Suyun TicarileÅŸtirilmesinde Gelinen AÅŸama!

Ülkenin tüm zenginlikleri, içerdeki ve dışarıdaki sermaye gruplarınca yağmalanırcasına el konulmaktadır. Yasal dayanakları da oluşturularak, peşkeş çekilmektedir.

Enerji kaynakları böyle yapıldı. Tekel tam olarak yaÄŸmalandı. DiÄŸer alanlardaki KÄ°T’ler yok pahasına devredilip, yok edildi. Åžimdi daha can alıcı bir alana el atıldı. Gerçi çoktandır bunun adımları atılmıştı. Ancak ÅŸimdi, en can alıcı hamlesi atılmaktadır. Buda “Su*” kaynaklarıdır. Sık sık söz edilir, “yeni bir dünya savaşının nedeni sudur” denilirken, pekte boÅŸuna denilmemiÅŸtir.

Ãœlkemizde bu evreye gelinmiÅŸ durumdadır. Önce barajlar yapıldı. Bunlar yapılırken, elektrik ihtiyacının karşılanması denilmiÅŸti. Ä°ÅŸlevde öyle seyrediyordu. Ama ne zamanki bu Hidro Elektrik Santralleri HES’ler küçük küçük derelere kadar indi. Durum daha net görülmeye baÅŸlandı. Bu HES’ler elektrik üretmekten çok, o derede akan suya el koymak, onun kullanıcı sahibi olmak olduÄŸu anlaşılana kadar sürdü. Åžimdi bu çok net anlaşılıyor. Her HES’in yapıldığı havzadaki su, o barajı yapanların kontrolünde ve onun kullanımı da onların tasarrufuna girmiÅŸ oluyor. O HES’lerden akan suyu, HES’i yapan firmaca vatandaÅŸa pazarlanacaktır. Çünkü orada hak sahibi yapılan, o HES’i yapandır.

Bu yetmemiÅŸ olacak ki, ÅŸimdi yeni bir alana el atılmıştır. Sermaye odakları siyasi iktidarla el ele vererek çıkardıkları yeni bir yasayla, tüm yer altı suları denetime alınarak pazar ürünü haline getirilmeye çalışılıyor. Olay şöyle; 25 Åžubat 2013 tarihine kadar, köy ve kasabalarda vatandaşın tarlasında kuyu yoluyla çıkardığı suya resmi kaydını yaparak bildirecek. Kullanım belgesi alacak. Bu yetmiyor, Jeoloji mühendisleri odasının kontrolünde kuyusuna su sayacı takıp, modemle sabitleyecek. Yani kuyular resmi Ruhsatlandırılıp, sayaç takılarak, tarlası için kullandığı suyu belirleyerek DSÄ°’ne ücret ödeyecek. Ä°ÅŸte alın size sudaki ticarileÅŸtirmenin geldiÄŸi nokta. Buda yetmiyor. Ruhsat için ayrı para ödenecek. Sayaç ve modem için ayrı para ödenecek. Bunun sonuda ise kullandığı suyu kendisi sayaçla belirleyerek DSÄ°’ne su parası ödemek zorunda kalacaktır. Ä°ÅŸte suyun ticarileÅŸmesinde gelinen aÅŸama. Bunun devamı ise özelleÅŸtirme ve sermayeye teslim etmedir.

Tabi ki bu bununla kalmayacak. Yarın, elektrik nasıl özelleÅŸtirilip sermayeye peÅŸkeÅŸ çekildiyse. Sularda yer altı olsun yer üstü olsun bir yasayla özelleÅŸtirilmeye açılacak. Bu iÅŸ DSÄ°’den alınıp patronlara devredilip, vatandaşın suyu vatandaÅŸa pazarlanacaktır. Yani toprağı olan vatandaÅŸa denilecektir ki, “yerin üstü senin olabilir. Ama yerin altındaki her ÅŸey bana aittir” denilerek, patronlar vatandaşın tarlasında kuyu vurup, suyunu da yine o tarla sahibine pazarlayacaktır.

Akp hükümeti, yaşamın her alanındaki hayati ve zorunlu hizmetleri özelleştirerek sermayeye yeni rant kapılarını da açtırmış olacaktır. Kısaca köylerimizdeki vatandaşın kendi özelinde olan kuyu suları, önce devletin denetimine alınacak. Sonrada her havza, elektrikte olduğu gibi bir sermaye grubuna pazarlanıp, özelleştirilecektir.

Bu sorun hayati ve vatandaşın vazgeçemeyeceği bir hakkıdır. Bu yağma yasasını önlemenin tek yolu da örgütlü bir mücadele yoluyla bunu engellemek olacaktır. Ama diğer alanlarda olduğu gibi, bu olayda da cılız bir tepki çıkarsa, buda elden çıkmış olacaktır. Ormanlarımız, dağlarımız ve derelerimizin olduğu gibi, ensesi kalın birilerinin tasarrufuna geçecek. Ondanda paranı ödemeden alamayacaksınız. Geç olmadan, vakit geçmeden emekçi köylüler ve bu alandaki her hak sahibi bireyin karşı çıkması ve seslerini birleştirmesi zorunludur.

Düne kadar karşılanması gereken haklar olan her hak tek tek elden çıkıyor. EÄŸitim hakkı, saÄŸlık hakkı, barınma hakkı, mülkiyet hakkı gibi haklar bir yasal düzenlemeyle hak olmaktan çıkarılıyor, onu satın almak zorunda bırakıldığımız gibi. Düne kadar parasızdır denilen haklar, paralı hale getirildi. Åžimdi de tarladaki kuyu sahibi, o kuyunun sahibi olmaktan men edilerek, onun yerine DSÄ° hak sahibi yapılıp, onun eliyle o saÄŸlanan su pazarlama yoluyla alına bilinecektir. Ä°ÅŸte tüm bunlar 1995 yılında imzalanan GATS anlaÅŸmasının getirdiÄŸi zorunlu sonuçlardır. Suyun ticarileÅŸtirilmesi de o anlaÅŸmanın içindeydi. Hükümetler Uluslararası sermayenin dayattığı bu ticarileÅŸtirme hamleleri adım adım hayata geçirile gelindi. Su da bunun halkalarından biriydi. Buda AKP iktidarına nasip oldu. Gerçi bu iktidar GATS’ın dayattığı çok ÅŸeyi gerçekleÅŸtirme “ÅŸerefine” kavuÅŸmuÅŸtur.


30.12.2012’de Özgün Haber Sitesinde Yayınlandı.

(*)Su havzalarının özelleştirilmesi torba yasa ile Meclise gelmiştir.