Sömürge Madenciliği Atom Bombasından Farksız

Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ’in 2010 Aralık ayından bu yana altın üretimi yaptığı  Erzincan İliç Çöpler Madeni’nde, 13 Şubat 2024 Salı günü, saat 14.30 sıralarında  sermayenin içişlerine bakanı Ali Yerlikaya’nın deyimi ile 10milyon m3 hacminde “toprak kayması” yaşandı. Bu bir kaza değildi. Sömürge madenciliğinde işlenen toplu katliamdı, yağmanın adıydı.

Yaşanan  “toprak kayması” değil. Doğal afet hiç değil. Yalan söylüyorlar. “Toprak kayması” kavramı, bilerek, isteyerek toplumsal algıyı yanıltmak üzere kullanılıyor. Sermayenin çıkarları gereğince, üzerinde yaşayıp yaşatan, üretici sınıfların yaşam ve geçim alanlarının, en çok da ormanlık alanların yağmalanmasının doğrudan sonuçlarından biri, toprak kayması. Anagold Madencilik Erzincan İliç Çöpler Madeni’nde olan toprak kayması değil, çöken Liç Yığını. Yani, kaza değil cinayet. Erzincan İliç, Çöpler Altın Madeni’nde çöken,  proje aşamasından, ÇED Raporuna, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliğine Bakan Murat Kurum’un bizzat verdiği ÇED Olumlu Kararına, bilimsel gereklere aykırı uygulamaların öngörülebilir, kaçınılmaz olduğu oranda kasıtlı, çevre ve türlerin geri dönüşsüz yıkımının kaynaklarından biri, Yığın Liç’idir. 

  Yığın Liçi (heap Leach) geçirilmez bir zemin üzerinde hazırlanan cevher yığını üzerine uygun bir çözücü gönderilerek kazanılacak metalin çözeltiye alınması işlemidir. Bu malzeme kaya ortamlara göre oldukça zayıf, gevşek, gözenekli zemin türü gibi davranan yığınlardır. Dolayısıyla, bu yığınlar sıvı içermekte ve açık ocaklar ile pasa yığınlarında olduğu gibi sıklıkla stabilite sorunları yaratabilmektedir. O nedenle bu tür alanlar günümüzde uzaktan algılama veya uydu görüntü ve teknolojileriyle sürekli izlenmektedir. İliç’de gelişen bu büyük boyutlu kaymanın olası nedenlerinden belki başlıcası, video görüntülerinden görüldüğü gibi, yığın yüksekliğinin fazla olması ve bu nedenle yüksekliğin belli bir limiti geçmiş olma olasılığı, yığının içerdiği çözeltinin gözeneklerde yarattığı  basıncın yükselmiş olması…   yine malzemenin hareketini gösteren görüntülerden, yığın liçini oluşturan malzemenin kayma sırasında oldukça yüksek bir hızla akan bir zemin gibi davranarak (çamur akması) hareket etmesi de gözenek sıvı basınçlarının oldukça yüksek olma olasılığı; bölgeye düşen yağışın, bu malzemenin içine süzülmesiyle doygunluk derecesinin artmış olması da kuvvetle muhtemeldir. 

Yığın Liçini oluşturan malzemelerin maruz kalabilecekleri diğer bir duyarsızlık türü de ‘sıvılaşma’dır. Ancak, bu davranışın gelişebilmesi için deprem veya patlatma gibi dinamik bir etkiye de gerek vardır… kazı patlatmalarının kaymayı tetikleyip tetiklemediği göz önüne alınmalıdır… Yığına fazla solüsyon verilerek doygun nem oranı üzerine çıkarılarak duyarsızlığa sebep olmuş olabilir” (14 Şubat 2024 tarihli, Jeoloji Mühendisleri Odası imzalı yazı, tmmob.org.tr)

13 Şubat 2024 günü, yaşam alanlarına, su kaynaklarına “çamur gibi” akan, maden cevherini içinde bulunduğu toprak ve diğer malzemelerden ayırmak için kullanılan “Siyanürlü Atık Yığını”, Yığın Liçidir. 

Öngörülebilir, engellenebilir, çünkü izlenebilir. İhmal değil, bilerek isteyerek gözardı edilen, Alamos Gold’un, iştiraki olduğu Alagold’dun,  projeyi hazırlayanın, onaylayanın, ruhsat verenin, ÇED Raporu, ÇED Olumlu Kararı verenin bildiği, Jeoloji Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan yazıdan çıkarılabilecek ve daha fazla bilimsel sebepleri var. 

  1. Açık alanda olduğu için çökmeden de havaya, suya ve toprağa karışan siyanür ve benzeri çözücü kimyasalların kullanılması, sömürge madenciliğine özgüdür. 
  2. Sıvı gibi hareket eden, “çamur gibi akan” Yığın Liç yüksekliği,  olması gereken SINIRIN ÇOK ÜZERİNDEDİR. AŞILMIŞTIR. 247metre yüksekliğindedir(Oda TV, İbrahim Gündüz, 23 Şubat 2024; “Erzincan’daki maden faciasından sonra gözler o illere çevrildi: Türkiye’de 22 saatli bomba var. Bilinenden daha kötü”)
  3. Maden cevherinin çıkarıldığı yer kabuğunun kayaç kısımlarının parçalanması için dinamit ve benzeri patlatıcılar kullanılmaktadır. 
  4. Yoğunluğu, şiddetiyle orantılı olarak yer kabuğu hareketlerini varlığı, madenin aktif fay hattına, su havzalarına yakınlığı her biri tek başına Yığın Liçinin çökme sebeplerinden biridir. 

