Kış Saati Uygulamasının Kaldırılmasının Altındaki Gerçek!

Geçmişte Kış saati uygulaması, gün ışığından daha fazla yararlanmak ve enerjide tasarruf yapmak için yapılırdı. Ki uygulamada toplumda bir rahatlama sağlıyordu. Karanlıkta değil gün aydınlanınca işine, okuluna ve yoluna gidilirdi. Gün ışıdığı için hem evlerde hemde işyerlerinde elektrik kullanmak zorunlulğu ortadan kalkıyordu. Kış saati uygulama da kaldırıldığın dan bu yana, insanlar uyum sorunu yaşıyor. Fazla enerji tüketmek zorunda kalıyor. Özellikle küçük yaştaki öğrenciler büyük sıkıntı yaşıyor. Kısaca bu uygulamanın kaldırılması hayatımızı hem zorlaştırdı, hemde cebimizdekini enerji patronlarına havale etmesini sağladı.

Kış saati uygulamasından vazgeçilmesi, aslında enerji arz fazlasından kaynaklı olduğu aşikar olmasına rağmen bu gerçek gizlenmeye çalışılıyor. Geçmişte Yaz-Kış saati uygulaması esas olarak enerjide tasarruf etmek için zorunlu idi. Çünkü enerji arzı ancak karşılıyordu. Son yıllarda özel enerji şirketlerine ucuz teşvikler ve alım garantili enerji yoluyla ülkeni her alanında HES’ler, RES’ler, GES’ler, JES’ler, Biyokütle ve Termik santraller kurulmaya başladı. Bu yolla enerji fazlalığı ortaya çıkınca da hükümet Kış saati uygulamasından vazgeçti. Bu vazgeçiş tüketicinin zararına olurken, Enerji şirketlerinin kârına olmuş oldu. Zaten sermayenin hizmetindeki hükümetlerin en iyi yaptıkları iş, sermayenin çıkarlarını önde tutmak olmaktadır.

Mantık bu olunca, yetkililerin, halkın yaşadığı zorluğu görmesi ve bunun telafisine çalışması beklenemez. İnsanların fevaranlarına onların kulakları kapalıdır. Bu Kış saati uygulamasını kaldırmalarını bilinçli bir tercihle yaptılar. Şirketlerin kâr etmesi, bütçeye gelir fazladan kaydetmesi istedikleri en önemli işlemdir. Ayrıca batılı kapitalist devletlerin talebi olan enerjinin ülkemizde üretilmesi işine balıklama dalınmıştır. Batı ülkemizi enerji üssü olarak görüyor. Bu üs çabasında doğasında, insanında oluşacak tahribatlar kimsenin umrunda değildir. Ayrıca enerjide tasarruf edildikçe, iklime de katkı sunulacak. Daha az çalışacak termik ve JES’ler, havaya daha az sera etkisi yaratan gazların hava çıkması demektir. Buda dünyanın ateşinin daha az yükselmesi anlamına gelecektir.

Ülkemizde 2020 yılında “Enerji Üreten Fabrikalar” verilerine göre enerji üretim ve tüketim durumumuz kısaca şöyledir: “2020 yılı içerisinde elektrik üretimi 291,5 milyar kilovat saat oldu. Tüketim rakamları ise 290 milyar 856 milyon 21 bin kilovat saate çıktı. Türkiye geçen yıl 2 milyar 483 milyon 989 bin kilovat saat elektrik ihraç etti. Elektrik ithalatı ise 1 milyar 888 milyon 92 bin kilovatsaate geriledi.” Durum bu olmasına rağmen toplumun rahatlaması, iş ve çalışmada gün ışığında daha fazla yararlanma dan vazgeçildi. Bunun yerine alacakaranlıkta yollara düşülmesi sağlandı. Bu ise hayatımızı dahada zorlaştırdı. Yaşamdaki uyumu alt üst etti.

Ayrıca Enerji Mühendisleri Odasının verilerine göre ise 2017 ve 2018 enerji arzı ve net tüketim rakamları ise şöyledir: Kaynak; ETKB-EİGM olarak belirtiliyor.

“2017 yılı toplam enerji Arzı: 145 305 bin TEP. Net Tüketim ise: 111 362 bin TEP’dir.

2018 yılı toplam enerji arzı: 143 666 bin TEP. Net Tüketim ise: 108 770 bin TEP’dir.” Görüldüğü gibi enerji arzı fazla olduğundan, bunun tüketimini artırmak için Kış saati uygulamasını kaldırmak en kolay işleri olmuştur. İnsanların alacakaranlıkta yaşadığı sıkıntı ve zorluklar yönetenleri pak ilgilendirmiş görünmüyor. Sadece ısrarla Yaz saati uygulamasını devam ettirmek, fazla enerji tüketimi yoluyla enerji şirketlerinin kârına kâr katmaktır. Bunun başka bir izah tarzı da yoktur.