Bu köşede bir önceki yazımda ağaç değilsin, yerini değiştirebilirsin demiştim. Şimdi de düşüncesi ve üzerinde konuşması bazılarımız için sıkıntılı bir konuyu yazmak ve sizleri sürdürülebilir bir defin alternatifi ile tanıştırmak istedim. Capsula Mundi.
Ölülerimizi gömme alışkanlığımız, türümüz ilk ortaya çıktığından beri bizimle birlikte. İşin hem saygı hem de sağlık boyutu var. Ölen kişiye duyulan saygı ve bedenin sağlıklı bir şekilde ortadan kaldırılmasına en başından beri özen gösterilmiş. İşin sağlık boyutu da çok önemli, ilk zamanlarda büyük çaplı hastalıkların önlenmesi adına da gömme işlemi büyük önem taşımış.
Fakat zaman geçtikçe işin içine başka bir toplumsal olgu da ekleniyor: Din. Dindeki “ölümden sonraki yaşam” algısı, ölülerimizi gömerken bazı konulara hassasiyet göstermemize yol açmış. Örneğin en ünlüsü Mısır medeniyeti olmak üzere ölünün, bedenini sonraki hayatta da kullanabileceği düşüncesinden yola çıkarak beden korunmaya çalışılmış. Eski toplumlar ise yalnızca bedenin muhafaza edilmesiyle kalmamış. Kişi tekrar dirildiğinde kullanabilsin diye ölen insanla birlikte onun bazı eşyalarını da gömmüşler. Neyse ki artık kefenlerin cebi yok.
Ülkemizde kapsamlı bir araştırmaya rastlamadım ama batı uygarlığında tabutların, mezar taşlarının ve mezarlıkların kullandığı alanların çevreye etkisi üzerinde kapsamlı araştırmalar mevcut. Berkeley Planning Journal’ın araştırmasına göre yalnızca ABD’de her yıl 9114 kilometre tahta, 104 tondan fazla çelik ve 1,6 milyon ton mezar taşı kullanılıyor. Sırf bu tahtalarla 4,5 milyon ev inşa etmek mümkün. Birleşik Krallık’ta ortalama bir defin işlemi, yaklaşık 4267 Pound tutuyor. İstatistiklere göre Birleşik Krallık’ta yılda 700.000 kişi ölüyorsa, bu sırf defin için harcanan 2 milyar 869 milyon Pound anlamına geliyor. Bu para, birçok dünya sorununa fon olması için harcanabilir gibi görünüyor.
Bu sayısal gerçekler doğrultusunda, ölümü bir kayıptansa dönüşüm odaklı bir şekilde ele alan kültürel ve yenilikçi bir projeyi hayata geçiren iki İtalyan tasarımcı kafa kafaya verip bir şirket kuruyorlar. Projenin hedefi çevre dostu yaşam döngüsü sağlamak. Şirketin ismi Capsula Mundi.
Şirket, insanlara yalnızca defin işlemlerinde sürdürülebilir bir alternatif sunmakla kalmıyor, aynı zamanda sevdiğimiz kişilerin doğanın canlı döngüsünde yaşamlarına bir ağaç olarak devam etmelerini de sağlıyor.
Evet yanlış duymadınız. Şimdi gerçekten bir ağaç olabiliriz. Yaşamı ağaç gibi geçirmeye gerek yok ama bu dünyadan göçüp gittikten sonra bir ağaca dönüşmek kulağa güzel geliyor.
Bu nasıl olacak? Anna Citelli ve Raoul Bretzel, öldükten sonra bedenlerimizi doğal bozunma yoluyla bir ağaca dönüştüren, biyolojik olarak parçalanabilen bir mezar kapsülün içine koymak istiyorlar. (Yüzde yüz biyolojik olarak parçalanabilen nişasta plastiği (starch plastic) gibi materyallerden yapılıyor). Geleneksel gömme uygulamaları, mumyalama sürecinden havaya zehirli kimyasalları sızdırırken ve ölü yakma, zehirli kimyasalları atmosfere saldığından, çift, Capsula Mundi ‘ölüm kapsüllerini’, bilinçsiz olduğunuzda bile, eko-bilinçli bir yaşam sağlamak için tasarlamışlar.
Capsula Mundi, ölüm hakkında düşünme şeklimize farklı bir yaklaşım öngören kültürel ve geniş tabanlı bir proje. Ölen sevdiklerimizin gömülmek üzere yerleştirildiği, biyolojik olarak parçalanabilen malzemeden yapılmış, eski ve mükemmel bir form olan yumurta şeklinde bir kapsül. Küller yumurta şeklindeki küçük kaplarda tutulacak, bedenler ise daha büyük bölmelerde cenin pozisyonunda yatırılacak. Kapsül daha sonra toprağa bir tohum olarak gömülecek. Ölen kişi tarafından hayatta seçilen bir ağaç üstüne dikilecek ve ölenler için bir anıt ve gelecek nesiller ve gezegenimizin geleceği için bir miras olarak hizmet edecek. Böylelikle kaybettiğimiz insan, kelimenin tam anlamıyla bir ağaca dönüşecek. Aile ve arkadaşlar, büyüdükçe ağaçla ilgilenmeye devam edecekler. Bu sayede de özlemle dolup taştıklarında, bir mezarın başında oturmak yerine o ağaca sarılabilecekler.
Yasal olarak hala sıkıntıları olan bu projenin tüm dünyada kabul gördüğünü bir hayal edelim birlikte. Mezarlıklar yeni bir görünüm kazanacak, tabutlar için ağaçlar kesilmeyecek, defin için harcanan materyaller korunmuş olacak, toprağın altına gömülen ne varsa hızla doğaya karışacak, özellikle yurt dışındaki beden yakma işlemlerinin doğaya zararı ortadan kalkacak ve bugün gördüğümüz soğuk gri mezarlık manzaraları yerine canlı ormanlar göreceğiz.
Belki Gülhane Parkında bir ceviz ağacı olamayacağım ama bana da bir zeytin ağacına dönüşmek yakışır. Siz hangi ağaç olmak istersiniz?
- İnsan Hayatının Anlamı ve Değeri Nedir? - 21 Kasım 2024
- Düşünceyi Düşünmek - 2 Kasım 2024
- Benim, Çünkü Biziz; Biziz, Çünkü Benim - 25 Ekim 2024