Anagold Çöpler Maden işletmesi, aktif fay hattı üzerinde olup,  maden cevheri içeren kayaçlar patlatılmak suretiyle siyanürle yıkanabilir hale getirilmektedir. Üstelik, yine herkesin bildiği, gördüğü diğer örneklerde olduğu gibi tüm madenler dağlarda, su kaynaklarının doğduğu, suladığı alanlarda işletilmektedir. Zira, suya ihtiyaçları vardır. Her bir su havzasına onlarca baraj projesinin varlık sebebi de madenlerin su ihtiyacıdır. Siyanürlü su atık havuzlarında toplanırken katı atıkların ayrı bir yığın halinde yığıldığı, bu yığının durağan değil, hareketli olduğu anlaşılıyor. Yerkabuğunun içinde kaldığı sürece hareketsiz ve zararsız demir vd.katı atık ve kimyasal elementler, kazı ve patlatmalarla kimi  açığa çıktığında, kimi oksijenle temas ettiğinde yeni ve zehirli bileşikler oluşturuyor. Bu katı atıklarla birlikte açığa çıkan çevre ve insan sağlığına zararlı hale gelen bileşikler, önce havaya sonra yağmurla toprağa ve suya karışıyor. 

Yani, doğada hiçbir şeyin yok olmadığı bir evrim olurken, gözle görülürolmadığı için çevresindeki tüm canlı organizmalar için ölüm oluyor. Tüm canlı organizmalar yok olurken, geriye bir otun bile bitmediği, yaşamın olmadığı ölü şehirler kalıyor. Amerika’nın Hollywood film stüdyolarında gördüğümüz, ölü şehirler. Emperyalistler ve işbirlikçilerinin emekçi milyarlar için öngördüğü, yakın gelecek! Ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Paris Komünü’nün 153.yıldönümünde  bilinçsiz olan dünya işçi sınıfı. Koca koca karteller, kapitalist iktidar ile yetinmeksizin, çıkarları için örgütlenirken örgütsüz ve tabii silahsız olan dünya işçi sınıfı. 

Devlet gücünün, başlangıçta basit bir aletinden başka bir şey olmadığı toplum karşısında nasıl bağımsızlaştığını en iyi Amerika’da görebiliriz. Bu ülkede ne hanedan vardır ne de soyluluk; Kızılderililer’in gözetimine atanmış bir avuç asker bir yana bırakılırsa ne sürekli ordu vardır ne de değişmez görevler ve emeklilik hakkı ile bürokrasi. Ve gene de orada, devlet iktidarını ele geçirmek ve onu hem de en utanmaz erekler için en bozulmuş araçlarla sömürmek üzere nöbetleşen iki büyük spekülatör politikacılar çetesi vardır; ve ulus, sözümona onun hizmetinde olduklarını söyleyen, ama gerçekte ona egemen olup, onu soyan, bu iki büyük politikacılar karteli karşısında, güçsüzdür…

Gerçeklikte devlet, bir sınıfın bir başkası tarafından bastırılmasına yaratan bir makineden başka bir şey değildir ve bu krallıkta ne kadar böyleyse, demokratik cumhuriyette de o kadar böyledir.”    (Karl Marks, Fransa’da İç Savaş -Paris Komünü Üzerine Belgeler ve Mektuplar-, Çev.Kenan Somer, Engels’in Komünün 20.yıldönümü için yazdığı, Giriş yazısı, Sol Yayınları, 2.Baskı, 1991). İdealizm, Yeni Çağ’da, Postmodernizm olarak karşımıza çıkar. 2020 yılında topluma bütün iletişim kanallarıyla yağdırılan şey, siyasette kapitalizm ise kültür ve sanat edebiyatta Postmodernizimdir (Taylan Kara, “Sosyalistlerde Kültürel Refleks Var mıdır?”, Yeni Gelen Dergisi, Ekim 2020).

Tarihsel olarak sermayenin emperyalist birikim sürecinin bilim ve aydınlanma düşmanlığının (2.Emperyalist savaş sırasında Adorno ve Herkheirmer  tarafından temelleri atılan) postmodern ideologlarından Yoval Noah Harari’nin 2016’dan bu yana yurdumda ve dünyada, eğer doğruysa “Best-Seller” sattığı günümüzde, Sol Yazında Eleştirisinin ve Marksist yazının sınırlı oluşu, okuma ve yazma eyleminin de sınırlı olduğunu gösteriyor. Elbette, Bestseller kitapları basmayı tercih ederek Marksist yazına sırtını dönen yayıncıların sorumluluğu da bir kenara not edilmeli. Bu da, dünya ve Türkiye işçi sınıfının bilinçsiz, örgütsüz ve silahsız oluşunu açıklıyor. Zira, bilinç gökten vahiy olarak inmez. Her biri aynı zamanda iyi birer teorisyen düzeyinde bilinçli, ajitatör, örgütleyici olmak, işçi sınıfına bilinç taşımak görevi, komünistlerindir. Nisan Tezleri’nde, Lenin’in aktardığı Komitern toplantısında bir işçi tarafından kurulan cümleyle, Komünistlerin görevi; “Devrimci demokrat sözlerin şekerli suyuna sirke dökmektir.”   

Tekrar, güncel soruna, sömürge madenciliğinin can yakıcı sonuçlarından birine, Anagold Madencilik tarafından işletilen Erzincan İliç Çöpler Madeni’nde işlenen, 13 Şubat 2024 tarihli cinayete dönelim. Yukarıda öngörülen bilimsel nedenlerden, her biri tek başına yeterli olan sebepler birleştiğinde, zaten hareketli olan yığın aktif hale geliyor (buna sıvılaşma deniyor), video ve fotoğraflarla tespit edildiği gibi Yığın Liç’i Fırat’a doğru akıyor.

“Erzincan İliç’de, 12 yıldır Kanada ve Çalık Holding Ortaklığı Anagold tara-

fından işletilen Çöpler Altın Madeni, 197 futbol sahası büyüklüğündeki atık havuzunda toplanan 66 milyon ton siyanür ve sülfirik asitli suyu buharlaştırmak için atmosfere savuran fıskiyeleriyle meşhur! Fırat Nehri ile içme suyu ve sulama barajı İliç Barajı’na kuş uçuşu 600 metre mesafede; dağlık arazilerin tepelerinde kuruldukları için yaşam, yerleşim alanlarına da tepeden bakıyor bütün madenler gibi. 600 Futbol sahasına büyütülmek istenen atık havuzu, Haziran 2022’de patladı. Binlerce yıldır Ortadoğu’yu sulayan, bereket taşıyan Fırat artık kırmızı akıyor.”(Arzu Kır, “Kuş Uçuşu Mesafede Yaşam”, noktahaberyorum.com). 

