Müzakere Hukuku ve Yoldaşlık

2 Mart Perşembe günü başlayıp 6 Mart Pazartesi günü sona eren bir kriz yaşadı siyasal muhalefet. İyi Parti önce masadan kalktı. Ardından da taleplerinin kısmen karşılandığı bir metinle geri dönmek zorunda kaldı. Bu süreç içerisinde yaşanan olaylardan hepimizin çıkarması gereken dersler var. Herkesi ve her zaman bağlayacak en önemli mesele ise şüphesiz ki müzakere hukuku ve demokratik kültürdür.

Demokrasi ucu açık bir süreçtir. Taraflar anlaşmak için masaya otururlar. Ama anlaşamazlarsa bu durum müzakere sürecinin bileşenlerini kendiliğinden bir şekilde ahlaksız veya haksız yapmaz. Anlaşmak zorunda olmak, yani oybirliğinin anti-demokratik bir yanının olduğu açık. Oybirliği baskısı müzakerelerin çok uzamasına ve ortaya çıkan metinlerin kalitesinin düşmesine yol açabilir. Ayrıca olumsuz oy veren kişi ve kesimler üzerinde ciddi bir baskı kurulur. Muhalefetin yaşadığı krizde bahsi geçen baskının hem İyi Parti hem de onun tavrına karşı çıkanlar için nelere yol açtığını hep beraber gördük.

Öncelikle söylemde hemen bir kalite düşüşü meydana geldi. Akşener masadan kalkarken çok ağır konuştu. Oysa derdini başka kelimelerle anlatmanın pek çok yolu vardı. “Öfkeyle kalkan zararla oturur” atasözü İyi Partinin ne yaşadığını basitçe özetliyor. Bu arada haklı olmakla haklı kalmak arasında fark var. Aday belirleme yöntemi, seçilecek adayının daha katılımcı ve demokratik bir üslupla belirlenmesi noktasında İyi Parti’nin ortaya koyduğu çekincelerin anlaşılabilir bir yanı şüphesiz ki var. Ama bazen söyleme biçiminiz ve konuşma için seçtiğiniz zaman söylediğiniz şeyin önüne geçebiliyor. Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz ederken kullandığı argümanların haklılığı masanın dağılmasını haklı hale getirmiyor.

Akşener masadan kalktıktan sonra medyada ve sosyal medyada baskın hale gelen dil de çok sorunlu. İyi Partinin 5’li Çeteye ve Derin Devlete hizmet ettiği, oligarşi adına muhalefeti dağıttığı, zaten sağın güvenilmez insanlardan oluştuğu söylendi. İyi Parti Truva Atı, Sayın Akşener akrebe benzetildi. Bu üslup demokrasinin dili olamaz. Çünkü demokrasi herkesin biraz haklı olduğu, kimsenin düşüncelerinden dolayı suçlu ilan edilemeyeceği bir rejim. Sırf size katılmıyor diye birine veya bir harekete hain dediğinizde demokratik kültürün seviyesini partizanlığın seviyesine indirmiş oluyorsunuz.

Olan oldu. Bu yazıyı geçmişi hatırlatmak için değil, geleceğe bir uyarı bırakmak için kaleme alıyorum. Millet İttifakı geçen hafta yaşadığına benzer başka krizler de yaşayabilir. Anlaşmazlıkla karşılaştığımızda aklımıza ilk gelen şey karşı tarafı ahlaksızlıkla suçlamak olmamalı. Çünkü demokrasinin temeli müzakeredir. İletişim ve yoldaşlık devam ettiği müddetçe sorunlar aşılır. Ayrıca sorunlar aşılmayabilir de. İnsanlar her konuda birbiriyle anlaşmak zorunda değil. Aşılmayan sorunlar da tıpkı çözülen meseleler gibi bizim zenginliğimizdir. Demokrasi için demokrat olmak gerekli. Demokrat olmak ise karşı tarafı düşman değil de, rakip görecek bir siyasi olgunluğu içselleştirmekten geçiyor.

Armağan ÖZTÜRK
Latest posts by Armağan ÖZTÜRK (see all)