İstanbul Saraçhane’de CHP’nin düzenlediği mitinglerin altıncı gününde bir kez daha polis müdahalesi yaşandı. (Diğer şehirlerdeki mitingler ve yürüyüşlere polis mudahaleside bu bağlamda görülebilir.) Her akşam mitinglerin sona ermesiyle birlikte başlayan bu saldırılar, sadece göstericileri dağıtma amacını taşımaktan çok daha fazlasını işaret ediyor. İktidar yanlısı medyada bu görüntülerin nasıl kullanıldığı ve iktidarın kürsülerden dile getirdiği siyasal söylemine nasıl malzeme hazırlandığı düşünüldüğünde, polis müdahalelerinin arkasında bilinçli bir strateji olduğu yorumları güçleniyor.
Müdahaleler Neden Gerçekleşiyor?
Altı gündür düzenlenen CHP mitinglerine yönelik polis saldırıları, özellikle mitingler bittikten sonra sistematik şekilde gerçekleştiriliyor. İlk etapta bu saldırıların, kitlesel katılımı caydırmak ve muhalefet blokunu sindirmek amacıyla yapıldığı düşünülebilir. Ancak olayların zamanlaması, güvenlik güçlerinin hareket tarzı ve hemen ertesi gün iktidar medyasında çıkan haberler, meselenin sadece “güvenlik önlemleri” çerçevesinde değerlendirilemeyeceğini gösteriyor.
Polis müdahalelerinin hemen ardından iktidar yanlısı medya organlarında, “CHP’nin provokasyonu”, “sözde demokratik mitingler aslında kaos çıkarıyor” gibi söylemlerle haberler yapılıyor. Bu, olayların tesadüf olmadığını, bilakis iktidarın siyasi söylemine zemin hazırlamak için planlı şekilde gerçekleştiğini düşündürüyor.
Erdoğan’ın Stratejisi: Kaos Algısı Yaratmak
Muhalefet partilerinin geniş çaplı mitingler düzenlemesi ve halk desteğini her geçen gün artırması, iktidarın baskı politikalarını daha da sertleştirmesine neden oluyor. Ancak doğrudan mitingleri yasaklamak ya da engellemek yerine, bu etkinliklerin sonunda olay çıkmasını sağlamak, sonrasında bunu “CHP’nin kaos planı” olarak sunmak Erdoğan için çok daha faydalı bir strateji.
İktidar, bu müdahalelerle sadece mitinglere katılımı azaltmayı değil, aynı zamanda kamuoyunda CHP’ye karşı güvensizlik yaratmayı hedefliyor. Saraçhane’de toplanan on binlerce insanın barışçıl gösterilerini kriminalize etmek, Erdoğan’ın propaganda aygıtı için önemli bir fırsat sunuyor.
Özgür Özel: “Bu Mitingler Faşizme Karşı Bir Direniştir”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mitinglerin altıncı gününde yaptığı konuşmada, bu buluşmaların sadece bir siyasi protesto olmadığını, aynı zamanda Türkiye’de giderek artan otoriterleşmeye karşı bir direniş hareketi olduğunu vurguladı. Özel’in bu çıkışı, Erdoğan’ın iktidarını koruma stratejisine doğrudan bir meydan okuma niteliğindeydi.
Özel, “Biz buradayız ve hiçbir güç bizi susturamaz. Bu mitingler, faşizme karşı bir direniştir” diyerek Saraçhane’de toplanan kalabalığa cesaret verdi. Ancak iktidarın bu söylemi nasıl kullanacağı ve muhalefeti marjinalleştirmek için nasıl bir propaganda dili benimseyeceği de şimdiden tahmin edilebilir.
Muhalefet Nasıl Hareket Etmeli?
CHP ve diğer muhalif partiler için en büyük tehlike, iktidarın oyununu görmek ve bu provokasyonlara düşmemek olacak. Barışçıl gösteriler ve halkın iradesinin açık şekilde ortaya konulması, iktidarın kurmak istediği kaos senaryolarını boşa çıkarabilir. Ancak bu mitinglerin, polis müdahaleleriyle kriminalize edilmesine izin verilirse, Erdoğan ve yandaş medya bunu “muhalefetin tehlikeli ve düzensiz olduğu” algısını yaratmak için kullanacaktır.
Saraçhane’de yaşananlar, Türkiye’nin sadece bir seçim sürecinde değil, aynı zamanda demokrasi mücadelesinde de kritik bir eşikte olduğunu gösteriyor. Polis müdahalelerinin zamanlaması ve şiddeti, iktidarın geleceğe dair planlarını da ele veriyor. Bu nedenle, muhalefetin sadece miting alanlarında değil, aynı zamanda medya savaşında da etkin olması ve gerçekleri halka ulaştırması gerekiyor.
- Gerçekle Arası Açılanlar Kulübü: Post-Truth Çağının Dinamikleri - 19 Nisan 2025
- TBMM’de Sansür Skandalı: Can Atalay Kararı ve Muhalefetin Direnişi - 16 Nisan 2025
- Adalet, Doğa ve Toplum: Epikürcü Felsefenin Materyalist Yeniden Yorumu - 10 Nisan 2025