Cumartesi Anneleri, 1995 yılından bu yana İstanbul Taksim’deki Galatasaray Meydanı’nda düzenledikleri oturma eylemleriyle Türkiye’deki zorla kaybetme olaylarına dikkat çekiyor ve kaybolan sevdiklerinin akıbetini soruyorlar. Bu toplumsal hafıza ve direniş hareketi, gözaltında kaybedilen kişilerin bulunmasını ve faillerin yargılanmasını talep eden önemli bir sivil toplum hareketidir. Üç nesli kapsayan süreçte, anne ve babalardan çocuklara, torunlara kadar birçok kişi, kaybolan yakınlarının bulunması ve adaletin sağlanması mücadelesine katılıyor.
Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilen oturma eylemleri, sadece gözaltında kaybedilen bireylerin değil, aynı zamanda kayıp ailelerinin de sesi oluyor. Her hafta düzenlenen etkinlikler, kayıpların ardından ailelerinin yaşadığı acıyı ve boşluğu topluma anlatmayı amaçlıyor. Bu eylemler, kayıp yakınlarının acılı hikayelerini gündeme getiriyor ve mevcut hukuk ihlallerini gözler önüne seriyor. Binlerce insanın katılımıyla gerçekleşen bu eylemler, Türkiye’deki hukuksuzluklara ve insan hakları ihlallerine dikkat çekiyor.
Cumartesi Anneleri’nin 1010. buluşmasında, 29 Temmuz 1981’de gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Süleyman Cihan’ın akıbeti sorgulandı. Bu trajik olay, birçok benzer kayıp vakası gibi, uzun yıllardır çözülememiş durumda. Cihan’ın bulunamayan akıbeti, adalet arayışında olan diğer kayıp yakınlarına destek ve mücadelenin simgesi haline geldi. Galatasaray Meydanı’ndaki eylemlerde, kayıpların akıbeti sorulurken, sorumluların yargı önüne çıkarılması talepleri yüksek sesle dile getiriliyor. Cumartesi Anneleri, zorla kaybedilen bireylerin unutulmasına izin vermiyor ve adalet mücadelesine kararlılıkla devam ediyor.
Süleyman Cihan’ın gözaltına alınma süreci 29 Temmuz 1981’de, Edirne’den İstanbul’a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsünün İstanbul’a yaklaştığı sırada başladı. Otobüs, sivil polisler tarafından durduruldu ve Cihan gözaltına alındı. Gözaltına alındıktan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü 2. Şube’ye götürüldü ve ertesi gün Gayrettepe Siyasi Şube’ye nakledildi.
Ailenin ve Destekçilerinin Adalet Mücadelesi
Cihan’ın gözaltına alınmasının ardından yaşananlar, insan hakları ihlalleri ve hukuksuzluk tartışmalarına yol açtı. Emniyet, Cihan’ın çatışmada öldüğünü iddia etti, ancak bu iddiayı destekleyecek somut veri, tanıklık veya belge bulunamadı. İşkence altında alınan ifadeler ve yapılan otopsi, Cihan’ın işkence gördüğünü ve öldürüldükten sonra intihar süsü verilerek cesedinin yüksekten atıldığını ortaya koydu.
Cihan’ın ölümü, bir adli skandala dönüştü. Otopsi raporları, vücudunda çeşitli işkence izleri tespit etti. Tanık ifadeleri de, Cihan’ın gözaltında maruz kaldığı kötü muamelenin boyutlarını detaylandırdı. Tüm bu bulgular, Cihan’ın ailesi ve insan hakları aktivistleri tarafından kamuoyuna duyuruldu. Bu olay, adalet arayışlarını hızlandırdı ve Cumartesi Anneleri hareketi özellikle Cihan’ın anısına sıkça değindi.
Cihan’ın gözaltında kaybolması, ailesi ve destekçilerinin yıllardır süren adalet mücadelesini tetikledi. Cihan’ın 29 Temmuz 1981 tarihinde gözaltına alınmasının ardından maruz kaldığı işkenceler ve yaşamını yitirdiği gerçeği uzun süre aydınlatılamadı. Yaklaşık 85 gün sonra, Cihan’ın cesedinin Zindanarkası Mezarlığı’nda “kimliği meçhul kişi” olarak gömüldüğü tespit edildi. Bu süreçte, ailesi ve gazeteci Kürşat İstanbullu, emniyet güçlerinin yoğun tehditleriyle karşı karşıya kaldı ve hukuki girişimler sonuçsuz kaldı.
Bilinen faillerin cezasızlıkla korunmuş olması, adaletin sağlanmasını daha da zorlaştırdı. Cihan ailesi, bu cezasızlığa karşı kararlılıkla mücadele etmeye devam etti ve 2012 yılında Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak yeni deliller sundu. Aile ve avukatları, bu deliller ışığında kamu davası açılmasını talep etti, ancak bu talepler de sonuçsuz kaldı. Yıllarca süren adalet arayışı sürecinde, ortaya konan deliller ve aile fertlerinin ısrarı, Cihan’ın öldürülmesinden sorumlu olanların yargı önüne çıkarılması için yeterli olmadı.
Ailenin ve destekçilerinin adalet arayışı, sadece Cihan’ın kaybedilişi için değil, aynı zamanda benzer durumdaki tüm insanlara karşı işlenen suçların aydınlatılması için de devam ediyor. Bu süreçte karşılaşılan zorluklar ve adaletsizlikler, Türkiye’deki insan hakları ihlalleri konusundaki derin sorunları bir kez daha gözler önüne seriyor. Cihan ailesinin ve destekçilerinin bu kararlı mücadeleleri, insan hakları savunucuları için önemli bir sembol hâline geldi.
Adalet Arayışında Devam Eden Mücadele
Süleyman Cihan’ın işkence altında öldürüldüğünü kanıtlayan ek deliller, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tarafından hazırlanan bir raporla desteklendi. Bu raporda, Cihan’ın ağır işkenceye maruz kaldığı ve apartmanın altıncı katından atılmadan önce öldürüldüğü detaylı şekilde belgelenmiştir. Ancak, savcılığın bu bulguları kabul etmesine rağmen, dosya zamanaşımı nedeniyle kapatılmış ve failler bir kez daha cezasız kalmıştır.
Cumartesi Anneleri, Süleyman Cihan ve diğer kayıplar için adalet arayışından vazgeçmemiştir. Her hafta Galatasaray Meydanı’nda toplanarak, devletin hukuk normlarına uyması gerektiğini hatırlatmış ve adalet taleplerini tekrar tekrar dile getirmişlerdir. Bu mücadelenin, geçmişte yaşanan insan hakları ihlallerine karşı olduğu kadar, gelecekte benzer olayların yaşanmaması için de toplumsal bilinç oluşturma gayreti taşıdığı açıktır. Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın raporunda yer alan bulgular, insanlık dışı muamelelerin tüm detaylarını gözler önüne sermekte ve faillerin yargı karşısında hesap vermemesi, hukuk normlarının işletilmemesi durumunda toplumsal adaletin sağlanamayacağına dair güçlü bir örnek teşkil etmektedir.
- Gaia Görevi: 11 Yıllık Uzay Yolculuğunun Sonuçları - 15 Ocak 2025
- Diyarbakır Sur’da Yeni Halk Lokantası Açıldı - 14 Ocak 2025
- İzmir Barosu’ndan İstanbul Barosu’na Destek Mesajı - 14 Ocak 2025