Avrupa Hükümetleri: Suriye İç Savaşı ve Göç Krizindeki İroni

Avrupa’nın Suriye iç savaşına yaklaşımı ve sonrasında karşılaştığı göç krizi, uluslararası politikada ironik bir durum yaratmış bulunuyor. Başlangıçta, ABD ile birlikte Esad rejimine karşı desteklenen muhalif gruplar, insan hakları ve demokrasi savunusu gibi yüce amaçlarla desteklenmişti. Ancak, bu politikanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan mülteci krizi, Avrupa’yı kendi içinde ciddi siyasi, sosyal ve ekonomik bir krize sürüklemiştir.

İlk etapta insani yardım çabalarıyla karşılanan mülteciler, zamanla Avrupa’nın siyasi istikrarını tehdit eden bir unsur haline geldi. Milyonlarca Suriyeli’nin Avrupa’ya ulaşma çabası, Avrupa hükümetlerini zor bir durumda bıraktı. Göç politikaları ve mülteci akınına yönelik politikalar, Avrupa genelinde aşırı sağın güçlenmesine neden oldu. Bu durum, son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de açıkça görüldü; aşırı sağ partiler, neredeyse bütün Avrupa’da önemli başarılar elde etti.

Avrupa hükümetleri, Suriye iç savaşının ve ardından gelen mülteci krizinin sonuçlarını acı bir şekilde deneyimledi. Demokrasi ve insan haklarını savunma iddiasında olan bu hükümetler, şimdi kendi ülkelerinde demokrasi krizi yaşamanın eşiğindedir. Göçmenlere yönelik artan ayrımcılık ve toplumsal gerilimler, Avrupa’nın temel değerlerine yönelik bir tehdit oluşturuyor.

Avrupa hükümetleri, ABD’nin politikalarını desteklerken Suriye’ye demokrasi getirme iddiasında bulunuyorlardı. Ancak, bu destek, kendi ülkelerinde demokrasi krizine yol açtı. Bu durum, Avrupa’nın çifte standartlarını ve içsel çelişkilerini açıkça ortaya koydu. Şimdi, Avrupa hükümetleri, kendi vatandaşlarının talepleriyle demokrasi ve insan hakları arasında denge kurma zorunluluğu ile karşı karşıyadır.

Bu karmaşık durum, Avrupa’nın dış politika kararlarının iç politikaya olan etkisini ve uluslararası ilişkilerdeki ironiyi gözler önüne seriyor. Avrupa’nın Suriye politikası ve göç krizi, uluslararası politikada önemli bir ders olarak karşımıza çıkıyor: Dış politika kararlarının uzun vadeli sonuçları ve iç politikaya etkileri dikkatle değerlendirilmeli. Avrupa’nın bu tecrübesi, gelecekte benzer durumlarla karşılaşabilecek diğer ülkeler için de önemli bir referans noktası oluşturuyor.

Son söz olarak; Avrupa için dış politika kararlarının uzun vadeli sonuçları ve iç politikaya etkilerinin olduğunun altını çizdiğimiz gibi, Türkiye içinde kalınca çizmekte hiç sakınca olmadığı söyleyerek bitirelim…