5.Son olarak, erken uyarı sistemlerini harekete geçirecek, havadan izlemelerin de yapılmadığı  anlaşılıyor. 

 Uyarıları dinlenmeyen mühendisler, işçiler sorumlu olarak tutuklanıyor.

Katliamdan kurtuldular, kapitalist devletin zor araçlarından yargı ve silahlı güçlerin yüklediği sorumluluğun altında kaldılar! Özgürlüklerinden alıkonuldular. Zindandalar. Anagold’un yerli ve milli ortaklarıyla Kanadalı ortaklar serbest. Projeyi hazırlayan, onaylayan, ÇED raporunu, ÇED Olumlu Kararını veren, 3milyon liraya ve % 98’i çok uluslu şirketin anavatanına taşınan altının geri kalan %2’si komisyonu alanlar, yiyenler serbest. Yalan söylemeye devam ediyorlar. Sermaye iktidarının “bekası” milyonlarca işçinin, üreticinin uyutulması için yalan söylemeyi gerekli kılıyor. Zorunlular. İşte bunun için, yalanı ortaya çıkarmak, yağmayı görünür kılmak, haramilerin saltanatını yıkmak, üzerimize giydirmeye çalıştıkları deli gömleğini yırtıp atmak için yazıyoruz. 

 Liç Alanı, teyit internet gazetesi, Ezgi Toprak imzalı ve 16 Şubat tarihli,  “Adım adım felakete: Çöpler Altın Madeni” başlıklı habere göre; “Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel’in merdivene benzettiği, yığın liçindeki her katın projeye göre belirlenen bir uzunluğu olup, her kat 8 metre olarak kabul edildiğinde, birinci kattaki siyanürle ayrıştırma işlemi bittikten sonra beş metre içerden başlanacak şekilde ikinci kata çıkılıyor.” Demiş. Ancak, İliç Çöpler madenindeki uygulamanın ne olduğunu, nasıl olduğunu söylememiş. Bunu başka bir kaynaktan öğreneceğiz.

Bağımsız Maden İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu da; “madende çalışan işçilerin bir haftaya yakındır yöneticileri uyardığı, yığında yarıklar göründüğünü, ortamın çalışmaya uygun olmadığını söylediklerini” söylüyor! Yani, o da işçilerin yalancısı! O söylemiyor, işçiler söylüyor! Çökme, proje hatası olabileceği gibi uygulamadaki bir hatadan da kaynaklanabilirmiş! Bence,  her ikisi de. Yukarıda yer alan, Jeoloji Mühendisleri Odası’nın Yığın Liçi ve çökme nedenlerine ilişkin açıklamaları akılda tutulmalıdır.

Anagold Madencilik ve Ticaret AŞ, %80’i ABD’li şirket SSR Mining, %20’si (yerli ortak) Çalık Grubu’na bağlı Lidya Madencilik ortaklığı. Yaşasın “yerli ve milli sermaye”!

2014 ve 2021 Yıllarında iki kez kapasite artışı talebi kabul edilmiş Anagold’un! ÇED Raporları da onaylanmış! Diyelim ki, çevresel yıkımda tek yetkili Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ÇED OLUMLU Kararı verdi, bu karar “vatan haini, terörist”  yargıçlar tarafından iptal edildi  (Balıkesir Burhaniye Tahtacı’yı yutacak Reşitköy Barajı davasında, ÇED Gerekli Değildir Kararı iptal edilirken; bu karar üzerine alınan, ilan edilmediği gibi varlığı inkar edilen ÇED Raporu ve ÇED Olumlu Kararı’nın İPTALİ isteği, “vatansever” yargıçlar tarafından “nihai karar olmadığından” bahisle RED edildi). Sorun değil, o zaman, valilik devreye giriyor; ÇŞİDB’nın verdiği yetkiyle ÇED Gerekli Değildir Kararı veriyor. Burada tersi olmuş. Her halükarda, çevre ve türlerin yıkımı devam ediyor. İliç Çöpler altın madeninde de, TMMOB’nin Danıtay’dan aldığı ÇED Olumlu Kararı iptal kararı kesinleşir kesinleşmez, Valiliğin ÇED Gerekli Değildir Kararı ile kapasite artışı gerçekleşiyor. 

TMMOB’a bağlı Jeoloji Mühendisleri Odası internet sayfasında, yukarıda alıntıladığımız, Çöpler Altın Madeninde meydana gelen felaketin ertesi günü, 14 Şubat 2024 tarihli; “JMO: Bir Çevre Felaketi ‘İliç Altın Madeni İşletmesi’ başlığı altında, 2022 yılı haziran ayında, ÇÖPLER Altın Madeni işletmesi yığın liç alanında siyanür karışımı çözelti taşıyan borularda yaşanan kırılma nedeniyle “kuş uçuşu mesafedeki” Fırat’ı besleyen derelerden Sabırlı deresine karıştığına; MTA Genel Müdürlüğü 2013 tarihli Türkiye Diri Fay Haritası’na göre halen aktif olan fay hattının Munzur segmentinin, maden işletmesi içinden geçtiğine; proje hazırlanırken fayın inaktif olduğu belirtildiğine; olası büyük bir depremde bu alanda bulunan tesislerin yıkılma riski olduğu; atık depolama tesisi, üretim tesisleri ile açık kazı ve  yığın liçi için gerekli tasarım parametrelerinin statik ve dinamik koşullar (açık ocakta patlama ile kazı yapılması nedeniyle) dikkate alınarak yeniden yapılması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Son olarak, Jeoloji Mühendisler Odası’nın 14 Şubat 2024 tarihli basın açıklamasından öğrendiğimize göre; MTA Genel Müdürlüğü 2013 tarihli Türkiye Diri Fay Haritasına göre, Çöpler Maden İşletmesi, Ovacık-Malatya fay Zonu’nun bir kolu olan ve İliç’le Ovacık arasında bulunan Kuzey Batı-Güney Doğu doğrultulu Munzur Fay hattı üzerindedir (tmmob.org.tr). 

