“Nazım’ın yanında biz şair bile olamayız”
Pablo Neruda
İki hafta önce 49. ölüm yıldönümünde andığımız şair, yazar, diplomat, politikacı ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Pablo Neruda, büyük acıların yaşandığı, kayıp ve ölümlerin sıradan bir olaymış gibi kabullendiği, yoksulluk, sömürü, açlığın hâkim olduğu ve askeri darbelerle çalkalanan bir coğrafyada doğup büyüyen ve toplum üzerinde bıraktığı etki ve sarsıntılara yakından tanıklık eden büyük bir şairdir. O acıları yüreğinin derinliklerinde yaşamış ve bunları etkili bir şekilde dizelerinde yansıtmıştır. Asıl adı Ricardo Eliezer Neftalí Reyes Basoalto’dur. Yaşamı boyunca güçlü siyasi duruşuyla Şili’de ve İspanya’da iktidarda olan faşizme karşı dik durmuş ve mücadele etmiştir.
“Yaşadığımı İtiraf Ediyorum” adlı eserinde adeta kendi hikâyesini yazmıştır. Acılar çekmiş, ölümle kuşatılmış, kaçak yaşamış, yeri geldiğinde sevinmiş bir şairdir. Savaşlarla kırılan nüfusunun yarısını yoksullukla boğuştuğu dünyada, insanların sömürüsüz ve baskısız bir toplumsal sisteme ulaşması ve özgürce yaşamısı için uluslararası antikapitalist ve antifaşist mücadele cephesinin bir eri gibi yer aldığını yazmıştır. Şiirleriyle savaş veren, savaşçı ve mücadeleci kişiliğiyle tanınan şair, “şiirimle savaşlar verdim,” demiştir.
Şili’de öğretmen bir anne ve demiryolu işçisi bir babanın çocuğu olarak 12 Temmuz 1904 günü dünyaya geldi. Küçük yaşta annesini kaybetti. 16 yaşında “Selva Austral” adlı edebiyat dergisinde “Pablo Neruda” takma isimle şiir yazmaya başladı. Bu adı ünlü Çek şair Jan Neruda’nın anısına seçmişti. Tüm hayatı boyunca da bu adı yasal ad olarak kullandı. Babası hakkındaki anılarında şunları yazıyordu: “Adımı 14 yaşımdayken, daha Santiago’ya gitmeden değiştirdim. Babam yüzünden. Mükemmel bir insandı. Gelgelelim, genellikle şairlere, özellikle bana karşı idi. Hatta işi kitaplarımı ve not defterlerimi yakmaya kadar götürdü. Onun görüşüne göre, mühendis, doktor, mimar olmalıydım, çünkü insanların bu gibi kimselere ihtiyacı var.” Oğullarının toplum içinde sivrilmesini görmek isteyen, orta sınıfın köylülükten gelme bütün insanları gibiydi. Yine babamın görüşüne göre, toplumda yükselmeyi başarmanın tek yolu üniversiteydi, serbest mesleklerdi.
İspanya’da başlayan iç savaşta faşistlerce öldürülen İspanyol şair ve García Lorca, onu derinden etkilemiş, İspanya ve Fransa’da Cumhuriyetçi harekete katılmasına neden olmuştur. Bu arada şiirlerini 1937 yılında Kalbimdeki İspanya adlı yapıt üzerinde çalışmalara başladı. Kalbimdeki İspanya, İspanya iç savaşı sırasında cephede basılmıştı. Sonraki eserlerini sosyal yapı ve siyasal konular üzerinde oluşturmuştur.
1939 tarihinde İspanyol göçmenleri için konsolosluk görevine atandı. Meksika’da bu görev sırasında Güney Amerika’nın doğası, insanları ve tarihi yazgısı epik şiir şeklinde “Canto General de Chile” adlı eseri yazdı. Bu eserde 250 şiir yer almış ve on dile çevirisi yapılmıştır. Bu eser 1950’li yıllarda Meksika’da basıldığı halde Şili’de el altında satılmıştır.
Neruda, 1945 seçimlerinde senatör seçildi ve Şili Komünist Partisi’ne katıldı. Radikal devlet başkanı González Videla’nın madenci işçiler üzerindeki faşist baskısını protesto ettiği için iki yıl boyunca kendi ülkesinde kaçak olarak yaşamak zorunda kaldı. 1949 yılında yurt dışına çıktı ve üç yıl boyunca değişik ülkelerde yaşamak zorunda kaldı. Yaşamı boyunca ülkesinde ve İspanya’daki faşizme karşı mücadele etmiştir. 1970 yılında Şili başkanlığına aday gösterildi ancak, daha sonra başkan seçilen Salvador Allende’yi destekledi. Allende seçilince Neruda’yı Şili’nin Fransa’ya büyükelçi olarak atadı.
