Köpek Katliamını Öngören Tasarı Meclis’te: İnsanlığa ve Hukuka Sığmaz 

“Toplumun vicdanı, en savunmasız olanlara gösterdiÄŸi merhametle ölçülür. Köpek katliamını öngören tasarı, insanlık onuruna ve hukukun üstünlüğüne aykırıdır.”

Türkiye’de köpek katliamını öngören yasa tasarısı, toplumun ve hukukçuların büyük tepkisini çekmiÅŸ durumda. Bu tasarı, ülkenin insan hakları ve hayvan hakları konusunda ciddi bir gerileme yaÅŸadığını gösteriyor. Özellikle çocukların açlık sınırında yaÅŸadığı, kadın cinayetlerinin endiÅŸe verici boyutlara ulaÅŸtığı bir dönemde, böyle bir yasanın gündeme gelmesi, toplumun önceliklerine yönelik ciddi bir sorgulamayı beraberinde getiriyor.

Türkiye’de ekonomik kriz, her geçen gün daha da derinleÅŸiyor. UNICEF’in raporlarına göre, milyonlarca çocuk açlık sınırında yaşıyor. Bu durum, ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını gösteriyor. Devletin bu sorunlara yeterince eÄŸilmemesi, toplumsal tepkilere yol açıyor. Açlık sınırında yaÅŸayan çocukların sayısının artması, gelecekte daha büyük sosyal ve ekonomik sorunların habercisi olabilir. Devletin bu konuda acil ve etkili politikalar geliÅŸtirmesi gerekmektedir.

2024 yılının ilk altı ayında 221 kadın cinayete kurban gitti. Bu, kadınların güvenliği konusunda etkin önlemler alınmadığını göstermektedir. Kadınların yaşam hakkının korunması, devletin temel sorumluluklarından biridir. Ancak, meclisin köpek katliamını öngören bir tasarıyı gündemine alması, toplumun güvenlik ve adalet taleplerine karşı duyarsız kalındığı eleştirilerini doğuruyor. Kadın cinayetlerine karşı etkin önlemler alınmadığı sürece, toplumsal güvenlik sağlanamaz.

Köpek katliamını öngören tasarının hukuki boyutu da büyük tartışmalara yol açıyor. Anayasa’nın 56. maddesi, herkesin saÄŸlıklı ve dengeli bir çevrede yaÅŸama hakkına sahip olduÄŸunu belirtir. Ayrıca, Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne göre, tüm hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir ve insan müdahalesiyle ölüm ya da iÅŸkenceye maruz kalamaz. Bu baÄŸlamda, köpeklerin toplu ÅŸekilde öldürülmesini öngören bir yasa tasarısı, hem ulusal hem de uluslararası hukuka aykırıdır. Hayvan haklarına saygı göstermek, insanlık onurunun bir parçasıdır ve toplumsal geliÅŸmiÅŸlik düzeyinin bir göstergesidir.

Tasarıya karşı çıkan sivil toplum kuruluşları ve hayvan hakları savunucuları, devletin öncelikli olarak çocukların açlık sorununu ve kadın cinayetlerini çözmesi gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, sokak hayvanlarının kısırlaştırılması ve rehabilitasyonu gibi daha insani ve sürdürülebilir çözümler öneriliyor. Hayvan hakları konusunda bilinçlendirme kampanyalarının artırılması, vatandaşların bu konudaki duyarlılığını artırarak, toplumsal bir farkındalık oluşturabilir. Devletin, hayvan haklarını koruyan politikaları hayata geçirmesi ve mevcut yasaları etkin bir şekilde uygulaması gerekmektedir.

Köpek katliamını öngören yasa tasarısı, Türkiye’nin öncelikli toplumsal sorunları göz önüne alındığında, insanlığa ve hukuka sığmaz bir giriÅŸim olarak deÄŸerlendirilmektedir. Çocukların açlıkla mücadele ettiÄŸi, kadınların güvende olmadığı bir dönemde, hayvan haklarına saygı gösteren ve toplumsal sorunlara çözüm üreten politikaların geliÅŸtirilmesi gerekmektedir. Ä°nsanlık onuru ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde, toplumun tüm kesimlerine yönelik adil ve insani yaklaşımlar benimsenmelidir.

Öneriler:

Çocukların ve ailelerin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için ekonomik krizle mücadele eden etkili politikalar geliştirilmelidir. Sosyal yardım programları güçlendirilerek, çocukların açlıkla mücadelesi desteklenmelidir.

Kadın cinayetlerine karşı etkin önlemler alınmalı, kadınların güvenliğini sağlamak için hukuki ve sosyal politikalar güçlendirilmelidir. Kadın sığınma evlerinin sayısı artırılmalı ve kadınlara yönelik koruma tedbirleri etkin bir şekilde uygulanmalıdır.

Sokak hayvanlarının kısırlaştırılması ve rehabilitasyonu gibi insani ve sürdürülebilir çözümler uygulanmalıdır. Hayvan hakları konusunda bilinçlendirme kampanyaları artırılmalı ve hayvan haklarını koruyan yasalar etkin bir şekilde uygulanmalıdır.

Toplumun tüm kesimlerinde hayvan haklarına yönelik farkındalığı artırmak için eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Medya ve sivil toplum kuruluşları, bu konuda önemli bir rol üstlenebilir.

Uluslararası insan hakları ve hayvan hakları standartlarına uyum sağlanmalı, bu alandaki uluslararası işbirlikleri güçlendirilmelidir.

Sonuç olarak, Türkiye’nin toplumsal sorunlarına yönelik adil, insani ve sürdürülebilir politikalar geliÅŸtirilmesi, hem insan hakları hem de hayvan hakları açısından büyük önem taşımaktadır. Devletin, toplumun öncelikli sorunlarına eÄŸilmesi ve bu sorunlara yönelik etkin çözümler üretmesi, toplumsal barış ve huzurun saÄŸlanmasında önemli bir adım olacaktır.

Arslan ÖZDEMİR