Kuzey Ege Nehir Havzası Su Yönetimi Planı kapsamında, Çanakkale, Balıkesir, İzmir, Manisa sahil şeridinde (nehirlerin denize kavuştuğu alüvyal alanda) yapımı planlanan 97 (sulama)baraj(ın)dan biri(yerseniz),  2016’dan bu yana hukuk mücadelesine konu olan   93 Milyon m3 su tutma kapasitesi, ÇED Gerekli Değildir Kararının İPTALİ’nden sonra yenilenen Projeye eklenen Yıkama, Eleme, Sulama Tesisleriyle Reşitköy Barajı, aktif Edremit fayı üzerinde inşa edilmektedir. ÇED Gerekli Değildir Kararının iptal davasında, bilirkişi raporlarıyla tespit edilmiş olup, ÇED Raporu alınması için zorunlu ve gerekli nedenlerden biri olarak tespit edilmiştir. ÇED Yönetmeliği’nin öngördüğü yürürlük koşullarına aykırı olarak ilan edilmeyen, erşilemeyen Proje, ÇED Gereklidir Kararı, ÇED Raporu ve ÇED Olumlu Kararının iptali istemi ise Balıkesir 1 İdare Mahkemesi tarafından RED edilmiş, Danıştay tarafından onaylanmıştır. Parantezi kapatalım. 

Yukarıda paylaştığımız, ancak bilimsel ve tarihsel gerçeklerin bir kısmını oluşturan verilerden sonra, gelelim; 17 Şubat 2024 günü, feysbook hesabımdan yaptığım resimli ve üst yazılı paylaşıma.* Sorun, Feysbook tarafından getirilen erişimin engellenmesinde. Paylaşımın, erişimin engellenmesi ilk kez olmuyor. Farklı olan, kısıtlamanın gerekçesi,  Logically Fact (mantıksal gerçek)** internet sitesinde (Türkçesi de) yayınlanan, kibarca yalanlama değil de “yanıltıcı” olarak nitelendirme yazısı. Onun da dayanağı, Alamosgold CEO’su Jhon McCluskey’in Kanada BNN TV kanalında yapılan röportaj sırasında söyledikleri.

Logycally Fact  internet sitesinde, 4 Mart 2024 tarih ve Emin Can Yüksel imzalı yazıyla, paylaşımda kullanılan, sosyal medyada gezen, kimin yaptığı bilinmeyen bir karikatürden hareketle,  “Doğruluk Kontrolü” adı altında yalanlama, inkar girişimi söz konusu.  Karikatürde, zayıf insanlardan oluşan bir grup, yeşil bir örtüyle örtülü tabutu omuzlamış (okura göre sola doğru) gidiyor; diğer bir grup şişman adam ise altın külçesini omuzlayıp farklı, zıt yöne doğru gidiyorlar. Ancak, inkar edilen bu gerçek değil, altında yazılan yazı: “Türkiye’deki altın madenleri için 100 milyon dolar yatırdık kısa süre içinde 85 ton altın çıkardık ve 4 milyar dolar kazandık. Türkiye’nin yüksek enflasyon ortamında tüm işçiliği TL cinsinden yapıyoruz. Altın bize, @siyanür Türklere kalıyor. Çok tatlı iş!”

Alamosgol CEO’su olduğunu öğrendiğimiz “McCluskey’nin 2019’da yaptığı

açıklamalar, Türkiye’nin Erzincan kentinde yakın zamanda yaşanan  maden kazası ışığında yanlış aktarıldı” başlığıyla, “yanıltıcı” olarak nitelendiriliyor. Ancak, yazıda “yalanlamanın” dayanağı olan ses ve görüntü kaydı yok! Bir fotoğrafı var McCluskey’in. Yer ve mekan belirsiz. Şüphesiz, yalanlamanın dayanağı olan açıklamalar, ilk ve son açıklama değil. Ancak, yalanlamayı doğrulayacak bir video kaydı bulamıyorlar. Dilin kemiği yok. Nasılsa, video olmaksızın da yalanlamak olanaklı!  Söyleyen, Nasreddin Hoca’nın eşeği değil, çok uluslu sermayenin CEO’su! 

Geçtiğimiz ay Erzincan’da meydana gelen maden kazası, altın madenleri, yatırımlar, şirketler, işçiler,  daha önce yaşanan madencilik olayları, siyanür ve diğer kimyasalların kullanımına ilişkin haberlerin ve yanlış bilgilerin yayılmasına yol açtı. Daha önce de bu kazayla ilgili doğrulama yazısı yayınlamıştık. 

Altın madenciliğiyle ilgili önde gelen bilgiler, bu yazı da dahil olmak üzere, İngiltere’deki sosyal medyada dolaşmaya devam ediyor.”

Burada duralım. Söylenen şu; Alamosgold’un hiç suçu, sorumluluğu yok!  Bütün sorun; “geçen ay”,(tarih vermekten kaçınmalarının, belirsiz bırakmanın bir nedeni olmalı),   Erzincan’da meydana gelen, “maden kazası” üzerinden, “altın madenleri, yatırımlar, şirketler, işçiler”, “daha önce yaşanan”, “madencilik olayları” (burada, toplu cinayetlerin üstünü örten, sıradanlaştırmaya yönelik “olay”  nitelendirmesine dikkat çekip, devam edelim); “siyanür ve diğer kimyasalların kullanımına ilişkin haberlerin ve yanlış bilgilerin yayılması”nda. Ve tabii, bu bilgileri yayanlar suçlu! Suç, yayılması istenmeyen bilgilerin yayılması. Güzel! Demek ki, “devrimci demokratik sözlerin şekerli suyuna sirke dökmeyi” başarıyoruz. 

Devam ediyor: “Kaza, Amerikan şirketi SSR Mining’in ortak girişim şirketi Anagold Mining’in işlettiği Erzincan’daki Çöpler Altın Madeni’nde meydana geldi.” Bir şey öğreniyoruz, Anagold Madencilik’in %80’i Kanadalı, %20’si Çalık Grubuna ait olduğu bilgisinde bir hata var! Ya da, Anagold Madencilik, Amerikan SSR Madencilik ortaklığı. Bu daha akla yakın! Ortakların kimler olduğu bilgisi bir gün lazım olabilir. Burada dursun.

Bu saha, Türkiye’nin batısında, Çanakkale ilçesindeki Kaz Dağları çevresinde, Kirazlı, Ağrı Dağı ve Çamyurt olmak üzere üç farklı lokasyonda bulunan Alamos Gold’un işlettiği sahaların hiçbirinin yakınında yer almamaktadır”! Alamos Gold’un, Kanada, Meksika ve Türkiye’de maden yatırımları olduğu; Türkiye’de Çanakkale, Ağrı ve Erzincan’da, üç ayrı maden projesi olduğunu, paylaşılmayan videoda CEO’dan öğrendik. Elbette, Çanakkale ile Erzincan diğer sahalara uzak! Bunu yeni öğrenmiş olmalılar, o heyecanla yazılmış! Üstelik, bu coğrafi gerçek, Erzincan İliç Çöpler Altın Madeni’nde yağma ve sömürünün yarattığı toplu ölüm, çevresel yıkımda Alamos Gold ve yerli işbirlikçilerinin bilinçli sorumluluğunu kaldırmıyor. Ancak bir şeyi gösteriyor; emperyalist kapitalist sermaye düzeninin sınıf çıkarları için gözden çıkaramayacağı hiçbir değer yok. Metalaştırılmış, siyanürle hallaç pamuğu gibi atılan, pazarda alınıp satılan toprak, su ve canlı organizmaların hiçbir değeri yok! Gözden çıkarılabilirler. Çıkarılmadan, temel, vazgeçilmez yaşam ve geçim araçları   su ve toprak gözden çıkarılamaz, servet kaynağı olmazdı.

Ancak şirketin Türkiye’ye 100 milyon dolar yatırım yaptığı ve çalışanlara Türk Lirası maaş ödendiği iddiaları doğruyken…”; bu da doğru ise, yalan nerde?  “… maden çıkarma, gelir veya siyanür konusunda hiçbir şey söylemedi. Ayrıca medyada yer alan yorumlarının çarpıtıldığını ve gerçeği yansıtmadığını belirtti.” Yani, Alamasgold Madenciliğin CEO’su McCluskey’in söylenmemiş sözlerinin, “çarpıtıldığı ve gerçeği yansıtmadığı” sözlerinin, sırf Alagold CEO’su olduğu için kanıtlanmaya ihtiyacı yok! Doğrudan kabul edilecek! Bu, gerçeği çarpıtanın CEO olduğunun, söylenmemiş sözlerinin çarpıtıldığı iddiasının, gerçeğin örtülmesi, dünya işçi sınıfının yanıltılması, gerçeği söyleyenlerin suçlanmasıdır. Biz, tarihsel ve bilimsel gerçeği, milyonlara ulaştıranlar çarpıtıyorsa, doğrusunu söyleyin açıklayın, belgeleyin. Söyleyemezler. Zan altında bırakmak bile yeterli onlar için. Eh, sosyal medyada da paylaşım engellendi mi, sorun kalmaz. Nasılsa unutulup gidecek! Öyle mi!

“Aslında” diye söze giriyor Emin Can Yüksel: “Alamos Gold” ve “John McCluskey” aramaları, Ağustos 2018’de Kanada finans TV kanalı BNN Bloomberg’de şirketin Türkiye’deki madencilik projeleri hakkında açıklamalarda bulunduğunu gösteriyor. Sosyal medyada dolaşan paylaşımlar bu açıklamalardan kaynaklanıyor.” Bir ikrar daha! Demek ki bu açıklamalara erişilebilir, hala kaldırılmadıysa! Biz de, bu yalanlamayı, yazımızın altına “Ağustos 2018’de Kanada Finans TV Kanalı BNN Bloomberg” te yapılan yayının videosunu  bulup koyabiliriz. Saklayacak bir şeyimiz yok. Bilakis, teşhir etmek görevimiz. Üstelik bize bu görevi kimse vermedi. Dünya işçi sınıfının Diyalektik Materyalist Marksist öğretisini biliyor olmaktan gelen, hiçbir zorlama olmaksızın, Türkiye ve Dünya işçi sınıfına karşı gönüllü olarak üstlendiğimiz bir görev. Kimse bize bunun için maaş da vermiyor. Emin  Can Yüksel koyamamış! Koyamaz! Saklamakla görevli!  Biz koyarız.

 “McCluskey, televizyon yayınında iddiada da paylaşıldığı gibi şirketin son dokuz yılda Türkiye’ye yüz milyon dolarlık yatırım yaptığını söyledi. Ayrıca bölgede 3 milyon onsluk altın rezervinin keşfedildiğini açıklayan CEO, üretimin yakında başlayacağını ve 15 yıl boyunca devam edeceğini belirtti.” “şirketin son dokuz yılda Türkiye’ye yüz milyon dolarlık yatırım” yapıldığını kabul ediyorlar. İlginç olan, on beş yılda çıkarılacak, sadece “3 milyon onsluk altın rezervi” için, yüz milyon dolar yatırım yapılmış olması! 

Öte yandan, burada da bir önceki paragrafta sözü edilen, Çanakkale ilçesindeki Kazdağları çevresinde Kirazlı, Ağrı Dağı  Çamyurt işletmeleri ile Erzincan İliç’de Çöpler Altın Madeni işletmesi dahil üç yatırım bölgesinden hepsi için mi, yalnızca Çöpler Madeni için mi “100 Milyon Dolar yatırım yapıldığı”, belirsiz bırakılmış!  “Ayrıca bölgede 3 milyon onsluk” rezervin Erzincan İliç Çöpler Madeni olduğu anlaşılıyor. 15 Yıl sonra, açık siyanür havuzları, Yığın Liçleri çökmeseydi bile havaya suya toprağa karışacak; Fırat ölüm taşıyor ve kimbilir kaç yıllar, kaç nesil taşıyacak, tüm canlı faunasını, yani yaşam alanlarının yok olacağı  gerçeği ortada dururken, “yanıltıcı” olan  kim? Kim yalan söylüyor?

 “Viral sosyal medya paylaşımında yanlış bir şekilde 4 milyar dolar gelir değerinde 85 ton altının çıkarıldığı iddia ediliyor. Bu iddiaların aksine McCluskey, şirketin 4 milyar dolar kazandığını veya 85 ton altın çıkardığını hiçbir zaman belirtmedi. Keşfedilen 3 milyon ons altının o dönemdeki gerçek değeri yaklaşık 3,6 milyar dolardı.”! Maruf ve meşhur olanın ilanı! Bilmediğimiz, “3 Milyon Ons”un, “93 ton” olduğuydu. Bunu da, dogrulik.com sayfasında, 22 Şubat 2024 tarih ve Resul Kont imzalı olup,  okumakta olduğunuz yazının yazarının 17 Şubat tarihli feybuk paylaşımına atıfla, “Paylaşımdaki Açıklamalar Alamos Gold’un CEO’su Tarafından Mı Yapıldı?”*** diye soran yazıdan öğreniyoruz. 

17 Şubat 2024 tarihinde yapılan paylaşımda Alamos Gold’un CEO’su McCluskey’in; ‘Türkiye’deki Altın Madenleri için 100milyon dolar yatırdık.”, “Kısa süre içinde  85 ton altın çıkardık ve 4 milyar dolar kazandık”… açıklamalarda bulunduğu iddia edildi.” Diyor ve üçüncü paragrafta, “altın miktarı 3 milyon ons(yaklaşık 93ton)”, onuncu paragrafta “3milyon ons altının o tarihteki değerinin yaklaşık 3,6milyar dolar” olduğu bilgisini veriyor.  Her ne kadar video izlendiğinde, Erzincan İliç Çöpler Maden işletmesinin 2020’de faaliyete gireceği söylense de, fiilen 2010 yılından beri çalışan üç bölgede 93 tonluk rezervin 85 tonunun çıkarılmış olma olasılığı güçlüdür. En son 2020 yılında işletmeye açılacağı söylenen Çöpler altın madeni 2020’de başlayıp 2035 yılına kadar on beş yıl üretim  yapacaksa, altın rezervi 93 tondan çok daha fazla olmalı! Yalanlamaya konu paylaşımdaki, “85ton altın çıkarıldığı ve 4 milyar dolar kazanıldığı” iddiası da, röportaj tarihinde 3,6milyar dolar olan kar beklentisinin, 2024 itibariyle bütün maliyetler, dolar karşısında  sürekli değer kaybeden Türk Lirası ile yapılması nedeniyle, daha projeler devam ederken 4 milyar dolar kazanılmış olması kuvvetle olasıdır. Videolardan birinde CEO söylüyor; fizibilite yapıldığı sırada dolar 2,6 lirayken röportajın yapıldığı 2018 tarihinde 7 lira olmuştur. 2024’de, Çöpler Madeni’nde Yığın İliç’i “ölüm” olup çöktüğünde dolar 33 liradır. Peki, paylaşımda yalan olan ne?   

Alamos Gold CEO’su Jhon McCluckey’den her üç maden işletmesi için harcadıkları 100Milyon Dolar yatırım maliyeti ile elde edilen fizibilite raporlarındaki altın rezervlerine, maliyet/kar oranlarına, alınacak ayrıcalıklara dair tüm gerçeği söylemesi beklenemez. Önemi de yok. Biz bilmemiz gerekeni, sermayenin kendi yurdunda bile elde edemeyeceği en yüksek karlılık olmaksızın, yeni kapitülasyonlar/ayrıcalıklar, devlet garantisi almaksızın, ekonomik ve siyasi krizin  emekçi sınıflara yüklendiği, geç kapitalist bir ülkede yağma ve sömürü olanağı sınırsız olmaksızın yatırım yapmayacağını biliyoruz. Bilmediklerimizi öğrenmeye, bildiklerimizi yazmaya devam ediyoruz, edeceğiz. 

Alamos CEO’su: Türk medyasında yanlış tanıtıldık” başlıklı programına konuk olarak yine Türkiye’deki projelerden bahsetti. Bir 2018 yayını sırasında yapılan yorumlarının Türk STK’ları tarafından çarpıtıldığını ve Türkiye’nin gerçekten yatırım için harika bir ülke olduğunu ve madencilik ve altyapı konusunda yetenekli uzmanlığa sahip olduğunu açıkladı.” CEO’nun tüm beyanları, karikatür ve paylaşımda ileri sürülen tarihsel ve bilimsel gerçekleri çürütmek şöyle dursun, doğruluyor. Kimi iddiaları aynen doğruluyor, doğrulayamayacak ise susuyor. “Yorumları çarpıtan” da, Sivil toplum kuruluşları oluyor! O zaman o STK’nın paylaşımlarını engelleyin! Şu anda okuduğunuz yazının yazarının sayfasındaki paylaşımı neden, “doğrulamak” zahmetine giriyorsunuz? Bakın, “Türkiye’nin gerçekten yatırım için harika bir ülke olduğu” da kabul ediliyor. Bir önceki paragrafta, neden harika olduğu yazıldı.  Demek ki bir yanıltma yok.

Türkiye Solu, uyuyan güzel değil. Prens gelip öpmeyecek, uyandırmayacak. “Uyur iken uyaranlar”, memleketi satanlar, Türkiye coğrafyasını emperyalistler için “cennete”, Türkiye işçi sınıfı için “cehenneme” çevirenler olacaktır.  

