Cumartesi Anneleri, 1036 haftadır süren adalet arayışlarına bu hafta da devam etti. 1979 yılında Urfa’nın Hilvan ilçesine bağlı Kılıcın köyünde kaçırılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Bedirhan Tüysüz’ün akıbeti bir kez daha soruldu. Eylemde, etkili bir soruşturma yürütülmesi ve Tüysüz’ün mezarının bulunması talep edildi.
Galatasaray Meydanı’nda 1036. Eylem
Cumartesi Anneleri ve İnsanları, kayıplarının fotoğrafları ve karanfillerle İstanbul Galatasaray Meydanı’nda toplandı. Eyleme İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), kayıp yakınları ve hak savunucuları katıldı. Bu haftaki basın açıklamasını, TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe okudu.
Ümit Efe, 1979 yılında Bedirhan Tüysüz’ün kaçırıldığı koşulları hatırlatarak, “Tüysüz ailesinin sesi olmak için buradayız. Kaçırılan her insanın akıbeti araştırılmalı, failler yargılanmalıdır. Bu, sadece kayıp yakınlarının değil, toplumun tamamının adalet talebidir” dedi.
46 Yıllık Adalet Arayışı
Bedirhan Tüysüz, 1979 yılının Kasım ayında, devlet destekli olduğu iddia edilen Bucak Aşireti’ne bağlı silahlı kişiler tarafından kaçırıldı. O dönem tarımla uğraşan, çevresinde sevilen ve saygı gören 10 çocuk babası Tüysüz, köyde yaşanan baskılar nedeniyle Bucak Aşireti’yle çatışma halindeydi. Bucak Aşireti, 1970’li yıllarda bölgede devletle iş birliği içinde olduğu ve özellikle Kürt siyasetini destekleyen kişilere yönelik baskıcı politikalar yürüttüğü iddialarıyla sık sık gündeme gelmişti.
Ümit Efe, o dönemi şöyle aktardı:
“6 Mayıs 1979’daki yerel seçimlerde bağımsız belediye başkanı adayı Nadir Temel, Hilvan’da seçimi kazandı. Bu, Kürt siyasetinin kazandığı ilk belediye olarak tarihe geçti. Ancak bu başarı, Hilvan ve çevresindeki şiddet ortamını daha da körükledi. Kontrgerilla ile iş birliği yaptığı iddia edilen Mehmet Celal Bucak’ın liderliğindeki Bucak Aşireti, bölgedeki diğer aşiretlere ve siyasi gruplara yönelik baskılarını artırdı. Tüysüz ailesi de bu baskılardan nasibini aldı.”
Kaçırılma ve Sonrası
Tüysüz’ün kaçırıldığı gün Bucak Aşireti’ne bağlı yüzlerce silahlı kişi, köydeki evlere baskın düzenledi. 13 yaşındaki oğlu ve eşi rehin alındıktan sonra Tüysüz’e haber gönderilerek “Gel, konuşalım” denildi. Köydeki olay yerine gelen Tüysüz, zorla bir araca bindirilerek kaçırıldı. Aile, jandarma ve kaymakamlığa başvurarak yardım istedi ancak hiçbir adım atılmadı. Ailenin iddialarına göre, Tüysüz Bucak Aşireti’ne ait Söyütlü köyünde tutuluyordu. Ancak savcılık bu iddiaları dikkate almadı ve tüm suç duyuruları sonuçsuz kaldı.
Ümit Efe, devletin yıllardır süren kayıtsızlığına vurgu yaparak, “Tüysüz ailesinin başvuruları sürekli olarak takipsizlikle sonuçlandı. Soruşturma yapmakla yükümlü olan savcılık makamları, etkili bir araştırma yapmayı reddetti. Bu, sadece Tüysüz ailesine değil, adalet talep eden tüm kayıp yakınlarına yapılan büyük bir haksızlıktır” dedi.
“En Azından Bir Mezarımız Olsun”
Cumartesi Anneleri, Bedirhan Tüysüz’ün akıbetinin açıklığa kavuşturulması ve ailesinin en azından bir mezara kavuşması için çağrıda bulundu. Tüysüz’ün hikayesinin sadece bir kayıp vakası olmadığını, devletin ihmali ve iş birliği iddialarıyla derinleşen bir adalet krizi olduğunu vurgulayan Efe, şöyle konuştu:
“Kaçırılan her insanın akıbetini ortaya çıkarmak devletin görevidir. Yıllardır ‘Mezarımız olsun’ diyen Tüysüz ailesinin bu insani talebine cevap verilmedi. Faillerin korunması, hukukun üstünlüğüne olan inancı zedelemekte, adalet arayışını her geçen gün daha da zorlaştırmaktadır.”
Cumartesi Anneleri’nin Mesajı
Cumartesi Anneleri, 1995’ten bu yana sürdürülen mücadelede adalet arayışlarından asla vazgeçmeyeceklerini bir kez daha vurguladı. “Kaç yıl geçerse geçsin, kayıplarımız için adalet talep etmekten ve devletin hukuka uygun hareket etmesini hatırlatmaktan geri durmayacağız” diyen Ümit Efe, mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
-
NHY / Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD), Cumartesi Anneleri Platformu:, Bölgesel Tarihi Kaynaklar, Ümit Efe’nin Basın Açıklaması