Türkiye’de çocuk suçluluğu, toplumsal bir sorun olarak giderek daha fazla dikkat çekiyor. TÜİK verilerine göre, 2015-2021 yılları arasında suça karışan çocuk sayısında ve işlenen suç türlerinde önemli değişiklikler gözlemleniyor.
Araştırmalar, çocukların her yıl çeşitli suç türlerine karıştığını ve bu sayının salgın hastalıklar, ekonomik koşullar, sosyolojik durumlar gibi faktörlere bağlı olarak değiştiğini ortaya koyuyor.
Özellikle 15-17 yaş grubundaki genç suçluların sayısındaki artış dikkat çekici. Fiziksel saldırı, çocukların karıştığı en yaygın suç türü olarak belirtilirken, çevreye karşı işlenen suçlar en az görülen suç türleri arasında yer alıyor. Bu veriler, çocuk suçluluğunun sadece hukuki bir mesele olmadığını, aynı zamanda eğitim, sosyal politika ve toplumsal cinsiyet gibi birçok disiplini ilgilendiren karmaşık bir olgu olduğunu gösteriyor.
Suça sürüklenen çocuk sayısının son 10 yılda ikiye katlandığı ve 2022’de 207 bine ulaştığı belirtiliyor. Çocuklara isnat edilen suç türlerine bakıldığında ise yaralama ve hırsızlık gibi suçlar öne çıkıyor. Bu durum, çocuk suçluluğu ile mücadelede daha etkin stratejilerin geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor.
TÜİK verilerine göre, 2015-2021 yılları arasında suça karışan çocuk sayısında ve işlenen suç türlerinde önemli değişiklikler gözlemlenmiştir. Bu dönemde, özellikle 15-17 yaş grubundaki genç suçluların sayısındaki artış dikkat çekici. Fiziksel saldırı, çocukların karıştığı en yaygın suç türü olarak belirlenmiş.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün raporlarına göre, 2019’da 168 bin olan çocuk suçluluğu sayısı, 2020’de 114 bine kadar gerilemiş, ancak 2021’de 133 bin çocuğun suça sürüklendiği ve bu sayının 2022’de yüzde 56 artışla 207 bine ulaştığı belirtilmiştir. Bu artış, toplumda derin endişelere yol açmakta ve çocukların korunması için acil önlemler alınmasını gerektirmektedir. (NHY)