Almanya’nın önde gelen haber kanallarından ntv.de, Türkiye’de yaşanan son gelişmeleri Türkiye uzmanı ve gazeteci Çiğdem Akyol ile konuştu. Akyol, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, popülaritesinin giderek azaldığını ve Ekrem İmamoğlu’nun kendisi için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Türkiye’nin artık tam anlamıyla bir otoriter rejime dönüşmekte olduğunu vurgulayan Akyol, Erdoğan’ın iktidarda kalmak için erken seçim veya anayasa değişikliği olmak üzere iki seçeneği olduğunu söyledi.
Geniş Çaplı Protostolar Sürüyor
Türkiye’de Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına yönelik tepkiler giderek büyürken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, olayları “şov” olarak nitelendirerek yakında biteceğini iddia etti. Ankara’da öğrencilerle yaptığı bir iftar programında, gençleri “kaos çıkarmak isteyenlere karşı dikkatli olmaya” çağırdı. Ancak protestolara katılanlar arasında özellikle gençler ve ekonomik krizden etkilenen orta sınıf dikkat çekiyor. Akyol’a göre bu kesimler, sandıkta verdikleri oyların yok sayılmasına ve ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle giderek artan hayat pahalılığına büyük tepki gösteriyor.
Akyol, Türkiye’de yaşananları Rusya ve Belarus gibi ülkelerde görülen sahte seçim süreçleriyle kıyasladı:
“Ekrem İmamoğlu’nun seçimlerden dışlanması, Türkiye’yi seçimlerin yapıldığı ama hiçbir anlam ifade etmediği ülkelerle aynı kategoride konumlandıracaktır.”
Erdoğan İmamoğlu’ndan Korkuyor mu?
İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini üç kez kazanması ve anketlere göre Erdoğan’a karşı güçlü bir rakip olması, AKP yönetimini harekete geçirdi. Son olarak, İstanbul Üniversitesi tarafından İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve hakkında kesinleşecek bir mahkumiyet kararı, onun 2028 seçimlerine katılmasını engelleyebilir.
Akyol, Erdoğan’ın İmamoğlu’ndan ciddi şekilde korktuğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Erdoğan’ın şu anda kendisini zor durumda bırakabilecek tek rakibi İmamoğlu. Onun popülerliği sadece CHP tabanında değil, muhafazakâr kesimde bile güçlü. Karadenizli oluşu, dindar bir aileden gelmesi ve halkla iç içe bir profil çizmesi, onu muhafazakâr seçmen nezdinde de cazip kılıyor.”
Ramazan ayında sosyal medyada oruç tuttuğunu paylaşan, ailesiyle birlikte iftar yapan ve başörtülü annesi üzerinden muhafazakâr seçmene mesaj veren İmamoğlu, aynı zamanda sol ve Kürt seçmene de hitap edebiliyor. Akyol, bu durumun Erdoğan için büyük bir tehdit olduğunu ve onun da bu yüzden İmamoğlu’nu sahneden silmeye çalıştığını ifade ediyor.
Erdoğan’dan İktidarda Kalma Planı
Akyol’a göre Erdoğan’ın iktidarda kalmasının iki yolu var:
- Erken seçim düzenlemek: Erdoğan’ın üçüncü kez aday olabilmesi için anayasal bir engel bulunuyor. Ancak erken seçim ilan edilirse, adaylık yolu açılabilir.
- Anayasa değişikliği yapmak: Mecliste yeterli çoğunluğu sağlayarak üçüncü kez aday olabilmek için anayasayı değiştirmek.
Bu süreçte Kürt seçmenlerin desteğini almak için tavizler verildiğini belirten Akyol, Abdullah Öcalan ile yeniden barış sürecinin gündeme gelmesinin bu stratejinin bir parçası olduğunu vurguladı. Ancak Kürt siyasetçiler ve muhalifler bir yandan da ağır baskı altında:
“Son haftalarda onlarca Kürt aydın, sanatçı, gazeteci ve politikacı tutuklandı. Ancak hükümet, Kürt seçmenin desteğini almak için çelişkili bir politika izliyor. Bir yandan Newroz kutlamalarını tebrik ederken, diğer yandan Kürt politikacıları ve aktivistleri hapse atıyor.”
İmamoğlu Edoğan’ın Yolunu mu Takip Ediyor?
Akyol, İmamoğlu’nun siyasi kariyerinin Erdoğan’ın geçmişine benzer olduğunu belirtiyor. Erdoğan da 1990’larda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken şiir okuduğu gerekçesiyle hapse girmiş ve ardından 2003’te başbakan, 2014’te ise Cumhurbaşkanı olmuştu. Ancak Akyol’a göre bugünün Türkiye’si 25 yıl öncesinden çok farklı:
“Türkiye artık bir başkanlık sistemi ile yönetiliyor ve tüm yetkiler Erdoğan’ın elinde. Medyanın büyük çoğunluğu hükümet kontrolünde, yargı tamamen siyasallaşmış durumda. İmamoğlu’nun Erdoğan’ın izinden giderek hapisten çıkıp Cumhurbaşkanı olması pek mümkün görünmüyor.”
Batı Neden Sesiz Kalıyor?
Akyol, Avrupa Birliği ve ABD’nin İmamoğlu’nun tutuklanmasına beklenenden daha sessiz bir tepki verdiğini belirtiyor. Bunun temel sebebi, Batı’nın Erdoğan’ı mülteci anlaşması, NATO dengeleri ve Ukrayna-Rusya savaşı gibi konular nedeniyle karşısına almak istememesi.
“Batı’nın Erdoğan’a karşı sert bir tepki göstermemesinin sebebi çıkar hesaplarıdır. Avrupa Birliği, mülteci anlaşmasının bozulmasını istemiyor. ABD ise NATO’da Türkiye’nin desteğini kaybetmekten çekiniyor. Bu yüzden sert açıklamalardan kaçınıyorlar.”
Son olarak, Avrupa’daki Türk diasporası da Erdoğan’a önemli bir destek sağlıyor. Ancak Akyol, Almanya’daki Türkiye kökenli seçmenlerin homojen bir grup olmadığını ve Erdoğan’a verilen desteğin abartıldığını belirtiyor:
“Almanya’da 2023 seçimlerinde yaklaşık 1,5 milyon Türkiye kökenli seçmenden yalnızca yarısı sandığa gitti. Bunların yüzde 67’si Erdoğan’a oy verdi. Bu oran yüksek görünse de tüm Türk diasporasının Erdoğan’ı desteklediğini söylemek doğru değil.”
Kaynak: ntv.de