Her Balkona Havuz, Her Karara İmza: Nişantaşı’ndaki Milyarlık Rantın Perde Arkası

İstanbul’un en değerli bölgelerinden Teşvikiye Mahallesi’nde inşa edilen, her katında özel havuz bulunan ultra lüks konut projesi Nişantaşı Koru, kamu kaynaklarının nasıl dönüştürülüp ranta açıldığına dair en çarpıcı örneklerden biri olarak gündemde. DAP Yapı tarafından hayata geçirilen ve daire fiyatlarının 250 milyon TL’yi bulduğu proje, “bir üniversite arazisinden milyarlık konutlara uzanan” bir sürecin ürünü.

Bir Üniversite Kampüsünden Lüks Siteye

Bahadır Özgür’ün Halk TV’de yayımlanan analizine göre, bugün Nişantaşı Koru olarak bilinen alan, uzun yıllar boyunca Marmara Üniversitesi’ne ait bir kampüs olarak kullanılıyordu. Üstelik yalnızca bir eğitim alanı değil, bölgenin tek deprem toplanma alanı ve Ihlamur Kasrı koruma sınırında kalan bir yeşil bölgeydi.

Ancak bu stratejik arazi, 2016 yılında imzalanan bir protokolle el değiştirdi. Protokolün tarafları; Marmara Üniversitesi Rektörlüğü, Maliye Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve TOKİ idi. Dönemin olağanüstü atmosferinde, yani 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından, şehir merkezindeki askeri alanların Emlak GYO ve TOKİ’ye devredilmesi süreci hız kazandı. Bu fırsatla Marmara Üniversitesi’nin değerli arazisi de, “eğitim birimlerini tek alanda toplama” gerekçesiyle sistem dışına çıkarıldı.

Takas, Satış ve DAP Yapı’ya Giden Yol

Üniversiteye ait bu arazi, Maltepe’deki Kenan Evren Kışlası içindeki bir alanla takas edilerek TOKİ’ye devredildi. TOKİ ise kısa süre sonra arsayı, 1.7 milyar TL bedelle DAP Yapı’ya sattı. Böylece kamuya ait bir eğitim alanı, Emlak GYO-DAP Yapı ortaklığı üzerinden özel sektöre geçmiş oldu.

Bu noktada asıl tartışma, yalnızca satışın ekonomik boyutunda değil, imar planlarında yapılan radikal değişikliklerde yoğunlaşıyor.

İmar Planı Değişti, Kat Sınırı Kalktı

2018 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni planla birlikte, bölgenin statüsü “üniversite eğitim alanı” olmaktan çıkarılarak “konut ve ticaret alanı” haline getirildi. Oysa Teşvikiye’deki mevcut yapılaşma, en fazla 6 katla sınırlıydı.

DAP Yapı için yapılan özel düzenlemeyle 10 katlı bina izni çıkarıldı. Ayrıca Ihlamur Kasrı koruma alanı içinde kalan bölümler de statü değişikliğiyle inşaata açıldı. Kâğıt üzerinde “yeşil alan” olarak gösterilen yerlerin büyük bölümü ise fiilen beton bloklara dönüştü.

Pandemi Dönemi Fırsatı: Mücadeleye Rağmen Bitirildi

Teşvikiye sakinleri, yıllarca projeye karşı hukuki ve toplumsal mücadele yürüttü. Ancak pandemi dönemi, inşaatın hızlanması için “sessizlik fırsatı” sundu. DAP Yapı, bu süreçte mahalle sakinlerine hakaret davaları açarak direnişi bastırmaya çalıştı. Sonunda proje, pandemi gölgesinde tamamlandı.

Bugün Nişantaşı Koru’nun tanıtımlarında “şehrin merkezinde doğayla iç içe yaşam” vurgusu yapılırken, geride kaybedilen bir kamusal alan, yok edilen bir yeşil bölge ve görmezden gelinen deprem riski kaldı.

Sonuç: Beton, Rant ve Suskunluk Zinciri

Nişantaşı Koru vakası, yalnızca bir inşaat projesi değil; kamu alanının özel çıkarlar uğruna nasıl dönüştürüldüğünün bir göstergesi. Ne deprem güvenliği, ne eğitim alanlarının korunması, ne de kamusal fayda dikkate alındı. DAP Yapı’nın “her katında havuzlu” rezidansları, aynı zamanda her katında kamu kaybı, her katında sessiz bir onay anlamına geliyor.

NHY/ Bahadır Özgür, HalkTV.com.tr