McCluskey’in açıklamalarının çarpıtılmasına ve bunlar hakkında yanlış bilgilerin yayılmasına karşı savunması, aralarında Reuters’ın da bulunduğu çeşitli medya platformlarında da haber oldu.” Sevincim tarifsiz. Bütün bunlar, Feysbuk tarafından kısıtlama bildirimi ile birlikte paylaşılan yazıda yazıyor. Üstelik, “Reuters’ında bulunduğu çeşitli medya platformlarında haber” olması nedeniyle, isteyerek olmasa da, inkar ya da dolaylı olarak ikrar ettikleri tarihsel bilimsel gerçekleri yazmak için bir kez daha fırsat verdikleri için teşekkür ederim. 

Paris Komünü’nün 153’ncü yıldönümünde, hatırlatmak için yazdığım bu yazıyı, Marks’ın, Fransa’da İç Savaş başlığı adıyla kitaplaştırılan, Paris Komünü üzerine Belgeler ve Mektuplardan oluşan derlemeye giriş olarak kullanılan, aslında Paris Komününün 20.Yıldönümü için 18 Mart 1891’de yazılan, okunan Engels’in sözüyle bitirmek istiyorum:  “Bu konuda söylenebilecek en kısa şey de devletin, muzaffer proletaryanın sınıf egemenliği savaşımında kalıt olarak aldığı ve tıpkı Komünün yaptığı gibi en zararlı yönlerini hemen budamaya başlaması gereken bir kötülük olduğudur; ta ki, yeni ve özgür  toplumsal koşullar içinde yetişen bir kuşağın, bütün bu devlet hurdasından kurtulacak bir duruma gelebilmesine kadar.” 18 Mart 2024


*17 Şubat 2024 Tarihli olup, doğruluk testine konu olan Sosyal Medya paylaşımım:

“Sömürge Madenciliği Atom Bombasından Farksız

Erzincan İliç’deki Toplu Yıkımda Milyon km’ye yayılan atık, binlerce ton zehirli atık toprağın başka bir alana taşınması, ihalesi toplu yıkımın misliyle yayılmasıdır. Dokunma. Bir kez açığa çıkan zehirli atıkların, üstelik binlerce yılda yok olmayan siyanürlü toprağı yerinden kaldırmaya kalkışmak, taşımak cinayettir, toplu kıyımdır. Madenleri Kapat. Toprağın üstü altından değerlidir.

Erzincan İliç’de altın madeninde meydana gelen kaza değil, toplu kıyım, çevresel yıkımdır.

Çünkü;

  1. Örtbas edilen ölü sayısının 9 olması olanaklı değil. Zira, hatırladığım kadarıyla binlerce ton m3 toprak, milyonlarca km2 alana yayıldı. Bu alan Fırat’ın yaşayıp yaşattığı verimli meralar, orman, tarla belki de yaşam alanlarına yayıldı. Bırakın, madende o sırada çalışan işçi sayısından onlarcasının tonlarca zehirli toprak altında kalma olasılığını, yanı sıra zehirli atık toprağın yayıldığı alanda hiç mi bir çoban, köylü yoktu? 
  2. Çevresel yıkım, dağ halinde yükselen zehirli toprak çökmeden önce ilk andan itibaren açığa çıkan ağır metaller, havayla temas sonrası oluşan zararlı bileşiklerin havaya, suya, toprağa karıştığını kim inkar edebilir? Yani insan dahil çevrede yaşayan tüm türler topluca yok olmaktadır, ağır ağır zehirlenerek. Havadaki sudaki topraktaki zehir oranı belli bir oranın altında kaldığı sürece toplu ölümler anlık olarak gerçekleşmeyecek, tekil ölümler olarak gerçekleşecek ve kanser başta olmak üzere ölüm sebepleri ile maden arasında ilişki kurulmayacaktır.
  3. Cinayetin sorumluluğunun yüklendiği 9 kişinin adı, görevi, sorumluluğu gizli tutulmaktadır.  Zira, bu kişiler gerçek sorumlular değildir, ruhsat veren, ÇED Olumlu Kararı veren, proje sorumlusu, ihaleyi yapan, satan ya da şirket ortağı, YK başkanı değildir. Toplu kıyımdan şans eseri kurtulan mağdurlardan olduğundan şüpheniz olmasın. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, ihaleciler, Çed olumlu kararını veren Erzincan valisi, projeyi hazırlayanlar, izinleri verenler, şimdi de binlerce ton m3 atık toprağı yayıldığı Fırat havzasından kaldırıp (deprem enkazı gibi) başka bir alana taşımaya karar verenler, bunu kaldırmak için ihale verenler, alanlar değildir. 

Toplu kıyım devam ediyor. Türkiye kapitalizmi Afrika, Asya ülkeleri gibi Emperyalizmin beşiği Avrupa’nın dibinde bir sömürge ülkesidir. Anagold maden işletmesinde örneklenen maden işletmeciliği sömürge madenciliği, her maden işletmesi o şehre atılmış atom bombasıdır. Sonuç, zamana yayıldığı için görünür olduğunda geri dönüşü olmayan insan ve doğa katliamı, yok oluştur.

 

** Logically Facts

“Alamos Gold Firmasının CEO’sunun eski Açıklamaları Son Maden Kazası Işığında Yanlış Aktarıldı” başlıklı, 4 Mart 2024 tarihli yazı…

Yazan:Emin Can Yüksel 

Doğruluk Kontrolü: Yanıltıcı (McCluskey’nin 2019’da yaptığı açıklamalar, Türkiye’nin Erzincan kentinde yakın zamanda yaşanan maden kazası ışığında yanlış aktarıldı.)

Talep Kimlik No: 18149cab

Bağlam:

Sosyal medyada dolaşan bir görüntüde, Alamos Gold CEO’su John McCluskey’in, yakın zamanda Erzincan’da yaşanan maden kazasının ardından şirketin Türkiye’deki altın madenleriyle ilgili yatırımları, gelirleri ve çalışanları hakkında açıklamalarda bulunduğu iddia edildi.