Pablo Neruda, 1971 tarihinde edebiyat dalında Nobel Ödülü’ne layık görüldü.1972 yılında ilerleyen prostat kanseri nedeniyle elçilik görevini bırakarak Şili’ye döndü. Pablo Neruda Faşist diktatör Augusto Pinochet’in 11 Eylül 1973 tarihinde Salvador Allen’deyi katletmesinden 13 gün sonra Santiago hastanesinde hayata veda etti. Cenazesi tüm baskılara rağmen cunta terörüne karşı büyük bir protestoya dönüştü.
Dönemin İçişleri Bakanlığı, Neruda ailesinin 2013 yılında mezarının açılması isteğini kabul ederek otopsi yapıldı. Neruda’nın zehirlendiğine ilişkin herhangi bir bulguya rastlanmamakla birlikte, belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda “şairin prostat kanserinden ölmediği, ölümünde üçüncü bir tarafın sorumluluğu kuvvetle muhtemel” İfadesi kullanıldı. Yani Pablo Neruda’nın kanserden değil, Pinochet’in darbesinin hemen ardından öldürülmüş olabileceği kanaatine varıldı [1].
Şiir Anlayışı
19 yaşındayken ilk kitabı Crepusculario yayınlandı. 20 yaşındayken “Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı” adlı eseri tanınmış birçok dillere çevrisi yapılmıştır. Aynı yıl içinde Santiago’daki Şili Üniversitesi’nde Fransızca ve pedagoji okudu. 1927-1935 yılları arasında elçi olarak Burma, Seylan, Java, Singapur, Buenos Aires, Barcelona ve Madrid’de görev yaptı. Şiirlerini 1933 yılında geniş, farklı öğreti ve pratik yelpazesine sahip bir akım olan ezoterik sürrealist şiir kitabı “Residencia en la Tierra”da toplamıştır.
Neruda 1924’te yayımlanan “Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı” (Veinte Poemas de amor y una cancion desesperada) adlı şiir kitabıyla üne kavuştu. Bu şiirlerde halk şiirinden kaynaklanan bir duygusallık hakimdi. Sonraki şiirlerine kötümserlik ve iç sıkıntısı egemendi. Ama bu karamsar duygulardan çabuk kurtularak yaşam azminin egemen olduğu bir amaç ve şaire canlılık kazandıran devrimci bir dünya görüşüyle şiirler yazdı. Aşk, insan sevgisi, doğa karşısında duyulan coşku Neruda’nın şiirlerinin ana konularıdır. [2] Neruda, “üstü başı perişan bohemler” arasından, hayatın ve koşulların itkisinden çıkarak, halkların mücadele türküsünü söyleyen bir mücadele, özgürlük, barış ve sevgi şairine “dönüş”ün hikayesini [3] yazmıştır.
“Yaşadığımı İtiraf Ediyorum” adlı eserinde burjuva düzeninin devamında sakınca görmeyen şairler için “gerçeküstü’cü post modernist sanatçılar ise, bu tutum ve anlayışlarıyla aslında gericiliklerini ve kapitalizmin değirmenine su taşıyorlar. Bireyi ve sözde iç dünyasını öne çıkaran böyleleri, düşüncede mutlak mekanikçi ve doğmatik, uslüpta uydurmacıdırlar. ‘Değişim’ üzerine lafazanlıktan geri kalmayan böylelerinin bir toplumda değişme tehlikesinin bireyci başkaldırılardan değil, örgütlenmiş yığınlardan, yerleşmiş sınıf bilincinden geldiğini” [4] görmezden geldiğini yazmıştır.
Pablo Neruda, acının, yoksulluk ve sömürünün diz boyuna yükseldiği Latin Amerika’nın tüm toplumlarını kucaklayan, kurtuluşun direnmeden geçtiğine inanan bir şairdi. Bir şiirinde İspanya’da 1937 yılında iç savaşın alevlendiği dönemde “Kalbimdeki İspanya” ile şiirlerde iç savaşın derin acılarını dile getirmiştir.
Bir de bana şiirlerin
Neden söz açmaz diye soruyorsunuz
Düşlerden, yapraklardan
Doğduğun ülkenin koca yanardağlarından?
Gelin görün sokaklar kan
Gelin görün
Sokaklar kan
Gelin görün kanı
Sokaklar boyunca akan.
Şiirindeki dizelerin döneme tanıklık ettiğini net bir şekilde görebiliyoruz.
Neruda, barışın ve mücadelenin şairidir. Kendi deyimiyle “şiirimde savaşlar verdim” şeklinde kendisini tanımlamıştır. Latin halklarının yaşamı, İspanya iç savaşı ve dönemin baş döndüren olayları ile düşler dünyasından gerçekler dünyasına doğru uyanışın şairidir. Gençliğin ilk yıllarında hayaller dünyasında yaşamış olduğu etkisi görülmüş olsa bile hep bir arayış içinde olduğu görülmektedir.
