Reuters’ın haberine göre, Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin hapisteki milletvekili Can Atalay’ın serbest bırakılması yönündeki kararları sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimi, mahkemenin etkisini azaltmanın yollarını arıyor. Bu gelişmenin ardından, Erdoğan ve müttefiklerinin mahkemenin sahip olduğu etkiden rahatsız oldukları ifade ediliyor.
Haberde, Erdoğan yönetiminin özellikle bireysel başvuruları yaygın bir şekilde kullanan Anayasa Mahkemesi’nin gücünden rahatsız olduğu belirtiliyor. Üst düzey bir yetkilinin açıklamalarına dayandırılarak verilen bilgilere göre, hükümetin değerlendirdiği seçenekler arasında bireysel başvuruları ayrı olarak ele alacak bir “Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi” kurulması da bulunuyor.
Ancak, bu düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi ve bireysel başvuru sisteminin devamı sağlanarak yapılacağı ifade ediliyor. İki AK Parti milletvekilinden biri, Anayasa Mahkemesi’nin yetki alanının açıkça tanımlanması gerektiğini belirtiyor.
Reuters, mahkemenin Türkiye’nin genelinde hükümet lehine kararlar verdiğini vurguluyor. Bununla birlikte, mahkemenin belirli davaları çözmek yerine sorunların merkezinde yer aldığına dair eleştiriler bulunuyor. Özellikle, mahkemenin 2016’da Cumhuriyet Halk Partisi’nin darbe girişiminin ardından çıkarılan olağanüstü hal kanunlarının iptali için yapılan başvuruyu reddetmesi öne çıkıyor.
Mahkemenin Can Atalay davasında aldığı kararlar da önemli bir yer tutuyor. Ekim ayında Atalay’ın devam eden tutukluluğunun görev yapma hakkını ihlal ettiğine karar veren Anayasa Mahkemesi, bu kararlar sonrasında Türkiye’nin en üst temyiz mahkemesi olan Yargıtay’ın kararı tanımayacağını açıkladı ve kararı veren hakimler hakkında suç duyurusunda bulundu. Sonrasında ise İstanbul’daki bir ceza mahkemesi Atalay’ın serbest bırakılmasını reddetti ve davayı tekrar Yargıtay’a gönderdi.
Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin Aralık ayında ikinci kez Atalay’ın serbest bırakılması gerektiği yönünde karar vermesine rağmen, İstanbul’daki bir ceza mahkemesi davayı tekrar Yargıtay’a gönderdi ve Atalay’ın serbest bırakılmasını reddetti.
Bu gelişmelerin ardından, Türkiye’nin demokratik standartlar, insan hakları ve yargı bağımsızlığı konularında ciddi bir gerileme yaşadığı eleştirileri artıyor.