Ruhsatsız Bilirkişi: İmamoğlu’nun İddiaları Gerçek Çıktı

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun CHP’li belediyelere yönelik soruşturmalarda “hep aynı bilirkişi atanıyor ve aleyhte kararlar veriyor” şeklindeki açıklaması, yeni bir skandalla doğrulandı. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin (TÜRMOB) verileri, İmamoğlu’nun “turpun büyüğü” diye adını açıkladığı S.B.’nin ruhsatsız olduğunu ortaya koydu. S.B.’nin herhangi bir meslek örgütüne kayıtlı olmadığı, yeterlilik belgelerinin bulunmadığı ve bağımsız denetçi sıfatını taşımadığı açıklandı.

Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan habere göre, İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan, bu durumun yalnızca S.B. ile sınırlı olmadığını, dosyayı ona teslim eden yargı mensuplarının da sorumluluk taşıdığını belirtti. Pehlivan, S.B.’nin hem uzmanlık alanı dışına çıkarak rapor yazmasının hem de yetkisiz bir şekilde dosyalar üzerinde çalışmasının ciddi bir hukuki sorun teşkil ettiğini söyledi.

Bilirkişilikte Yeterlilik Skandalı

TÜRMOB’un verilerine göre S.B., serbest muhasebeci ya da mali müşavir ruhsatına sahip değil. Üstelik, kamu ihale mevzuatıyla ilgili bir denetim yapması için gerekli olan “4306 kodlu” uzmanlık sertifikasına da sahip olmadığı belirtildi. Açık kaynaklardan edinilen bilgiye göre S.B., Bilirkişi Bölge Kurulu listesinde genel muhasebe, ticari işletme ve şirketler muhasebesi, yönetim muhasebesi ve kamu ihale mevzuatı gibi dört alanda uzman olarak görünüyor. Ancak Pehlivan, bu unvanların hiçbirinin S.B.’nin gerçek yeterliliklerini yansıtmadığını söyledi:

“Bu kişinin bir muhasebe yeterliliği belgesi yok. Normal şartlarda bir kamu ihalesi mevzuatıyla alakalı bir denetim yapacaksa denetim uzmanlığı belgesine sahip olması lazım. Ancak bu koda sahip değil. Hâkim ve savcıların bu kişiye dosya vermesi, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 63. maddesine aykırı.”

“Kamu Görevinin Usulsüz Üstlenilmesi” Suçlaması

S.B.’nin, dosyaları iade etmesi gerekirken uzmanlık alanının dışına çıkarak rapor hazırladığı ifade ediliyor. Bu durumun, “kamu görevinin usulsüz üstlenilmesi” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarını gündeme getirdiğini belirten Pehlivan, yargı üyelerinin bu süreci kontrol etme yükümlülüğünü hatırlattı. Pehlivan, şunları kaydetti:

“Bir bilirkişi, uzmanlık alanı dışında dosya alıp rapor hazırlıyorsa bu hem hukuki hem de cezai bir sorumluluk doğurur. Dosya geldiğinde bilirkişinin uzmanlık dışına çıktığı fark edilirse bunun derhal bölge kuruluna bildirilmesi gerekiyor. Ancak şu an elimizdeki bilgiler, bu prosedürlerin uygulanmadığını gösteriyor.”

Soruşturmalarda Sistematik Bir Yöntem mi?

İmamoğlu’nun S.B. ile ilgili iddiaları, CHP’li belediyelere yönelik soruşturmalarda taraflı bir mekanizma işletildiği yönündeki şüpheleri artırıyor. İmamoğlu, bu süreçte hep aynı bilirkişinin atanarak aleyhte raporlar yazıldığını ve bu kişilerin iktidara yakın olduğunu öne sürmüştü. TÜRMOB’un açıklamaları, bu iddiaları bir anlamda doğrular nitelikte.

Adaletin Bağımsızlığına Gölge

Tüm bu gelişmeler, bilirkişi atamalarında sistematik bir sorun olduğunu ortaya koyuyor. Meslek örgütüne kayıtlı olmayan, yeterlilik belgelerine sahip bulunmayan bir kişinin böylesine kritik soruşturmalarda görevlendirilmesi, yalnızca adalet sistemine duyulan güveni sarsmakla kalmıyor, aynı zamanda hukukun üstünlüğü ilkesine ciddi bir zarar veriyor.

Ekrem İmamoğlu’nun bu konuda yaptığı açıklamada söylediği gibi, “Hukukun siyasallaşması, hem halkın adalete olan inancını hem de demokrasiyi tehdit eden bir durumdur.” Bu olay, yargının tarafsızlığı ve uzmanlık ilkesinin yeniden tartışılmasına neden olacak gibi görünüyor.

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi