İstanbul Barosu, Başkan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve yönetim kuruluna yönelik “görevden alma” davası açılmasının ardından olağanüstü kurultay kararı aldı. Baro yönetimi, 23 Şubat 2025’te yapılacak kurultayda, hukukun üstünlüğüne ve demokrasinin temellerine vurgu yapacaklarını açıkladı.
14 Ocak 2025’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” iddialarıyla İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Dava kapsamında baro yönetiminin görevden alınması ve yeni bir yönetim seçilmesi talep edildi.
Soruşturmanın temelinde, gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Suriye’nin kuzeydoğusunda insansız hava aracı saldırısıyla öldürülmesinin ardından İstanbul Barosu’nun yaptığı açıklama yer alıyor. Baro, basın mensuplarının öldürülmesini kınamış ve olayla ilgili etkin bir soruşturma talep etmişti. Savcılık ise bu açıklamayı suç unsuru olarak değerlendirdi.
Kaboğlu: “Demokratik Baro Yönetimine Müdahale”
İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, basın açıklamasında, dava ve soruşturmayı “demokratik iradeye müdahale” olarak nitelendirdi. Kaboğlu, “Bu dava, İstanbul Barosu’nu 20 Ekim 2024’te seçen binlerce avukatın demokratik tercihini yok saymaktadır. Baromuzun temsil ettiği hukuk mücadelesine yönelik dışarıdan bir müdahaledir” ifadelerini kullandı.
Kaboğlu ayrıca, baronun olağanüstü kurultay kararı alarak, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin tesisine olan bağlılığını göstereceğini belirtti. “23 Şubat kurultayı, Türkiye’ye ve tüm hukuk kurumlarına, demokrasinin ancak hukuk yoluyla inşa edilebileceğini gösterecektir” dedi.
Arka Plan ve Gelişmeler
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in öldürülmesi sonrası baronun açıklaması, savcılık tarafından “terör” ve “dezenformasyon” suçlamalarına dayanak gösterildi. Baro yönetimi, geçtiğimiz hafta Çağlayan Adalet Sarayı’nda ifade verirken, yönetim kurulu üyelerine olayla bağlantıları olup olmadığı ve gazetecileri tanıyıp tanımadıkları soruldu.
İstanbul Barosu, açıklamalarının uluslararası hukuk ilkelerine dayandığını ve suçlamaların mesnetsiz olduğunu savunuyor. Baro, olayın Cenevre Sözleşmesi’ne aykırı bir durum olduğunu vurgularken, soruşturmayı hukuksuz olarak nitelendiriyor.
İstanbul Barosu’nun 23 Şubat’taki olağanüstü kurultayı, hem Türkiye’nin hukuk camiası hem de siyasi atmosfer açısından önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor. Kaboğlu ve yönetiminin görevden alınması talebi, bağımsız hukuk sisteminin geleceği konusunda ciddi endişelere yol açarken, baronun bu süreçteki duruşu geniş bir kamuoyu desteği topluyor.
Bu süreçte alınacak kararlar, yalnızca İstanbul Barosu’nun değil, Türkiye’deki hukuk devleti ilkesinin geleceğini de doğrudan etkileyecek gibi görünüyor.
- Dersim Belediyesi Eşbaşkanı Orhan’ın Ev Hapsi Kararı Kaldırıldı - 15 Ocak 2025
- Gazze’de Üç Aşamalı Ateşkes Anlaşması: Katar ve Hamas Rolü - 15 Ocak 2025
- İstanbul Barosu Olağanüstü Kurultay Kararı ve Davalar Üzerine - 15 Ocak 2025