6 Şubat depremleri, yalnızca Türkiye’yi değil, dünyanın dört bir yanındaki insanları derinden sarstı. Binlerce insanın yaşamını yitirdiği bu büyük felaketin en acı sahnelerinden biri, Adıyaman’daki İsias Otel enkazında yaşandı. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gelen sporcular, tur rehberleri ve otel misafirlerinden oluşan 72 kişinin yaşamını yitirdiği bu trajedi, yıllardır süregelen ihmaller zincirinin acı bir göstergesiydi.
Geçtiğimiz günlerde sonuçlanan İsias Otel davasında, Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi sanıklara 7 yıl ile 17 yıl arasında değişen hapis cezaları verdi. Ancak bu karar, toplumun geniş bir kesimi için adaletin tam anlamıyla sağlanmadığı düşüncesini doğurdu.
Adalet Sisteminin Yüzleştiği Sınav
İsias Otel’in yıkılmasının ardındaki temel neden, yapım sürecindeki ihmaller ve denetim eksiklikleriydi. İddianamede, otel sahiplerinin ve yapımında rol alanların “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan cezalandırılması talep edildi. Ancak aileler ve avukatlar, sanıkların “olası kast” ile yargılanmasını istedi. Çünkü bu olay, yalnızca bir kaza ya da hata değil, bilinçli bir risk almanın sonucuydu.
Mahkeme, altı sanığı mahkûm ederken beş sanığı beraat ettirdi. Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ünal Üstel ve aileler, gerekçeli kararın ardından istinafa başvuracaklarını duyurdu. Ancak burada asıl mesele, cezaların büyüklüğünden ziyade, toplumun adalet duygusunun onarılmasıydı.
Bir Trajedinin Yüzü: İhmaller Zinciri
Türkiye’de bina yapımı ve denetim süreçlerindeki eksiklikler, depremler gibi doğal afetlerin insan eliyle felakete dönüşmesine neden oluyor. İsias Otel, 1990’larda inşa edilmişti ve zamanla kaçak eklemeler yapılarak genişletilmişti. Bu tür usulsüzlükler, yalnızca İsias Otel’le sınırlı değil. Türkiye’nin dört bir yanında benzer hikayelere rastlanıyor: Kaçak katlar, yetersiz malzeme kullanımı ve yasal düzenlemelerin kağıt üzerinde kalması.
Deprem sonrası yıkılan binalar arasında eski ve yeni yapılara rastlanması, sorunun yalnızca geçmişte değil, günümüzde de devam ettiğini gösteriyor. Bir binanın yapımında rol alan her kişi ve kurum, bireysel çıkarlarını toplumun güvenliğinin önüne koyduğunda, ortaya çıkan sonuç, İsias Otel gibi trajediler oluyor.
Toplumun Vicdanı ve Mücadele Ruhu
Bu dava, yalnızca hukuki bir süreç değil, aynı zamanda bir vicdan muhasebesiydi. Kuzey Kıbrıs’tan gelen sporcuların aileleri, otelin enkazı başında başlayan adalet mücadelesini mahkeme salonlarında sürdürdü. Duruşmalar boyunca yaşananlar, toplumun adalete olan inancını sorgulamasına neden oldu.
Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya’nın sözleri, bu mücadelenin özünü özetliyordu: “Gün yüzü görmesinler dedik, görmeyecekler. Çocuklarımıza ve sevdiklerimize bir söz verdik. Bu sözü de tutacağız.”
Bu sözler, yalnızca bir annenin yasını değil, bir toplumun adalet arayışını da ifade ediyor. Karar ne olursa olsun, bu mücadele, ihmallerin bir daha tekrarlanmaması için verilen bir savaş.
Ders Almak ve İleriye Bakmak
İsias Otel davası, yalnızca geçmişte yaşanan bir felaketi değil, aynı zamanda Türkiye’deki yapı güvenliği ve adalet sisteminin eksiklerini de gözler önüne serdi. Bu tür trajedilerden ders almak, yalnızca bireysel değil, kolektif bir sorumluluk gerektiriyor.
Adaletin tam anlamıyla tecelli etmesi, yalnızca sanıkların cezalandırılmasıyla değil, gelecekte benzer felaketlerin yaşanmasını önleyecek reformlarla mümkün olabilir. Toplumun ve yetkililerin, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için harekete geçmesi gerekiyor. Çünkü adalet, yalnızca mahkeme salonlarında değil, hayatın her alanında var olmalıdır.
Kaynakça:
1.Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi karar tutanakları.
2.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükümet açıklamaları.
3.Türkiye Deprem Vakfı raporları.
4.Türkiye Barolar Birliği basın açıklamaları.
5.İsias Otel davası mağdurlarının aileleriyle yapılan basın röportajları.
- Onat Kutlar: Şiir ve Edebiyatın Işığında Bir Yaşam - 13 Ocak 2025
- José Mujica’dan Hüzünlü Bir Veda: “Köpeğim Manuela’nın Yanına Gömün” - 11 Ocak 2025
- Kadınlar Öldürülürken Siyaset Neden Sessiz? - 4 Ocak 2025