Sürdürülebilirlik Her Yerde

Sürdürülebilirlik, ne kadar önem taşıyan bir kavram haline geldi değil mi? Yakın geçmişte birçok kişinin ilgi alanına girmeyen bu kavram, artık gündelik yaşamın ayrılmaz bir parçası. Çoğumuz, sürdürülebilir bir yaşam yaşamaya, gündelik eylemlerimizi gezegenimizi koruyacak şekilde yapılandırmaya özen gösteriyoruz.

Bu çerçevede de çok araştırma ve inceleme yapılıyor. Bilim insanları sürdürülebilir çözümlere kafa yoruyorlar.

Mesela, sürdürülebilir bir konutta yaşamak istiyorsunuz. Ama, çimento ve seramik benzeri yapı malzemelerinin üretimleri sırasında yoğun karbon emisyonu oluşması sizi rahatsız ediyor. Bu köşede daha önce yazmıştık, çamurdan briketlerle yapılmış, enerji ihtiyacını güneş panelleriyle karşılayan, yağmur suyu toplayan ve bahçesinde ihtiyaç duyduğu tarımsal ürünleri yetiştiren girişimler var. Verdiğimiz ve köşe yazımıza konu olan örnek yurt dışında olsa da, yurt içinde de benzerleri sıklıkla görülmeye başlandı.

Mevcut yapıları daha sürdürülebilir hale getirecek araştırmalar da muhtelif gelişmelerle neticeleniyor.

Fransa’da bir şirket atık istiridye kabuklarından yapılan boyayla, ev ve iş yerlerini 7 dereceye kadar serin tutuyor. Boyanın ömrü yaklaşık 20 yıl ve sıcak iklimlere sahip bölgelerde klimalara ucuz ve sürdürülebilir bir alternatif sunuyor.

Ayrıca, Panasonic, 2028 yılına kadar geniş bir bina yelpazesinde kullanılmak üzere satılmaya başlanmasını beklediği “enerji üreten camı” test ediyor. Perovskit güneş pilleri, iki cam alt tabaka arasına sıkıştırılmış yalnızca bir mikron kalınlığındaki fotovoltaik bir katman ile elektrik üretiyor. Üretim sürecinde Panasonic’in “orijinal mürekkep püskürtmeli kaplama yöntemi” ve lazerin bir kombinasyonu kullanılıyor.

Diyelim evden çıktınız, işe gideceksiniz. Araba zaten kullanmıyorsunuz. Elektrikli bisikletinize bindiniz. Onun lityum pili bir süredir aklınızı kurcalıyor. Pek de çevreci değil neticede. Çözümü var. Buyrun: Fransız startup Pi-POP’un pilsiz çalışan elektrikli bisikletleri. Pi-POP, elektriği depolamak için pil yerine bir süper kapasitör kullanıyor. Teknoloji, enerjinin yenilenmesine odaklanıyor; süper kapasitörlerde tutulan güç, pedal çevirirken, yokuş aşağı giderken veya fren yaparken tamamlanıyor. Bu, kullanıcıların bisiklet sürerken pile gerek kalmadan elektrikli destek alabilecekleri anlamına geliyor.

Akşam eve döndünüz, canınız dondurma çekti. Yorgunsunuz, dışarı çıkacak mecaliniz yok. Ama eve getiren servisleri kullandığınızda motor kuryeler iyi kötü bir sera gazı salımı yapıyor. Ayrıca bir de ineklerin saldığı metan gazı problemi var. Malum, dondurma sütten yapılıyor… İnekler yemek yediğinde mideleri bitki materyalini sindirilebilir bir forma fermente ediyor. Süreç, ineklerin geğirerek metan salgılamasıyla sonuçlanıyor. Metan, dünya atmosferinde karbondioksitten daha fazla ısı tutabilen güçlü bir sera gazı. Şimdi buyrun da sipariş verin.

Verin, verin… Çekinmeyin.

Yemek Sepeti yaya kurye uygulaması başlattı. Bu uygulama hem çevre dostu hem de işsizlik sorununa çözüm getirme potansiyeli taşıyor.

Ayrıca, bilim insanları ve girişimciler, süt verimini veya tadını etkilemeyen ancak süt ineklerinin metan emisyonlarını % 38’e kadar azaltabilen bir sarımsak ve narenciye karışımı geliştirdiler. Söz konusu bilim insanları İsviçre-İngiliz tarım teknolojisi firması Mootral’den. Mootral, yöntemini tüketicilere tanıtmak amacıyla yakın zamanda Londra’daki dondurma mağazası Ruby Violet ile “dünyanın ilk iklim dostu dondurması” olan Maxi-Mootral için iş birliğine gitti. Ağustos ayında, Ruby Violet’in King’s Cross salonunda 100 müşteriye ücretsiz Maxi-Mootral ikramı yapıldı. Dondurma, metan emisyonlarını azaltmak üzere ineklerin Mootral peletleriyle beslendiği Brades Çiftliği’nden elde edilen sütle yapıldı…

Görüyorsunuz değil mi? Her alanda birçok girişim var ve bu girişimler inanılmaz bir hızla büyüyor, sonuç veriyor.

Sürdürülebilir gelecek düşündüğümüzden çok daha yakın olabilir.

Bir sonraki yazıda görüşene kadar, sağlıcakla kalın.

Özgün ÇINAR