Fotoğrafta McCluskey’in şu ifadeleri yer alıyor: “Türkiye’deki altın madenlerine 100 milyon dolar yatırım yaptık, kısa sürede 85 ton altın çıkardık, 4 milyar dolar kazandık. Türkiye’nin yüksek enflasyon ortamında gereken her şeyi yapıyoruz.” Emek [Türk Lirası]. Altın bize kaldı, siyanür Türklere kaldı. Çok tatlı bir iş. Alamos Gold’un CEO’su.”

Geçtiğimiz ay Erzincan’da meydana gelen altın madeni kazası, altın madenleri, şirketler, yatırımlar, işçiler, daha önce yaşanan madencilik olayları, siyanür ve diğer kimyasalların kullanımına ilişkin haberlerin ve yanlış bilgilerin yaygınlaşmasına yol açtı. Daha önce bu kazayla ilgili bir doğruluk kontrolü yayınlamıştık .

Altın madenciliği ile ilgili önde gelen bilgiler, bu yazı da dahil olmak üzere İngiltere’deki sosyal medyada dolaşmaya devam ediyor. Kaza, Amerikan şirketi SSR Mining’in ortak girişim şirketi Anagold Mining’in işlettiği Erzincan’daki Çöpler Altın Madeni’nde meydana geldi. Bu saha, Türkiye’nin batısında, Çanakkale ilçesindeki Kaz Dağları çevresinde, Kirazlı, Ağı Dağı ve Çamyurt olmak üzere üç farklı lokasyonda bulunan Alamos Gold’un işlettiği sahaların hiçbirinin yakınında yer almamaktadır.

Ancak şirketin Türkiye’ye 100 milyon dolar yatırım yaptığı ve çalışanlara Türk Lirası maaş ödendiği iddiaları doğruyken, maden çıkarma, gelir veya siyanür konusunda hiçbir şey söylemedi. Ayrıca medyada yer alan yorumlarının çarpıtıldığını ve gerçeği yansıtmadığını belirtti.  Aslında, “Alamos Gold” ve “John McCluskey” aramaları, Ağustos 2018’de Kanada finans TV kanalı BNN Bloomberg’de şirketin Türkiye’deki madencilik projeleri hakkında açıklamalarda bulunduğunu gösteriyor. Sosyal medyada dolaşan paylaşımlar bu açıklamalardan kaynaklanıyor.

McCluskey, televizyon yayınında iddiada da paylaşıldığı gibi şirketin son dokuz yılda Türkiye’ye yüz milyon dolarlık yatırım yaptığını söyledi. Ayrıca bölgede 3 milyon onsluk altın rezervinin keşfedildiğini açıklayan CEO, üretimin yakında başlayacağını ve 15 yıl boyunca devam edeceğini belirtti.

Viral sosyal medya paylaşımında yanlış bir şekilde 4 milyar dolar gelir değerinde 85 ton altının çıkarıldığı iddia ediliyor. Bu iddiaların aksine McCluskey, şirketin 4 milyar dolar kazandığını veya 85 ton altın çıkardığını hiçbir zaman belirtmedi. Keşfedilen 3 milyon ons altının o dönemdeki gerçek değeri yaklaşık 3,6 milyar dolardı.

Videonun devamında işçilere Türk Lirası üzerinden ücret ödenmesine ilişkin McCluskey, Türkiye’deki döviz kurundaki değişikliklerin şirketin maliyetlerini düşürdüğünün altını çizerek, Türkiye’deki madenlerde yabancı istihdam aranmayacağını belirtti.

McCluskey, 2019 yılında BNN Bloomberg’in “Alamos CEO’su: Türk medyasında yanlış tanıtıldık” başlıklı programına konuk olarak yine Türkiye’deki projelerden bahsetti. Bir 2018 yayını sırasında yapılan yorumlarının Türk STK’ları tarafından çarpıtıldığını ve Türkiye’nin gerçekten yatırım için harika bir ülke olduğunu ve madencilik ve altyapı konusunda yetenekli uzmanlığa sahip olduğunu açıkladı.

McCluskey’in açıklamalarının çarpıtılmasına ve bunlar hakkında yanlış bilgilerin yayılmasına karşı savunması, aralarında Reuters’ın da bulunduğu çeşitli medya platformlarında da haber oldu .

Karar:

McCluskey’in 2018’de yaptığı eski açıklamalar, Türkiye’de Alamos Gold ile ilgisi olmayan bir madencilik olayının ardından yanlış aktarıldı ve yeniden dolaşıma sokuldu. McCluskey’in şirketin Türkiye’ye 100 milyon dolar yatırım yaptığını ve çalışanlara Türk Lirası maaş verildiğini belirttiği iddiaları doğru. Ancak çıkarma, gelir veya siyanür hakkında hiçbir şey söylemedi. Ayrıca yorumlarının medyada çarpıtıldığını ve gerçeği yansıtmadığını da belirtti. Bu nedenle bu iddiayı yanıltıcı olarak nitelendirdik.

“Referans Bağlantıları” Başlığı altında; Alamos Altın, BNN, Madencilik, Ana Altın, Reuters verilmiş.

Küresel doğruluk tamamlanmış!  

“Hayatımızı etkileyen anlamlı kararlar almak için bilgiye güveniyoruz, ancak internetin doğası gereği yanlış bilgiler her zamankinden daha hızlı bir şekilde daha fazla insana ulaşıyor.” Diye bitiyor. https://www.logicallyfacts.com/en/fact-check/misleading-old-statements-by-alamos-gold-ceo-misrepresented-in-light-of-recent-mining-accident?fbclid=IwAR2oOIGdHQFY5VdOcSS5UfhsGVpJm7F8LprZPurC2lnN5uznJznCsSBpKjc

***https://www.dogrulukpayi.com/doğruluk-kontrolu/paylaşımdaki-aciklamalar-alamos-gold-nceo-su-tarafindan-mi-yapildi?fbclid=IwAR316df6nB6DRIDObQTgX_XFW-dURhBnpppTFk3UjcfpuQ5nMmOUh16UFaY