Kapitalist Yönetimin Siyasi Trajedisi

NHY, D. Çınar KAYA

Harry Magdoff ve Paul M. Sweezy‘in kaleme aldığı The Political Tragedy of Capitalist Rule (Kapitalist Yönetimin Siyasi Trajedisi) makalesi, kapitalizmin tarihsel gelişimi ve bugünkü krizleri üzerine çarpıcı bir analiz sunuyor. Makale, Monthly Review dergisinin Ocak 1995 sayısında yayımlanmış ve günümüzde de güncelliğini koruyan bir metin olarak dikkat çekmişti.

Makalenin ana tezi, Engels’in şu sözüne dayanıyor: “Burjuvazinin, diğer bütün egemen sınıflardan ayıran bir özelliği vardır; gelişmesinde bir dönüm noktası vardır ki, bu noktadan sonra gücünün her artışı, yani öncelikle sermayesinin her artışı, onu siyasi olarak yönetmekten daha çok daha çok yoksun bırakır.” Yazarlar, bu sözün yüz yıl önce ne kadar doğruysa, bugün de aynı şekilde geçerli olduğunu savunuyorlar.

Makalede, toplumun üretim ve yeniden üretim için birlikte çalışan parçalardan oluştuğu; ancak kaydedilmiş insan tarihinin (yaklaşık dört bin yıl) boyunca belirleyici parçaların sınıflar olduğu; bunlardan birinin egemen ve sömürücü, diğerinin ise ezilen ve üretken olduğu vurgulanıyor.

Bu sınıfların hem birlikte ürettikleri ürünün paylaşımı üzerine sürekli bir çatışma içinde oldukları hem de insan bilgisinin ve emeğin üretkenliğinin artmasıyla bu ayrımın ortadan kalkmaya başladığı belirtiliyor.

Beyin ve kasın giderek daha çok sayıdaki üretken sınıfta birleştiği ve sınıflar arası çatışmanın ürünün paylaşımından ziyade ne üretileceği ve hangi amaçlar için üretileceği sorununa odaklandığı ifade ediliyor. Bu kararları vermenin ise Engels’in “siyasi olarak yönetmek” dediği şey olduğu söyleniyor.

Makalede ayrıca, başarılı bir siyasi yönetimin sınıf toplumunda hiç de garantili olmadığı; bunun için egemen sınıfın kendi gücünü korumanın yanı sıra sistemin bütün tasarımını anlaması ve gerekli parçaların işler durumda tutulması ve kendi işlevlerini yerine getirmeleri için harekete geçmesi gerektiği anlatılıyor. Eğer egemen sınıf gücünü tekeline alır ve bunu sadece kendi çıkarları için kullanırsa sonucun kesin bir felaket olacağı uyarısı yapılıyor.

Tarihin böyle trajedilerle dolu olduğu hatırlatılıyor. Dolayısıyla başarılı bir siyasi yönetim için ya bilgelik ve özdenetim ya da egemen olmayan ama güçlü bir sınıf veya sınıf ittifakından gelen bir karşı-baskı gerektiği vurgulanıyor.

Makalede son olarak, kapitalist sistemin bugünkü durumu ele alınıyor. Yazarlar, kapitalist sistemin iki temel sorunu olduğunu belirtiyorlar: Birincisi, sistemin üretim kapasitesinin çok ötesinde bir sermaye birikimi sorunu; ikincisi, sistemin çevre üzerinde yarattığı tahribat sorunu.

Bu iki sorunun da kapitalist sınıf tarafından çözülemeyeceğini, çünkü bu sınıfın kendi çıkarlarına aykırı olduğunu savunuyorlar. Bu nedenle, kapitalist sınıfın siyasi yönetim yeteneğini kaybettiğini ve toplumun geleceği için bir tehdit oluşturduğunu iddia ediyorlar. Makalenin son cümlesi şöyle: “Bu durumda, tek çıkış yolu, örgütlü ve militan bir mücadele; ve zaferi, kaçınılmaz olarak kapitalist yönetimin devrilmesiyle sonuçlanacak bir mücadele.”

Makalenin tümünü yazıldığı dilde okumak için tıklayın…