Prinalı Baca Gazının Çevre Sağlığı Üzerindeki Etkileri…

Ayvalık belki de temiz hava konusunda en güzel yerleşim yerlerinden biridir. Ancak var olan o doğal temiz hava prina baca gazları ile kirletilmekte ve zararlı hava haline dönüştürülmektedir. Özellikle karadan denize doğru hava esintisi olduğunda Ayvalıkta dışarıda kalmak istemezsiniz. Çünkü enerji üretmek için yakılan prinanın baca gazı dumanında ortaya yayılan kokudan dışarıda durulamaz. Kapı pencereler sıkı sıkıya kapatılması gerekiyor. Bu durum prina yakıldığı müddetçe açıkça yaşanıyor. Özellikle sabahları havanın en temiz olması gereken saatlerde bu kokular en çok hissedilen saatlerdir. İnsanların da en çok yürüyüş ve spor yaptıkları saattir. Ayvalık halkının ve Sivil Toplum Örgütlerinin tepkisi yerinde ve çok haklıdır. Rüzgar karadan denize doğru estiğinde, özellikle sabahları prinanın o kokusu katlanılacak gibi değildir. Sadece o da değil, bacadan ortama yayılan partikül madde ise göremediğimiz, ama çevreye yayılan en tehlikeli toz zerrecikleri olarak ortamda solumak zorunda kalınmaktadır.

Prina sektörü Zeytin yetişen tüm Ege ve Marmara bölgesinde bulunmaktadır. Ancak en çok da ayvalık merkezde hissedilen kokusuyla dikkat çekiyor. Dikili-Bergama arasında da otoyol kenarındaki tesisinde yanında arabayla seyir halindeyken, camlar kapalı olsa bile o pis kokuyu alabiliyorsunuz. Bu diğer çevrelerde de hissedilmiyor anlamında değildir. Elbette yeterli tedbir alınmadan az masrafla çok kâr mantığı ile tesis kurup faaliyete geçilen her çevrede bu koku ve sağlığa zararlı durum kendini gösterebilmektedir.

Balıkesir Üniversitesi Çevre Müh. Bölümünden Nedim VARDAR ve Müh. Mim. Fak. Makine Bölümünden Nadir İLTEN’in “ Prina Yakılması Neticesinden Oluşan Baca Gazı Emisyonları ve Sonuçlarının Değerlendirilmesi” çalışmalarından sırasıyla şunlara işaret etmektedirler:

“Pirinanın yakıt olarak kullanıldığı tesislerde ise uygun teknolojinin kullanılmaması nedeniyle en önemli hava kirleticisinin CO olduğu ve bunun yanında hidrokarbon (CxHy) ve PM emisyonlarının da yüksek olduğu görülmüştür. Pirinanın içeriğinde bulunan yüksek orandaki (%60-%70) uçucu maddeler 250-300 0 C sıcaklıklarda gaz fazına geçtiğinden büyük bir kısmı yanmadan bacalardan atmosfere verilmektedir.” Kısaca atmosfere verilen baca gazlarında Karbonmonoksit ve Hidrokarbon ile Partikül maddeden dolayı o kokular ortama yayılmaktadır. Tabi sadece koku değil içeriğindeki ağır metal gazlar yüzünde sağlığımızı da tehdit etmektedir.

Ayrıca farklı yakıtların yakılmasında açığa bırakılan baca gazları karşılaştırılmasında ise şu ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor; Prinanın yakıt olarak kullanılmasında ortaya çıkan Karbonmonoksit, Azotmonoksit, Hidrokarbon ve Partikül madde oranlarında Kömürlü, Fuel Oilli ve LPG’li yakıtlardan çok daha fazla oranda zararlı gazlar ve toz açığa çıkıp ortama yayılmaktadır. Bunların ise çevreye ve insan sağlığına oldukça zararlı oldukları araştırmalarla ortaya çıkmıştır.

 İşte o karşılaştırmalı sonuçlar aşağıdaki gibidir. Gerek Karbonmonoksitte ki diğer yakıtlara göre uçurum fark olduğu görülmektedir. Azotmonoksitte de durum aynı, diğer yakıtlara göre fazladan gaz atığı çıkmaktadır. Hidrokarbonda da aynı durum açıkça görülmektedir. Esas sorun ise Partikül madde olayındadır. Prina yakan işletmeler kömür yakan işletmelerden daha fazla partikül madde ortama yaymaktadır. İşte bu fazla oranlı olması insan ve çevre sağlığı açısından çok daha sıkıntı yaratmaktadır. Bunun için gerekli önlemlerin alınması hayati önemdedir.