İklim değişikliği yeni bir göç krizine yol açabilir…

Türkiye, Suriyelileri geri göndermeyi tartışırken, iklim değişikliği, Afrika ve Ortadoğu’daki güvenlik sorunları yeni bir göç dalgası olabilir mi sorusunu haklı olarak akla getiriyor.

Türkiye’de son dönemde Suriyeli sığınmacılarla ilgili tartışmalar alevlenirken, bu sorunun sadece Türkiye’yi değil, tüm dünyayı ilgilendiren bir boyutu da var: İklim değişikliği. Uzmanlar, iklim değişikliğinin neden olduğu kuraklık, seller, fırtınalar ve yangınlar gibi doğal afetlerin milyonlarca insanı yerinden edebileceğini ve yeni bir göç krizine yol açabileceğini belirtiyor. Özellikle Afrika ve Ortadoğu gibi zaten siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın yaşandığı bölgelerde iklim değişikliğinin güvenlik sorunlarını daha da artıracağı ve insanların yaşam koşullarını zorlaştıracağı öngörülüyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) 2020 yılı Küresel Eğilimler Raporu’na göre, dünyada 82.4 milyon kişi yerinden edilmiş durumda. Bu rakamın 26.4 milyonunu mülteciler, 48 milyonunu ise ülke içinde yerinden edilenler oluşturuyor. Rapora göre, yerinden edilenlerin yüzde 42’si çocuk ve yüzde 86’sı düşük veya orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Türkiye ise 3.7 milyon Suriyeli sığınmacıyla dünyada en fazla mülteci barındıran ülke konumunda.

UNHCR raporunda ayrıca iklim değişikliğinin yerinden etme üzerindeki etkisine de dikkat çekiliyor. Rapora göre, 2020 yılında dünyada 30.7 milyon kişi doğal afetler nedeniyle yerinden edildi. Bu rakamın yüzde 98’i hava olaylarıyla ilişkili afetlerden kaynaklandı. Raporda, “İklim değişikliği nedeniyle daha sık ve şiddetli hale gelen doğal afetlerin yerinden etme üzerindeki etkisi giderek artmaktadır” deniliyor.

İklim değişikliğinin en çok etkilediği bölgelerden biri Afrika kıtası. Afrika Birliği’nin (AU) verilerine göre, kıtada yaklaşık 18 milyon kişi iklim değişikliği nedeniyle yerinden edilmiş durumda. AU’nun İnsani İşler Komiseri Amira Elfadil Mohammed Elfadil, “Afrika’da iklim değişikliği nedeniyle yaşanan kuraklık ve seller hem insan hayatını hem de tarım üretimini tehdit ediyor” diyor.

Afrika’da iklim değişikliğinin yol açtığı bir diğer sorun ise çatışma. Uzmanlar, iklim değişikliğinin su ve toprak gibi doğal kaynakların azalmasına neden olarak rekabeti artırdığını ve silahlı grupların faaliyet alanını genişlettiğini belirtiyor. Örneğin Nijerya’da Boko Haram gibi radikal örgütlerin kuraklık nedeniyle yaşam koşulları zorlaşan gençleri kendi saflarına çektiği biliniyor.

Ortadoğu’da da benzer bir durum söz konusu. Bölgede yaşanan savaşlar, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik krizlerin yanında iklim değişikliğinin de insanların yaşamını olumsuz etkilediği görülüyor. Özellikle Suriye’de 2011’den bu yana devam eden iç savaştan önce yaşanan kuraklık ve tarım üretiminin azalması gibi faktörlerin rejim karşıtı gösterileri tetiklediği belirtiliyor.

Ortadoğu’da iklim değişikliğinin en çok hissedildiği ülkelerden biri Irak. Irak’ta son yıllarda sıcaklık rekorları kırılırken, su kaynakları da giderek azalıyor. Irak Çevre Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkede son 40 yılda su kaynakları yüzde 50 oranında azaldı. Bu durum hem tarım sektörünü hem de elektrik üretimini olumsuz etkiliyor.

İklim değişikliğinin yol açtığı yerinden etme sorunu Türkiye’yi nasıl etkiliyor? Türkiye’nin hem Afrika hem de Ortadoğu ile coğrafi yakınlığı bu sorunun cevabını veriyor. Zira Türkiye hem bölgedeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkların hem de iklim değişikliğinin neden olduğu doğal afetlerin potansiyel bir hedefi konumunda.

Türkiye’nin Suriye politikası bunun en somut örneği. Türkiye’nin Suriye’ye yönelik müdahaleci tutumu hem içeride hem de dışarıda eleştirilse de Türkiye’nin bu politikanın arkasındaki temel motivasyonu güvenlik endişesi olarak gösteriliyor. Türkiye’nin Suriye sınırında YPG/PKK varlığını tehdit olarak algılaması bunun bir yansıması olarak görülüyor.

Türkiye aynı zamanda Suriye’deki insani krizin de en büyük mağduru konumunda. Türkiye’ye sığınan yaklaşık 4 milyon Suriyeli sığınmacının yanında Türkiye aynı zamanda Suriye içinde kendine yakın olan örgütlere yardım ulaştırıyor. Türkiye’nin İdlib bölgesindeki gruplara desteği bölgedeki güvenliği olumsuz yönde etkilerken bu gurupların varlığını sürdürmesini de sağlıyor.

Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik politikası ise zaman zaman tartışmalara neden oluyor. Türkiye’de kamuoyunun büyük bir bölümü Suriyeli sığınmacıların geri gönderilmesini istiyor ancak bu pek mümkün görünmüyor. Zira Suriye’de hala devam eden savaş ortamı ve ülkenin alt yapısının çökmesi nedeniyle Suriyelilerin gönüllü olarak geri dönmeleri beklenmiyor.

Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara yönelik politika alternatifleri ise oldukça kısıtlı. Zorla geri gönderme seçeneği uluslararası hukuka aykırı olduğu için uygulanabilir değil. Üçüncü ülkelere gönderme seçeneği ise Avrupa Birliği’nin (AB) bu konuda ilgisiz ve isteksiz olması nedeniyle hayata geçirilemiyor.

Bu durumda Türkiye’nin yapabileceği en akılcı şey Suriyeli sığınmacılara yönelik uyum politikalarını geliştirmek olarak görülüyor. Uzmanlar, Suriyeli sığınmacılara eğitim, sağlık, istihdam gibi alanlarda destek vermenin hem onların hem de Türkiye’nin yararına olacağını belirtiyor…