CHP’nin kapsamlı ve radikal nitelikteki yeni parti programı taslağı; demokrasiden yerel yönetimlere, anadilde eğitimden terör mevzuatının yeniden düzenlenmesine kadar geniş bir reform ajandası sunuyor. Ancak TBMM’deki İmralı tartışması ve CHP’nin heyete temsilci vermeme kararı, taslağın siyasî yankılarını gölgede bırakıyor — parti hem radikal vaatleri hem de taban hesaplarını aynı anda yürütme ikilemiyle karşı karşıya.
Program Taslağı: “Hükümet Programı” Ciddiyetiyle Hazırlandı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in talimatıyla oluşturulan uzman ekibin hazırladığı taslak, dört ana başlık altında toplanıyor: Demokrasi, Yönetim ve Adalet; Kalkınma ve Ekonomi; Sosyal Devlet; Dış Politika, Güvenlik ve Dayanıklılık. Taslak, niteliği itibarıyla bir hükümet programı gibi okunacak kapsamda; parlamenter sisteme dönüş, Cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılması ve TBMM içinden seçilecek hükümet vurgusu öne çıkıyor.
Taslakın dikkat çeken unsurları arasında, aktif yurttaşlık mekanizmalarının güçlendirilmesi; %3 seçim barajı önerisiyle temsilde çoğulculuğun artırılması; yargı bağımsızlığının anayasal güvenceyle pekiştirilmesi; ifade ve basın özgürlüğü ile üniversite özerkliğinin sağlanması gibi iddialı düzenlemeler yer alıyor.
Kürt Sorunu, Anadilde Eğitim ve Bölgesel Kalkınma: Radikal Ama İshale Dönük
CHP’nin taslağı, Kürt sorununun çözümünü güvenlikçi yaklaşımdan azade, eşit yurttaşlık, katılımcı demokrasi ve sosyal adalet temelinde ele alıyor. Metin, ana dilde eğitim hakkı, ayrımcılık yasağı, bölgesel eşitsizliklerin giderilmesine yönelik güçlü bir bölgesel kalkınma programı ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi taahhüdünü içeriyor.
Terörle Mücadele Kanunu’nun yeniden düzenlenmesi, ifade özgürlüğünü kısıtlayan hükümlerin çıkarılması ve terör tanımlarının evrensel standartlara uyumlu hale getirilmesi gibi düzenlemeler taslağın önemli hukukî boyutunu oluşturuyor. Ayrıca Alevi yurttaşların taleplerine yönelik düzenlemeler, cemevlerinin statü sorunu ve Madımak’ın utanç müzesi haline getirilmesi gibi sembolik ve hukuksal adımlar da metinde yer alıyor.
Demokratik Taahhütler ile İmralı Çelişkisi: Stratejik Bir İkilem
Gökçer Tahincioğlu’nun T24’teki değerlendirmesi, taslağın “radikal” içerik taşıdığı tespitiyle birlikte CHP’nin İmralı yaklaşımındaki çelişkiye dikkat çekiyor. TBMM’deki Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun İmralı kararında CHP’nin heyete temsilci vermeme kararı, taslakta öne çıkan demokratik açılımların pratik siyasette nasıl uygulanacağı sorusunu doğuruyor.
Tahincioğlu’ya göre CHP’nin komisyon içinde kalma ama heyete isim vermeme stratejisi iki yönde okunabilir: Bir yandan ulusalcı ve Atatürkçü tabana yönelik kırılmayı önleme, öte yandan Kürt seçmen ve DEM Parti ile ilişkileri koruma çabası. Ancak bu ikili strateji, hem iç hem dış siyasî aktörler nezdinde partinin tutarlılığı ve cesareti konusunda soru işaretleri yaratıyor.
DEM Parti ile İlişkiler ve Siyasî Mühendislik Riski
Taslak, DEM Parti’nin uzun süredir dile getirdiği taleplerle örtüşen önemli vaatler içeriyor. Ancak İmralı meselesindeki gerilim, iki parti arasındaki “güven inşasını” sınamaya açıyor. Tahincioğlu, DEM Parti’nin CHP’ye yönelik eleştirilerini aktarıyor: “Ana muhalefet partisi, barış mücadelesinin ön saflarında olmayı seçmeli.” Buna karşın CHP’nin “komisyonda kalma” stratejisi, DEM ile tamamen kopma riskini azaltsa da ilişkileri tam güvene kavuşturmuyor.
Ayrıca yazar, AKP–MHP–DEM ekseninde şekillenebilecek süreç mühendisliğinin, CHP’yi dışlayarak siyaset normlarını yeniden kurma potansiyeline işaret ettiğini belirtiyor. Bu tablo, partiler arası dengelerin ve gelecek ittifakların yeniden tariflenmesine yol açabilir.
Söz ve Eylem Arasındaki Uçurum: Program Söyler, Siyaset Çeker
T24 yazarı Gökçer Tahincioğlu, CHP’nin bir yandan radikal demokratik paket sunarken diğer yandan sahada daha temkinli adımlar atmasının, partinin hem politik prestiji hem de taban sadakati açısından maliyet yaratabileceğini öne sürüyor. Taslakta yer alan hukuksal ve toplumsal dönüşüm vaatleri, uygulama iradesi ve zamanlaması ile somutlaşmadığı sürece “sözde reform” iddiasına zemin hazırlayabilir.
Tahincioğlu’nun yorumu, CHP’nin kısa vadeli siyaset mühendisliğine kapılmadan, uzun soluklu güven inşa etmeye odaklanması gerektiği yönünde: Demokratikleşme vaatleri ancak tutarlı siyaset ve cesur adımlarla güven kazanır; aksi hâlde vaatler siyasî rüzgârla savrulup geride kalır.
Taslak Cesur, Uygulama Zor, İmralı Tartışması Belirsiz
Gökçer Tahincioğlu’nun T24’teki yazısı, CHP’nin hazırladığı program taslağının içeriksel gücünü ve tarihî önemini vurgularken; İmralı gündeminin partinin bu iddialı meselesini nasıl gölgelediğini açıkça ortaya koyuyor. Taslak, Türkiye siyasetinde kapsayıcı ve anayasal bir dönüşüm vaat ederken; pratik siyaset, ittifak dinamikleri ve güven inşası alanlarında çözülmesi gereken somut sorunlar bırakıyor.
CHP için kilit soru şu: Sözünde durma cesaretini gösterip taslağı uygulamaya koyacak mı, yoksa kısa vadeli siyaset hesapları yüzünden vaatler yarım mı kalacak? Gökçer Tahincioğlu’nun değerlendirmesi, bu sorunun yakın geleceğin ana gündem maddelerinden biri olacağını işaret ediyor.
Kaynak: Gökçer Tahincioğlu, “102 yaşındaki CHP, Parti Programı’yla yeni bir yola koyuluyor: ‘Anadilde eğitim, yerel yönetimler, eşitlik’ açılımları ve İmralı kararı,” T24
- Mansur Yavaş’tan ‘Soruşturma İzni’ Tepkisi: “Siyasi Çifte Standart, Hukuken Sürdürülemez” - 22 Kasım 2025
- Trump–Mamdani “Ateşkesi”: Zorunlu Bir Yakınlaşma mı, Fırtına Öncesi Sessizlik mi? - 22 Kasım 2025
- CHP’li Günaydın’dan TRT Tepkisi: “Devlet Televizyonunun İftira Yayını Serbest, Yurttaşın ve Muhalefetin Tepkisi Yasak” - 22 Kasım 2025