İnsanın ‘yaşam halleri’nin öğreticiliğiyle olgunlaştıkça, toplumsal koşulların yönlendirici etkisini daha net olarak görmüş ve artık hayal gücünün, yalnızca gerçeğin en net ve yalın, ama yaratıcı ve ustaca söylenmesinde bir rolü olabileceğine karar vermiş, şiirinin zirvesine, buradan varmıştır [5]. Kendi ifadesiyle “acılarla iç içe yaşayan halkların şairi olmak yerine burjuvazi gerçeklere gittikçe yabancılaşan bir şiir istiyor,” demişti. “Kapitalizm, şairin ekmeğe ekmek ve şaraba şarap demesini bile tehlikeli görüyor,” diye ifade eden şair, devam ediyor: “Gerçekçi olmayan şair ölür” diyen Neruda, “Sadece kendisine ve sevgilisine yazan şair, kendisince ve sevgilisince anlaşılır. Bu da oldukca umut kırıcı. Sadece akılcı olan şairi eşekler bile anlar. Ama bu da epey hüzün verici.”
İspanya iç savaşında tepkilerini birlikte ortaya koymuşlardır. Nazım Hikmet, Pablo Neruda gibi eserlerinde faşizmin herkes için bir tehlike olduğunu ortaya koymaya çalışmış ve romanında bu net bir şekilde görülmüştür. Ancak Neruda genellikle faşizmi, üretilen buğdayın, üzümün, madenin düşmanı şeklinde betimlemiş, Nazım ise genellikle faşizmin umudun düşmanı olduğunu dile getirmiştir [6] .
Nazım’ın ölümünü, “Mavi gök kubbe çökmüş gibi. Bazen güneş onunla gitmiş gibi” dizelerinde ifade etmiştir.
Pablo Neruda Nazım Hikmet adına Barış Ödülü almıştır. Bir kongrede Nazım Hikmet ile ilgili “Nazım’ın yanında biz şair bile olamayız” diyerek Nazım Hikmet’e övmüştür.
Nazım’a Bir Güz Çelengi
Neden öldün Nâzım? Senin türkülerinden yoksun ne yapacağız şimdi?
Senin bizi karşılarken ki gülümseyişin gibi bir pınar bulabilecek miyiz bir daha?
Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun ne yapacağız?
Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı, ateşle suyun birleştiği
Gerçeğe çağıran, acıyla ve gözü pek bir sevinçle dolu?
Kardeşim benim, nice yeni duygular, düşünceler kazandırdın bana
Denizden esen acı rüzgâr katsaydı önüne onları
Bulutlar gibi, yaprak gibi uçarlar
Düşerlerdi orada, uzakta.
Yaşarken kendine seçtiğin
Ve ölüm sonrasında seni kucaklayan toprağa
Sana Şili’nin kış krizantemlerinden bir demet sunuyorum
Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan
Halkların kavgasını ve kavgamı benim
Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan…
Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da yalnızım sensiz
Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen yüzünden yoksun
Dostluğumuzdan, bana ekmek olan,
Rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan.
Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle
Kuyu gibi kapkara zindanlardan
Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları
Ellerinde izi vardı eziyetlerin
Hınç oklarını aradım gözlerinde
Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin
Yaralar ve ışıklar içinde
Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlanır
Senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya.
Nasıl dövüşülür senden örnek almaksızın,
Senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun?
Teşekkürler, böyle olduğun için!
Teşekkürler o ateş için
Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca.
(Pablo Neruda; Çeviri: Ataol Behramoğlu)
Büyük ustayı saygıyla ve minnetle anıyoruz.
