Tayyip ErdoÄŸan’ın Guguk Devleti ve Meral AkÅŸener’in Ä°YÄ° Partisi

Türkiye’de hukuk sistemi her zaman sorunluydu. Demokrasiyi ise hiç tadamamış, yaÅŸamamış bir milletiz. Lakin Tayyip ErdoÄŸan ve AKP iktidarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin geleneksel yapısının bile baÅŸka yollara evrildiÄŸini görebiliyoruz. Tayyip ErdoÄŸan’ın, selefist hayalleri, ihvancı yaklaşımı ve politikaları,
Türkiye’ye pahalıya mal oldu. Özellikle Türkiye halkları bunun bedelini ağır ödedi. Patlayan bombaların ardından geriye kanayan yaralar, izi silinmeyecek acılar kaldı.
Sorunlar katmerlenerek büyürken bir de müftü nikahını yasalaÅŸtırdı. Tayyip ErdoÄŸan’ın, Cumhuriyetle savaşımında laikliÄŸin kalıntıları temizlenirken ( ki Türkiye kuruluÅŸundan beri gerçek bir laik sistem yaÅŸamadı), mevcut kadın haklarını gasp etme yolunda istikrarlı olarak kadınlara saldırdı ve saldırmaya devam ediyor. Türkiye’de cins kırımına varan kadın cinayetleri tesadüfi deÄŸil. Kadın katliamlarının azmettiricisini bulmak istiyorsak öncelikle BeÅŸtepe’deki zihniyete bakmamız gerekir.

Tayyip ErdoÄŸan’ın dün (24.10.2017) yaptığı konuÅŸmada laikliÄŸi savunanlara laf çakması da tesadüfi deÄŸil. Tayyip ErdoÄŸan’a sormak gerekir; ayrımcılığı, kutuplaÅŸmayı yaratanlar laikliÄŸi savunanlar mı yoksa mezhepçilik yapanlar mı? Peki mezhepçilik yapan kim? Farklı inanışlara zerre kadar saygısı olmayan kim? Türkiye’de vahhabiliÄŸi, selefistliÄŸi yayan kim?

Ä°hvanıyla, Suudi özentisiyle, Rabiasıyla, AKP kitlesinde yani yüzde ellide, tuhaf bir din anlayışıyla, kimliksiz ve ÅŸekilsizlik ile ucube görüşler yayan, halkı cahilleÅŸtiren kim? Ne yazık ki, öyle bir tuhaf kitle oluÅŸtuki, İŞİD’in yaptığı vahÅŸi katliamlara sevinen, bundan mutluluk duyan bir kitle…

EÄŸitim derseniz hiç bir dönem bu kadar rezil kepaze duruma düşmemiÅŸti. Finlandiya yeni eÄŸitim sistemiyle, tüm müfredatları kaldırıp yeni çağı hedefleyen özgür ve bağımsız düşünen bireyleri yetiÅŸtirme yolunda iken, Türkiye müfredattan evrim teorisini atarak freni boÅŸalmış halde gericiliÄŸin karanlığına yuvarlanıyor. Neredeyse tüm okullar, Imam Hatip okullarına dönüştürülürken, Türkiye yeni çaÄŸa imamlarıyla mı hazırlanmayı düşünüyor? Akılcılık, bilim, irfan hak getire…

Tüm bunlar yetmezmiÅŸ gibi bir de belediye baÅŸkanları krizi çıktı. Melih Gökçek direnebilir mi diye tartışılırken, aslında her ÅŸey HDP’li belediyelere kayyum atanmasıyla baÅŸladı. SeçilmiÅŸler sandıkla gitmedikleri için hukuksuzluÄŸun meÅŸrulaÅŸtırılmaya çalışıldığı süreç baÅŸlamış oldu. HDP eÅŸ baÅŸkanları ve milletvekilleri tutuklanıp hapse atılırken Guguk saati baÅŸlamıştı. Sonrasında muhalif tüm televizyonlar, radyolar kapatılarak, mallarına el konularak sesleri susturuldu. Artık Guguk vaktiydi. Hukuk ise çoktan gözden bıraklaÅŸmıştı… Kimseler onu göremez olmuÅŸtu…

