Kürt dil mücadelesinin sembolü olarak kabul edilen Kürtçe edebiyat dergisi Hawar (Çığlık)’ın 15 Mayıs 1932’de Suriye’nin başkenti Şam’da Celadet Bedirxan tarafından yayıma başladığı gün, 2006 yılından beri 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı olarak kutlanıyor. Hawar toplamda 57 sayı ile 1943 yılına kadar yayınını sürdüren Kürtçe edebiyat dergisidir. Derginin ilk 23 sayısı hem Latin, hem de Arap alfabesiyle basılmış ancak 24’üncü sayıdan itibaren yalnızca Latin alfabesiyle yayın hayatını sürdürmüştür. Hawar, aynı zamanda Kürtçede Latin alfabesinin ilk kez kullanıldığı dergidir.
Fransızca ve Kürtçe ağırlıklı dergide, Kurmancînin yanısıraZazakî ve Soranî lehçelerinde de yazılar yayımlanmıştır. Dergide Celadet Bedirhan, Rewşan Bedirhan, Dr. Kamuran Ali Bedirhan, Osman Sabri, Kadrican, Cegerxwîn, Mustafa E. Boti, Kadri Cemal Paşa, Dr. Nurettin Zaza (Yusuf), LawêFendi, Ahmet Nami, Hasan Hişyar, Bişarê Segman, Nêravan, Reşit Kürt, Kurmanci yazarken, Goran, Tevfik Vehbi, Abdullah Esiri, Şakır Fettah, Hevindê Sorî, Lawêki gibi isimler de Soranî lehçesiyle yazmıştır.
Celadet Bedirhan, Kamuran Ali Bedirhan, Osman Sebri, Nurettin Zaza, Qedrican, Cegerxwîn vb. Kürt aydınlarını Hawar’ın etrafında toplayarak bir ekol oluşturmuştur. Adına “Hawar Ekolü” denilecek olan bu ekol, Kürt yayıncılığı, Kürt dili ve Kürt edebiyatı için yeni bir dönem başlatmıştır. Celadet Ali Bedirhan, Hawar’ın ilk sayısında derginin üstlendiği misyonu şöyle ifade etmiştir:
“Hawar bilimin sesidir. Bilim ise insanın kendini tanımasıdır. Kendini tanımak kurtuluş ve güzelliğin yolunu açar. Kendini tanıyan herkes, kendisini tanıtabilir de. Hawar’ımız her şeyden önce dilimizin varlığını tanıtacak. Çünkü dil bizim temel varlık sebebimizdir. Hawar yeni doğandır ve bizim, Kürtler’inçocuğudur.”
15 Mayıs Kürt Dili Bayramı’nda ana dilde eğitim başta olmak üzere, Kürt dili ve kültürünün geliştirilmesinin önündeki engellerin kaldırılması talepleri öne çıkıyor. Kürtçenin 20 milyondan fazla insan tarafından konuşulduğu düşünüldüğünde Kürt dilinin, edebiyatının ve kültürünün korunup geliştirilmesi için devlete ve özellikle Milli Eğitim Bakanlığına önemli görevler düşüyor. Ancak 17-25 Aralık tarihlerini “Dünya Arapça Günü” olarak kabul eden Milli Eğitim Bakanlığı, Kürt Dil Bayramı’nı resmi olarak kabul etmiyor. Kürtçe ana dilinde eğitimden yoksun milyonlarca Kürt öğrenci ana dillerinde eğitim alamıyor. Bu nedenle uluslararası anlaşmalar doğrultusunda Anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanunu’nda ana dilinde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor.
Bu bağlamda 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nde 9 Kürt parti ve hareketi bir araya gelerek Kürt Dili Platformu oluşturdu. Kürt Dili Platformu; Halkların Demokrasi Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP), Kürt Demokrat Partisi (PDK), Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye (PDK-T), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA) ile Azadi Hareketi’nden oluşan platform bir açıklaması yaptı. Yapılan basın açıklamasında platform Sözcüsü Şerefhan Ciziri, Kürtleri ve tüm kurumlarını; evde, sokakta ve yaşamın her alanında Kürtçe konuşmaya çağırdı. Ciziri, Kürtçenin resmi dil statüsüne kavuşması ve Kürt Dil Kurumu’nun kurulması için şunları söyledi:
“Eğer Kürt Dil Kurumu devlet tarafından kurulup finanse edilirse uzmanlar ve sanatçılar da burada çalışma yürütebilecekler. Biz de onlara göre çalışmalarımızı yapıp dil bilgisini düzelteceğiz. Ayrıca her şeyden önce Kürt partileri Kürtçe konuşmalı ve yazmalıdır, toplantılarını Kürtçe yapmalıdırlar. Kürt partileri Kürtçenin yaygınlaşması için rol model olmalıdır.” Platform üyesi galip Kandemir, “Dilimiz kimliğimizdir ve varlığımızdır. Kendi dilimizle ilgili çalışmamız gerekiyor” dedi.
İnsanların sosyal varlık olabilmelerinin ilk koşulu, birbirleriyle iletişim kurabilme becerisi olan bir dile sahip olmalarıdır. Toplumsal yaşamın devamlılığının ana öğesi olan dil, bir ulusun, bir halkın tanımlanmasında ve bireylerin kendilerini ifade etmelerinde temel bir unsurudur. Dillerin baskıya alınması, baskılanan dilin ve kültürün unutturulmaya çalışılması; o dili kullanan bir halkın ve bir ulusun yok edilmeye çalışılması demektir.
Ana dil bir halkın ve ulusun var olma hakkıdır. Ana dil üzerinde yapılan baskının her türü, bireyin var olma hakkına açıktan bir saldırıdır. Bu nedenle anadil hakkı için mücadele, bir toplumun en meşru var olma mücadelesidir. Kültürün en baskın unsuru din değil, dildir. Din değişir, yurt değişir, ama dil değişmez. Dil yok olursa, bir ulus ve bir halk yok olur. Bir millet dilini korudukça varlığını korur. Dil bir halkın var olma hakkıdır. Bir halkın ve ulusun edebiyatı da kendi ana diliyle var olur. Bu nedenle Kürt edebiyatı, Kürt dilinden ayrı düşünülemez.
- Siyasal Önderlikler ve Sosyalizm Anlayışı – Şaban İba - 14 Haziran 2024
- Eğitimde müfredat sorunu! - 26 Mayıs 2024
- Solun Durumunu Yeniden Düşünmek! - 20 Mayıs 2023