Hama’da Alevi Katliamı: Mezhepçi Şiddetin Son Ayak Sesleri

Hama’nın kuzeyindeki Arze köyünde maskeli ve silahlı bir grubun gerçekleştirdiği vahşi saldırıda en az 10 sivil öldürüldü. Mezhepçi saiklerle düzenlenen bu katliam, Suriye’de azınlıklara yönelik sistematik şiddetin yeni bir halkası olarak kayıtlara geçti. Olay, Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) kontrolündeki bölgelerde artan mezhepçi cinayetlere dair endişeleri daha da büyüttü.

Susturucu Silahlarla İnfaz

Saldırganların, köydeki evlerin kapılarını çalarak susturucu takılı silahlarla vatandaşları infaz ettiği ve nehre götürdükleri rehineleri öldürdükten sonra hızla bölgeden kaçtıkları bildirildi. Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin açıklamasına göre, bu olay “mezhepçi cinayetlerin tüm özelliklerini taşıyor.” Gözlemevi Başkanı Rami Abdülrahman, saldırıyı gerçekleştiren kişilerin Sünni Müslümanlar olduğunu ve saldırının doğrudan Alevi kimliğini hedef aldığını belirtti.

Katliamın kurbanları arasında bir çocuk ve yaşlı bir kadının da bulunması, saldırının boyutunu daha da vahim hale getirirken, ölenler arasında eski subayların ve askerlerin olduğu iddiası, bu saldırının bir intikam operasyonu olabileceğini düşündürüyor.

43 Yıl Sonra Yeni Bir Hama Hatırası

Saldırının, 1982’de Hafız Esad yönetiminin Hama’da Müslüman Kardeşler ayaklanmasını bastırırken gerçekleştirdiği Hama Katliamı’nın yıldönümüne denk gelmesi dikkat çekiyor. O dönemde Müslüman Kardeşler’e yönelik geniş çaplı operasyonlar, binlerce kişinin ölümüne yol açmıştı. Bugün bu tarihsel bağlamın, mezhepçi kıyımlar için bir gerekçe haline getiriliyor olması, şiddetin nesiller boyunca devam eden bir kısır döngüye dönüşme tehlikesini gözler önüne seriyor.

HTŞ’nin Gölgesindeki Mezhepçi Şiddet

Heyet Tahrir Şam, Suriye’de yıllardır azınlıklara yönelik saldırılarla anılan bir örgüt. İdeolojik olarak El Kaide’ye yakınlığıyla bilinen HTŞ, Esad yönetimine karşı mücadele adı altında azınlıklara yönelik sistematik baskı, infaz ve sürgün politikalarını hayata geçiriyor. Arze köyündeki katliam, sadece son birkaç ay içinde mezhep aidiyeti gerekçesiyle düzenlenen yüzlerce saldırının bir örneği.

2025 başından bu yana mezhepsel temelli misillemelerde en az 218 kişi öldürüldü. Gözlemevi raporlarına göre bu saldırılar, özellikle Alevi, Dürzi ve Hristiyan toplulukları hedef alıyor. HTŞ’nin bu kıyımlara karşı sorumluluk alması bir yana, olayları genellikle ya görmezden geldiği ya da sorumluluğu farklı gruplara yükleyerek kamuoyunu manipüle ettiği görülüyor.

Mezhepçi Kıyımları Normalleştiren İdeolojik Zemin

HTŞ’nin kontrolündeki bölgelerde uygulanan İslamcı ideoloji, bu tür kıyımları sadece mümkün kılmakla kalmıyor, aynı zamanda haklı göstermeye çalışıyor. Arze köyünde yaşanan bu olay, mezhepçiliğin nasıl bir yıkıcı güç haline geldiğini bir kez daha ortaya koydu. Azınlıkların, ideolojik ve mezhepsel gerekçelerle hedef alınması, Suriye’deki toplumsal dokunun daha da parçalanmasına yol açıyor.

Olayın ardından HTŞ, güvenlik güçlerinin bölgeyi kuşattığını ve sorumluların yakalanması için soruşturma başlatıldığını duyurdu. Ancak bu açıklama, HTŞ’nin geçmişteki benzer olaylardaki sicili göz önüne alındığında, uluslararası kamuoyunda pek de inandırıcı bulunmuyor. HTŞ’nin kontrol ettiği bölgelerde azınlıklara yönelik saldırıların cezasız kalması, örgütün bu tür suçlara örtülü destek verdiği iddialarını güçlendiriyor.

Uluslararası toplumun bu mezhepçi şiddete karşı sessizliği ise başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Azınlıkların sistematik olarak hedef alındığı bu bölgelerde, insan haklarına dair herhangi bir yaptırım mekanizmasının işlememesi, faillerin cesaretlenmesine neden oluyor.

Suriye’nin Çözülmeyen Yarası

Hama’nın Arze köyündeki katliam, Suriye’de yıllardır süregelen mezhepçi şiddetin durdurulamayan yükselişini bir kez daha gözler önüne serdi. Azınlıkların yaşam hakkını hedef alan bu saldırılar, yalnızca bölgesel bir sorun değil, aynı zamanda insanlık için bir utanç kaynağıdır. Mezhepçiliği körükleyen güçlerin ve bu güçleri destekleyen ülkelerin sorumluluğu, göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir.

Bugün Arze’de susturucu silahlarla infaz edilen insanlar, sadece birer rakam değil; Suriye’nin derinleşen toplumsal yaralarının birer kanıtıdır. Dünya, bu acımasızlık karşısında daha ne kadar sessiz kalacak? Suriye’nin azınlıkları, daha ne kadar yalnız bırakılacak?


  • NHY / Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), .Jawan Haber Sitesi, El Vatan Gazetesi, Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri ve Raporlar, Al-Monitor ve Middle East Eye