Gizem Çoban’ın BirGün Gazetesi’nde kaleme aldığı yazı, arkeoastronominin ışığında antik uygarlıkların gökyüzüyle kurduğu derin ilişkiyi gözler önüne seriyor.
Antik medeniyetler, yıldızlara sadece bakmakla kalmadı; onları anlamaya, onlarla yaşamlarını düzenlemeye ve nihayetinde taşlara yazmaya çalıştı. Bugün bu kadim çabanın izini süren bir disiplin var: Arkeoastronomi. Gizem Çoban, BirGün Gazetesi’nde yayımlanan kapsamlı yazısında, bu disiplini merkeze alarak antik dünyanın gökyüzüne bakışını, yıldızlarla kurduğu kültürel ve bilimsel bağı derinlemesine ele alıyor.
Gökyüzüne Yazılmış Takvimler
Çoban yazısında, antik uygarlıkların zamanı gökyüzüyle ölçtüğünü vurgulayarak başlıyor:
“İnsanlık tarihinin en eski sorularından biri şuydu: ‘Zaman nasıl ölçülür?’ Bu soruya verilen ilk yanıt, gökyüzüydü.”
Güneş’in doğup batışı, Ay’ın evreleri ve yıldızların hareketleri gibi göksel döngüler, antik insan için zamanın akışını belirleyen ilk pusulalardı. Bu gözlemler, yalnızca pratik amaçlarla değil, aynı zamanda dini ve mitolojik anlamlar taşıyan sembolik yapılarla da taçlandırılmıştı.
Babillerden Mısırlılara, Yıldızların İzinde
Gizem Çoban’a göre gökyüzü gözlemlerini sistemli hale getiren ilk uygarlıklardan biri Mezopotamya’daki Babillilerdi. Ay’ın evrelerine dayanan takvim sistemleri, tarım ve dini ritüellerin düzenlenmesinde merkezi bir rol oynadı. Ancak bu takvimler aynı zamanda birer kehanet aracıydı:
“Gezegenlerin konumları, Güneş ve Ay tutulmaları gibi göksel olaylar, krallığın kaderine dair işaretler olarak görülüyordu.”
Nil kıyılarında yükselen Mısır medeniyeti ise, bu göksel bilginin hem tarımda hem de siyasette kilit rol oynadığı bir başka örnek. Sirius yıldızının görünüşü, Nil taşkınlarının ve yeni yılın habercisiydi.
“Gize Piramitleri’nin Orion takımyıldızı ile hizalanmış olması, bu anlayışın somut bir örneğidir.”
Çoban, bu hizalamanın, firavunların ilahi meşruiyetinin gökyüzüyle temellendirildiğini gösterdiğini vurguluyor.
Mimariyle Yıldızların Dansı
Yazıda, astronomik bilginin mimariye nasıl yansıdığına dair dikkat çekici örnekler sunuluyor. İngiltere’deki Stonehenge, Afrika’da Nabta Playa, Orta Amerika’daki Kukulkan Piramidi gibi yapılar, göksel olaylara göre inşa edilmiş.
“Gökyüzü bilgisi, antik insan için yalnızca soyut bir kavrayış değildi; aynı zamanda taşlara, topraklara ve yapılarla şekillenen çevreye kazınmış somut bir bilgiydi.”
Kukulkan Piramidi’nin ilkbahar ve sonbahar gündönümlerinde yarattığı yılan gölgesi, dini sembolizmle astronomik gözlemlerin nasıl iç içe geçtiğinin çarpıcı bir örneği olarak sunuluyor.
Gökyüzü, Siyasetin ve Dinin Temeli
Çoban’ın yazısı, göksel olayların antik toplumlarda yalnızca bilimsel değil, politik ve dini anlamlar taşıdığını da gözler önüne seriyor. Çin’de imparatorun “Gök’ün oğlu” olarak görülmesi, Mezopotamya’da tutulmalar sırasında sahte krallar atanması, Hint mitolojisinde evrenin sonsuz döngülerle açıklanması gibi örnekler, gökyüzü ile iktidar arasındaki bağın altını çiziyor:
“Gökyüzü hem fiziksel hem metafiziksel bir gerçeklikti.”
Arkeoastronomi: Taşlara Kazınan Bilgiyi Yeniden Okumak
Tüm bu tarihsel bilgi birikiminin peşine düşen modern bilim dalı ise arkeoastronomi. Tarih, arkeoloji, astronomi ve antropolojiyi bir araya getiren bu disiplin, antik yapıların gökyüzüyle kurduğu ilişkiyi çözümlemeye çalışıyor.
“Arkeoastronomlar, bir yapının yöneliminin neden belli bir takımyıldızla hizalı olduğunu, belirli bir güneş ışığının neden bir tapınağın iç duvarını sadece yılın bir gününde aydınlattığını araştırıyor.”
Yani taşlaşmış gökyüzü bilgisi, bugünün teknolojisiyle yeniden okunuyor.
Yıldızlara Bakmak: Dün ve Bugün
Çoban yazısını, geçmişle bugün arasında bir köprü kurarak tamamlıyor:
“Bugün gökyüzüne her baktığımızda, o ilk bakışın merakı ve hayranlığı da bizimle birlikte bakıyor. Antik dünyanın taşlara kazıdığı bilgi, şimdi bilimle yeniden okunuyor ve evrenin derinliklerinden gelen o eski ses bir kez daha yankılanıyor.”
Gizem Çoban’ın kaleme aldığı bu yazı, yalnızca gökyüzü gözlemlerinin tarihini değil, aynı zamanda bu gözlemlerin insanlık düşüncesini, inançlarını ve toplumsal örgütlenmesini nasıl şekillendirdiğini etkileyici bir dille ortaya koyuyor. Arkeoastronominin ışığında yeniden okunan bu kadim bilgi, geçmişin sessiz taşlarında hâlâ konuşmakta.
- Silivri Cezaevi’nden Ekonomi Dersi: Tutuklu İPA Başkanı Buğra Gökçe’den Asgari Ücret ve Sosyal Adalet Eleştirisi - 22 Temmuz 2025
- Ay Toprağından Su ve Oksijen Üretildi - 22 Temmuz 2025
- Gazze’de Açlık Derinleşiyor: 19 Kişi Daha Yaşamını Yitirdi - 21 Temmuz 2025