İngilizceden Türkçeye Çevrilmiş Eserleri
- Macchu Picchu’nun Tepeleri (iki dilli baskı) (Jonathan Cape Ltd Londra; Farrar, Straus, Giroux New York 1966, Nathaniel Tarn tarafından çevrildi , önsöz Robert Pring-Mill tarafından yayınlandı) ( BBC Üçüncü Programı 1966 tarafından yayınlandı)
- Seçilmiş Şiirler: Nathaniel Tarn tarafından çevrilen İki Dilli Bir Baskı . (Jonathan Cape Ltd Londra 1970)
- Kaptanın Ayetler (iki dilli baskı) (New Directions, 1972) (Donald D. Walsh tarafından çevrildi)
- Yeni Şiirler (1968-1970) (iki dilli baskı) (Grove Press, 1972) ( Ben Belitt tarafından çevrildi )
- Rezidans on Earth (iki dilli baskı) (New Directions, 1973) (Donald D. Walsh tarafından çevrildi)
- Extravagaria (iki dilli baskı) (Farrar, Straus ve Giroux, 1974) ( Alastair Reid tarafından çevrilmiştir )
- Seçilmiş Şiirler. ( Nathaniel Tarn tarafından çevrildi : Penguin Books, Londra 1975)
- Yirmi Aşk Şiiri ve Çaresizliğin Şarkısı (iki dilli baskı) (Jonathan Cape Ltd Londra; Penguin Books, 1976, William O’Daly tarafından çevrildi )
- Yine Başka Bir Gün (Copper Canyon Press, 1984, 2005) (William O’Daly tarafından çevrildi)
- Ayrı Gül (Copper Canyon Press, 1985) (William O’Daly tarafından çevrildi)
- 100 Love Sonnets (iki dilli baskı) (University of Texas Press, 1986) (Stephen Tapscott tarafından çevrilmiştir)
- Kış Bahçesi (Copper Canyon Press, 1987, 2002) ( James Nolan tarafından çevrilmiştir )
- Deniz ve Çanlar (Copper Canyon Press, 1988, 2002) (William O’Daly tarafından çevrildi)
- Sarı Kalp (Copper Canyon Press, 1990, 2002) (William O’Daly tarafından çevrildi)
- Gökyüzünün Taşları (Copper Canyon Press, 1990, 2002) (William O’Daly tarafından çevrildi)
- Pablo Neruda’dan Seçilmiş Odes (University of California Press, 1990) ( Margaret Sayers Peden tarafından çevrilmiştir )
- Canto General (University of California Press, 1991) (Jack Schmitt tarafından çevrilmiştir)
- Sorular Kitabı (Copper Canyon Press, 1991, 2001) (William O’Daly tarafından çevrilmiştir)
- Pablo Neruda’nın Şiiri, Neruda’nın 600 şiirinin bir antolojisi, bazıları İspanyol orijinalleri, 36 çevirmenin eserine dayanıyor. (Farrar, Straus & Giroux Inc, New York, 2003, 2005). [100]
- 100 Love Sonnets (iki dilli baskı) (Exile Editions, 2004, yeni baskı 2016) (Gustavo Escobedo tarafından bir sonsöz ile çevrildi; Rosemary Sullivan tarafından Giriş; George Elliott Clarke , Beatriz Hausner ve AF Moritz tarafından Neruda okuma üzerine düşünceler )
- Sessizliğin Mavi Kıyısında: Deniz Şiirleri (Rayo HarperCollins, 2004) ( Alastair Reid tarafından çevrildi , sonsöz Antonio Skármeta )
- The Essential Neruda: Selected Poems ( City Lights , 2004) ( Robert Hass , Jack Hirschman, Mark Eisner , Forrest Gander , Stephen Mitchell , Stephen Kessler ve John Felstiner tarafından çevrildi. Lawrence Ferlinghetti Önsöz )
- Intimacies: Poems of Love (HarperCollins, 2008) ( Alastair Reid tarafından çevrildi )
- Günün Elleri (Copper Canyon Press, 2008) (William O’Daly tarafından çevrildi)
- All The Odes (Farrar, Straus, Giroux, 2013) (çeşitli çevirmenler, özellikle Margaret Sayers Peden)
- Sonra Geri Dönün: Kayıp Neruda ( Copper Canyon Press , 2016) ( Forrest Gander tarafından çevrildi ) [101]
- Sonsuz Adamın Girişimi ( City Lights , 2017) (Jessica Powell tarafından çevrildi; Mark Eisner tarafından giriş )
- Alacakaranlık Kitabı ( Copper Canyon Press , 2018) (William O’Daly tarafından çevrildi)
[1] ‘Neruda’yı Pinochet rejimi öldürmüş olabilir’ – 06.11.2015, Sputnik Türkiye (sputniknews.com.tr)
[2] https://www.turkedebiyati.org/pablo-neruda.html#:~:text=Sonraki%20%C5%9
Fiirlerine%20k%C3%B6t%C3%BCmserlik%20ve%20i%C3%A7,Neruda’n%C4%B1n%20%C5%9
Fiirlerinin%20ana%20konular%C4%B1d%C4%B1r.
[3] Yazar Neruda’dan Şair Neruda! (Evrensel Gazetesi 15 ağustos 2004)
[4] Pablo Neruda, Yaşadığımı İtiraf Ediyorum, sf. 331
[5] Evrensel, age.
[6] NAZIM_HIKMET_VE_PABLO_NERUDANIN_ISPANYA.pdf
- Irkçılık - 31 Aralık 2022
- Azgelişmişlik Üzerine (3) - 26 Kasım 2022
- Azgelişmişlik Üzerine (2) - 12 Kasım 2022