Ä°ÅŸte bu kargaÅŸada gün oldu devran döndü sıra AKP’li belediyelere geldi. Timsah, kendi yavrularını yerken, Türkiye bu hukuksuzluklara alışmıştı. En kötüsü bu; alışmak. Hani sandıkla gelen sandıkla giderdi? Ve bu Guguk vaktinde seçilmiÅŸlerin hiçbir hükmü yoktu artık. Bu Melih Gökçek olsa bile. Mesele Melih Gökçek deÄŸil elbet. Melih Gökçek, Belediye önündeki fıskiyeyi de alıp gitsin Ankara’dan, kimin umurunda. En fazla “Dar geldi sana Ankara” der Ankara misket havası oynarız. Mesele Guguk ha pardon hukuk (!) Bir de parsel parsel satılan Ankara. Melih Gökçek tüm bunların hesabını vermeden gidecek. Ne yazık ki Guguk devrinde iÅŸler böyle yürüyor. Elinizde ÅŸantaj yapabileceÄŸiniz bir dosya varsa ne ala… Yoksa iÅŸiniz zor. Guguk devrinin hukuku böyle.

Guguk saati, Guguk vakti derken Guguk devrine giriverdik birden. Guguk devrinde yeni bir devlet tanımı çıktı karşımıza. Biz solcular mevcut devlet yönetimini, faÅŸist, saray cuntası, oligarÅŸik, Ä°slami-faÅŸist tanımları üzerinden tartışırken, Tayyip ErdoÄŸan, “kahrolsun obez devlet” deyiverdi.
Tayyip ErdoÄŸan, “Obez bir devlet yönetimine sahibiz” derken… Herhalde Bilal ile birlikte paraları nasıl sıfırladığından bahsetmiyor. E malumunuz artık seçimle gelen seçimle gitmiyor. Reis’in iki dudağının arasındadır seçilmiÅŸlerin kaderi. Anlaşılan o ki, Reis tek adam rejiminde tüm kurumları tasfiye etmek istiyor. Yasama, yargı, yürütme tamamıyla iÅŸlevsiz hale getirilerek, Saray’dan talimatla yönetilecek. Reis, “devletlü padiÅŸahımız” haline gelirken bir de halifeliÄŸi getirse tam olur.
Ä°ÅŸte bu ahval ve ÅŸerait içinde iken Türkiye, bir kambur haline gelmiÅŸ Tayyip ErdoÄŸan ve AKP’sinden kurtulmanın yolunu arıyor. HoÅŸ, 2013 Gezi direniÅŸinde tahtını salladık sallamasına da apar topar kaçtığı Fas’tan kareli ceketiyle dönüverdi. O gündür bu gündür kareli kıyafetlere gıcık olurum. Velhasıl ne ettiysek kurtulamadık Reis ve adamlarından.

Reis, BOP eÅŸ baÅŸkanı olacakken, OrtadoÄŸu’da iÅŸler sarpa sardı. Stratejik derin analizin ömrü, Åžam’da cuma namazı kılmaya yetmedi. E Avrupa ile iliÅŸkilerde bozuldu. AB üyeliÄŸine hazırlanan Türkiye, Avrupa’ya vize bile alamaz duruma geldi. Stratejik müttefik Amerika ise yan çizdi. Solcular, yıllardır incirlik üssü kapatılsın dediÄŸinde hapishanelere attılar. Biz çok dedik “Ayıdan post olmaz Amerika’dan dost olmaz” diye. Bir de bize vatan haini dediler bu yüzden. Derken AKP’liler, anti-amerikancılığı keÅŸfettiler. Bir günde “anti-emperyalist oluverdi” bir Amerikan projesi olan AKP. Sahi o Cüneyt Zapsu nerelerde? Bu projenin mimarlarından olur kendisi. Neyse bu konu derin. Reza Zarrab’ın önüne yatanlar, önümüzdeki günlerde Amerikan emperyalizmine veryansın ederler artık.

“Nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça.” Velhasıl Türkiye’nin başı belada. Bunun baÅŸ müsebbibi de Tayyip ErdoÄŸan ve AKP.

Ä°ÅŸte bu ahval ve ÅŸerait içerisinde büyük burjuvazi ve geleneksel devlet güçleri boÅŸ durmadılar elbet. Burada geleneksel devlet derken AKP’yi kastetmediÄŸim açık. Hatta yüzyıllık devlet geleneÄŸi de deÄŸil sadece. Binlerce yıllık bir geleneÄŸe sahip Türk devlet geleneÄŸi ve refleksidir bahsettiÄŸim. “Ya devlet baÅŸa, ya kuzgun leÅŸe” diyen gelenektir.

Ä°ÅŸte bu devlet geleneÄŸi, artık miadını doldurmuÅŸ AKP’den baÅŸka bir döneme geçmek istiyor. Bir süredir Meral AkÅŸener’in etrafında örgütlenerek merkez sağı yeniden inÅŸa etmek için yeni bir parti kurma çalışmasındaydılar. Ve iÅŸte Meral AkÅŸener’in IYI Partisi kuruldu. Meral AkÅŸener’in partisinin kuruluÅŸunu ilan ettiÄŸi konuÅŸmaya bakarsak, partinin isminden, ÅŸiarlarına kadar her ÅŸeyin ince elenip sık dokunduÄŸunu görüyoruz.

Sosyal medyada “iyi” adıyla dalga geçilse de aslında bu ” iyi” tezatı kötü olan “iyi” mi? Belki bu anlamda kullanılmakla beraber diÄŸer içeriÄŸi de kullanılmıştır. Belki de subliminal bir mesaj içeriyor. Neyse… DiÄŸer anlamından bahsedelim biraz.

IYI, Türklüğün bir sembolü olarak kabul edilir. Bazıları bunun eski Türk alfabesince kayı yazıldığını ileri sürüyor. Kayı, kelime anlamı olarak kuvvet ve kudret sahibi anlamındadır.

Peki OÄŸuz’un Bozoklar Kolu’ndan olan Kayı Obası’nın sancağındaki IYI sembolü ne anlama geliyor? Ä°ki rivayet var. Birincisi iki ok bir yay. IYI sembolüne bakarsak yanlardaki okları I olarak görebiliriz. Ortasındaki Y ise yay anlamına geliyor. Ä°kinci rivayet ise OÄŸuz’un iki kolunu Bozokları ve Üçokları temsil ettiÄŸi yönünde. Y OÄŸuz’u, I’lar ise OÄŸuz’un iki kolunu temsil ediyor. Sultan 2. Murat’a kadar bu sembol sikkelere basılmıştır.

Meral AkÅŸener’in partisinin ismi ve amblemi bu anlamda özenle seçilmiÅŸ. Türkiye’nin yeni kurtarıcısı rolünü üstlenen AkÅŸener, tüm söylemlerini de özenle seçmiÅŸ. Tabi Türkiye ne kurtarıcılar gördü, güzel vaatlerin sonu hüsranla bitti. Mesele kurtarıcılar bulmakta deÄŸil. Mesele demokratikleÅŸebilmekte. Bunun da AkÅŸener’in partisiyle olmayacağı açık. Lakin AkÅŸener’e bir rol biçildiÄŸi aÅŸikar. Belki de 2019’un CumhurbaÅŸkanı adayı. Hatta kadın bir cumhurbaÅŸkanı, Türkiye’nin dünyada çizilen karizmasını onarmak için biçilmiÅŸ bir kaftan olabilir. Muhtemelen böyle düşünüyorlar. Nitekim, Tansu Çiller’de benzer bir misyon üslenmiÅŸti.

Merkezi SaÄŸ’da yeni vizyonla ama muhafazakar, milliyetçi, militarist, sermaye yanlısı ve hatta cinsiyetçi çizgisiyle önümüzdeki süreçte Meral AkÅŸener sahnede olacak.