ortak talebi bir kez daha “Bir an önce iddianamelerinin hazırlanması ve mahkeme önüne çıkarılmaları” oldu.

Cumhuriyet yazarlarının anlattıkları vekillere aktardıkları mesajlar şöyle:

‘Abidik gubidik deliller’

Hakan Kara: Belki Sayın Savcı çok meşgul fakat 4 aydır hapisteyiz, iddianame bekliyoruz. Üstelik Sayın Başbakan’ın ifadesiyle söylemek gerekirse abidik gubidik kanıtlarla içeride tutuluyoruz. İddianamenin bir an önce hazırlanmasını ve mahkeme önüne çıkmayı bekliyoruz. Ayrıca referandumda vatandaşlık görevimizi yerine getirip hayırlısıyla oy kullanmak istiyoruz. Bize destek veren başta ailelerimiz, Cumhuriyet çalışanları, okurlarımız ve CHP milletvekillerine teşekkürler.

‘Savcının ellerini çözün’

Kadri Gürsel: Burada hukuka aykırı bir şekilde ve bizi burada tutmaya yeterli delil olmadan alıkonmamızın, ülkenin uluslararası saygınlık ve itibarına zarar verdiği artık görülmelidir. Türkiye’yi yönetenler bir siyasi kar – zarar muhasebesi yapmalıdırlar. İçeri attıkları biz Cumhuriyet yazarları ve tüm gazetecileri cezaevinde tutmaktan umdukları siyasi kar mı fazladır? Yoksa bu hukuksuzluğun ve yargısız infaza dönüşen uzun tutukluluğun Türkiye’nin itibarına saygınlığına inandırıcılığına verdiği zarar mı daha fazladır? Terazinin her iki kefesindeki bu değerleri ölçmek durumundalar. Türkiye’yi yöneten siyasi aktörlerin ülkede hukuku, insan haklarını ortadan kaldıran tutumları, onları uluslararası camiada ciddiye alınan aktörler olmaktan uzaklaştırmaktadır. Dolayısıyla savcının ellerini çözünüz. Bırakın delilsiz iddianamesini yazsın ve mahkeme bizi serbest bıraksın. Bu olmuyorsa açın Anayasa Mahkemesi’nin önünü açın başvurumuzu ele alsın ve bu hukuksuzluk sona ersin.

‘Alkış bekliyorlar, kelepçeler engel’ 

Musa Kart: 127 gündür ağır demir kapıların arkasında, dört duvar arasında, güneş görmeden hakkımızda yazılacak iddianameyi bekliyoruz. İfade özgürlüğü konusunda Avrupa’ya ders verdiğini düşünen siyasilerimiz alkış bekliyorlar. Ne yazık ki, revire getirilip götürülürken ellerimize takılan kelepçeler buna engel!

‘Mektup yasağı sürüyor’

Güray Öz: Hepimiz bir an önce iddianamemizi bekliyoruz. Ayrıca keyfi uygulamalardan da rahatsızız. En fazla da mektup alamıyor olmak rahatsızlık verici.. Mektup yazamıyoruz da. Aslında OHAL rejiminde, KHK’larda böyle bir husus yok. Böyle bir yasak yok. Keyfi bir uygulama.

‘Oy kullanmak için başvurduk’ 

Önder Çelik: Cezaevi yönetimine dilekçe verdik. Eğer o tarihe kadar tahliye edilmezsek referandumda mutlaka hayırlı bir biçimde oy kullanmak istiyoruz. Bu konuda bize bilgi verilmesini istedik.

‘Memleketin yürekli kadınlarına…’ 

Murat Sabuncu: Memleketin yürekli kadınları, analarımız, eşlerimiz kardeşlerimiz ve evlatlarımız: Kadınlar Gününüz kutlu olsun. Sizin onurlu ve dik duruşunuz hepimizin umudu. Hayal ettiğim çiçekleri -ki hepsi papatya- lütfen kabul buyurun.

Tanrıkulu ve Çakırözer Die Welt Gazetesi Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel ile de görüştüler. Koğuşta bir haftadır tecrit halinde tek başına kaldığını belirten Yücel, basında hakkında çıkan haberlerin doğru olmadığını belirtti. Sosyal medya mesajları nedeniyle değil, Die Welt Gazetesinde yayımlanan haber ve yazıları nedeniyle tutuklandığını belirtti. Yücel, savcılık ve mahkeme aşamasında delil olarak dosyaya konan yazılarının Türkçe çevirilerinde yanlışlar ve eksikler olduğunu, bunu mahkemede örnekleriyle anlatmasına rağmen itirazlarının dikkate alınmadığını  da belirtti.

‘Savunma için bilgisayar verilmiyor’

Tanrıkulu ve Çakırözer tutuklu diğer gazetecilerle de görüştü. İddianameleri kabul edilen gazetecilerin de savunmalarını hazırlarken sıkıntı yaşadıkları öğrenildi.

Murat Aksoy: İddianamemiz aylar sonra çıktı. Duruşma tarihimiz belli oldu. Şimdi de savunmamızı hazırlamak için bilgisayar desteği istedik. Aslında böyle bir hakkımız var. Geçmişte tutuklu olanlar da bu haktan faydalanmışlar. Bize verilmedi. Savunmamı elle yazıyorum. Sonra fotokopiye gönderiyorum ki bir şey olursa yedeği bulunsun. Fotokopilerin gelmesi de cezaevi koşullarında günler alıyor. Benimle ilgili iddiaların tümü eski yazılarımla ilgili. Ancak o gazeteler kapatıldığı için o eski yazılarıma erişim yok. Söz konusu yazıda ne demek istediğimi anlatmak için savunma yapacağım ama yazıya ulaşılamıyor. Bu yapılan da aslında bizzet devletin delil karartması! Mektup yasağı sürmekte. Ne gönderebiliyoruz. Ne de alabiliyoruz..Aslında tamamen keyfi. OHAL ile ilgili değil. Ama sürdürüyorlar.

CHP’li gençten mesaj 

Tanrıkulu ve Çakırözer, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla sosyal medya mesajları gerekçe gösterilerek tutuklanan CHP Maltepe İlçe Kolları üyesi Samet Burak Sarı’yı da ziyaret ettiler. Sarı, parti teşkilatından arkadaşlarına “Tüm yoldaşlarıma selam olsun. Seçim çalışmalarında aranızda olamadığım için üzgünüm. Mutlak galibiz. Yılmayacağız” mesajını verdi.

Kaynak: Cumhuriyet