Milli iradenin inşası: İttifak hileleri

AKP- MHP İttifak metni 13 Mart’ta kanunlaşarak (13.03.2018 Tarih 7102 Sayılı Kanun) 15 Mart’taki Resmi Gazete’de yayınlandı. Bu değişiklik genelde, basında “partiler arası ittifaka imkân tanıyan bir kanun değişikliği” gibi sunulsa da bu kanun, ittifaka dâhil olan partilerin, nispi temsil seçim sisteminin getirdiği bazı imkânlardan yararlanarak, güçlerinin çok ötesine milletvekili kazanabilmesine yönelik hileler içermektedir.

Ben baştan söyleyeyim: Bu yazı sıkıcı bir yazı olacak; izninizle bugün ders anlatacağım. Yazının buradan sonrasını okumayabilirsiniz. Ancak AKP-MHP ittifakının basit bir “siyasi parti ittifakı” olmayıp, bir “aynı oyla daha fazla milletvekili kazanma işbirliği” olduğunu anlatabilmenin başka bir yolu da yok. Bu, bir risk, bir ihtimal değil; nispi temsil seçim sisteminin ittifaka sağlayacağı bir kıyaktır. Yeni düzenlemeler, gücü gittikçe azalan AKP’nin, parlamento dışında kalması neredeyse kesin MHP’yi de yanına alarak, iki partinin toplam oylarından daha fazla milletvekilliği kazanmasına imkân veren bir tuzaktır.

Önce seçim çevresi kavramını tanımlayalım. Seçim çevresi, çok genel bir ifade ile illere tekabül eder. Kanun, nüfusu itibarıyla, çıkaracağı milletvekili sayısı 18’e kadar olan illerin bir, çıkaracağı milletvekili sayısı 19’dan, 35’e kadar olan illerin iki, 36 ve daha fazla olan illerin üç seçim çevresine bölündüğünü” söyler. Bu da İstanbul, Ankara ve İzmir dışındaki bütün illerin birer seçim çevresi olarak kabul edildiği anlamına gelir.

AKP-MHP ittifakının nasıl, kendine ait olmaması gereken milletvekilliklerini elde etmeye çalıştığını anlatmaya çalışacağımız seçim çevremiz de bir il olsun. Bu ile X şehri diyelim. X şehrinde seçime giren partiler de A, B, C ve D partileri olsun. B ve D partileri de bu kanundan yararlanarak ittifak halinde seçimlere girmiş olsunlar.

96 bin geçerli oyun kullanıldığı ve 6 milletvekili ile parlamentoda temsil edilen X şehrindeki partilerin, milletvekilli genel seçiminde aldıkları oyları gösteren tablo da şu şekilde olsun.

 

Elbette ki partilerin aldıkları oylar, hiçbir seçimde  böylesine yuvarlak rakamlara tekabül etmez. Ayrıca 96 bin geçerli oy kullanılan bir seçim çevresi de 6 milletvekilliği ile parlamentoda temsil edilmez. Ancak anlatacaklarımı özetleyebilmek ve bölme işlemlerini kolaylaştırmak için böyle bir senaryoyu kabul edelim. Hemen belirtelim ki, bu bir senaryo değil de gerçekten bir genel seçimde olsaydı da hesaplama asla, ama asla değişmeyecekti. Senaryomuza dönelim. Son yasal düzenlemeler olmasaydı. X ilindeki 6 milletvekilliğinin dağımı için şöyle bir tablo yapılacaktı (Elbette artık bunlar elde kalem, A4 kâğıtlara çizilen tablolara tükenmez kalemle yazılarak yapılmıyor. Bilgisayarlar aracılığı ile yapılıyor.)

Şehrimiz parlamentoda 6 milletvekili ile temsil edileceğinden, her bir partinin alacağı oy, sırayla önce 1’e, sonra 2’ye….son olarak da 6’e bölünecektir. Eğer o seçim çevresinden 10 milletvekili çıkarılacak olsaydı, bölme işlemi her partinin aldığı oyun 1’den 10’a kadar bölünmesine kadar devam edecek; 3 milletvekili çıkaracak olsaydı, oylar sadece 1,2 ve 3’e bölündükten sonra bölme işlemi durdurulacaktı. Biz, X şehrimiz için bu işlemi 6’ya kadar yapmak zorundayız. Yapalım o zaman!

Tablomuzu çıkardıktan sonra işimiz kolay. Hangi sütunda ya da satırda olduğuna bakmaksızın gözümüze ilişen en büyük altı rakamı seçelim. Çünkü şehrimiz altı milletvekili çıkaracak.

Tabloda, gözümüze ilişen en büyük 6 rakamı seçtiğimizde, X şehrimizde A Partisi’nin 3, B Partisi’nin ise 2, C Partisi’nin ise 1 milletvekilli çıkardığını, D Partisi’nin ise milletvekili çıkaramadığını görürüz.

Yukarıdaki hesaplama, son kanun değişiklikleri ile ittifaklara izin verilmeden önceki hesaplama biçimidir. Şimdi bir de partilerin ittifak yaptıkları ve milletvekili hesaplarının bu ittifaka göre dağıtıldığı duruma bakalım.

 

Şehrimiz yine aynı, oy dağılımları aynı. Ancak B ve D partileri ittifak yaptıkları için onların oylarını toplayarak İttifak Partisi sütununa yazalım. Oylarda ne bir artış, ne bir azalış var; herşey aynı. İttifakın (B+D partileri) toplam oyu (33.000+6.000) 39.000’dir. Şimdi tablomuzu bir kez daha düzenleyelim.

 

Evet, “ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet” senaryosu işte bu noktada devreye giriyorKanundan önce A partisi 3, B partisi 2, C Partisi 1 milletvekili çıkarırken, ittifak ile birlikte C Partisinin 1 milletvekili, kendiliğinden ittifaka geçiveriyor.

Eğer bir siyasi parti, ülke genelindeki oyların %10’undan daha azını alırsa, o seçim çevresinde milletvekili sayıları hesaplanırken o partiye ait sütunun çıkarılarak milletvekili dağılımlarının yeniden hesap edildiğini de unutmayalım. Şimdi A Parti’sinin X şehrinde en fazla oyu alan parti olmasına rağmen, ülke genelinde %10 dan daha az oy aldığını düşünelim ve tablomuzu yenileyelim.

Dikkatinizden kaçmamıştır; milletvekili sayıları, A Partisi’nin baraja takılması durumunda yeniden değişti. A Partisi dağılım sütunundan silinince C Partisi 1 milletvekili çıkarabilirken geri kalan 5 milletvekilini de ittifak çıkarmış oldu. 

Yeni yasal düzenlemeler olmasa, ittifaka girecek partilerden sadece B Partisi 2 milletvekili çıkaracak; D Partisi milletvekili çıkaramayacaktı. İttfak ise en kötü haliyle (A Partisi %10’u geçer) ittifaka 1, en iyi haliyle (A Partisi %10’u geçemez) ittifaka 2 milletvekili daha eklemiş oldu.

Yaşasın milli İrade…

 

Mete Kaan KAYNAR