Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hukuksuz tutuklanmasına karşı yükselen toplumsal tepkiyi canlı yayınlarla aktaran Sözcü TV’ye 10 gün süreyle ekran karartma cezası verdi. DW Türkçe’nin haberine göre karar, 27 Mart’ta alındı ve bu hafta itibarıyla kanala tebliğ edildi. Eğer mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıkmazsa, Sözcü TV 1 Haziran’dan itibaren 10 gün boyunca yalnızca siyah bir ekranla, RTÜK kararını seyircisine sunacak.
Bu kararın teknik bir “yayın ihlali” değil, doğrudan halkın bilgiye erişim hakkına ve basın özgürlüğüne yöneltilmiş bir saldırı olduğu açık. RTÜK’ün, muhalif televizyon kanallarını cezalandırma pratiği artık sistematik bir sansür mekanizmasına dönüşmüş durumda. Üstelik RTÜK, iktidarın açıkça manipüle ettiği bir süreçte, kamuoyunun gerçeklere ulaşmasını engelleme görevini neredeyse gönüllü olarak üstleniyor.
İktidar Medyası Serbest, Eleştirel Yayınlara Karartma
RTÜK üyesi İlhan Taşçı’nın sözleri durumu net bir biçimde özetliyor: “Bu karar, görüntüde belki Sözcü TV’nin ekranını karartıyor gibi olabilir ama aslında halkın haber alma hakkının üzerine bir karartma.” Türkiye’de artık RTÜK’ün denetlediği televizyonların yüzde 95’inin iktidarın doğrudan veya dolaylı kontrolünde olduğu biliniyor. Kalan birkaç bağımsız ya da eleştirel kanal ise ağır para cezaları ve program durdurma kararlarıyla sürekli baskı altında.
Hatırlatalım: Sözcü TV, son bir yılda RTÜK’ten tam 14 idari para cezası aldı. TGS Genel Sekreteri Banu Tuna’nın verdiği bilgiye göre bu cezaların toplamı 7 milyon 43 bin 300 TL’yi buluyor. Bu sadece ekonomik değil, siyasi olarak da bir tasfiye süreci. Tuna’nın ifadesiyle: “Bu bir susturma ve yok etme operasyonudur.”
Haber Yapmak Suç Sayılıyor
RTÜK’ün Sözcü TV’ye verdiği 10 günlük cezanın gerekçesi ise trajikomik: İmamoğlu’nun tutuklanmasını protesto eden vatandaşların mitingleri sırasında yapılan canlı yayınlarda “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”. Oysa kanalın yaptığı, sadece gazetecilik. Yani bir haber kanalının, yaşananları aktarması.
İlhan Taşçı bu durumu şöyle özetliyor: “Haber kanalında haber yapmak suç sayılıyor.” Medya üzerindeki baskının boyutu artık “çok seslilik”le değil, “tek seslilik”le yönetilen bir rejimin gerekliliklerine işaret ediyor.
RTÜK: Medyada Çok Sesliliğe Tahammülsüz
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu da DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada bu tabloyu doğruluyor: “Ulusal eleştirel bir televizyon kanalının 10 gün süreyle susturulması, toplumsal ve medya kutuplaşmasından medet umanların eseridir.”
Sadece Sözcü TV değil, aynı tarihlerde Halk TV ve TELE1’e de idari para ve program durdurma cezaları verildi. Now TV ise para cezasıyla geçiştirildi. Eleştirel yayınların sistemli biçimde hedef alınması, muhalif medyayı zayıflatmaya ve kamuoyunu tek sesli bir gerçekliğe mahkûm etmeye dönük bir rejim stratejisinin parçası.
Basına Darbe, Anayasaya Meydan Okuma
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) yaptığı açıklamada bu süreci basın özgürlüğünün gaspı olarak tanımlıyor. “Kamuoyunu ilgilendiren olaylar hakkında halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde bilgilendirmek basının varlık nedenidir” diyen TGC, RTÜK’ü hem Anayasa’ya hem de ifade özgürlüğüne uygun davranmaya davet ediyor.
RTÜK’ün uygulamaları ise bu çağrılara kulak asmıyor. İktidarın medya üzerindeki kontrol arzusu, yalnızca kurumları değil, yurttaşları da hedef alıyor. Zira bu cezalar, yalnızca bir televizyon kanalını susturmuyor; aynı zamanda o kanalı izleyen, oradan haber alan milyonları da cezalandırıyor.
Ekran Kararmıyor, Demokrasi Kararıyor
Sonuç itibarıyla RTÜK’ün verdiği bu karar, yalnızca bir ekranı değil, Türkiye’nin demokratik kamuoyunu hedef alıyor. 10 gün boyunca susturulan yalnızca Sözcü TV değil; aynı zamanda yurttaşların gerçeği öğrenme hakkı, basının haber verme hakkı ve demokrasinin kendisi.
Bir ekranı karartmak, aynı zamanda bir toplumu karartmaktır.
- NHY / DW Türkçe
- Bilim İnsanlarından Alarm: 1,5 Derecelik Isınma Eşiği 2028’de Kalıcı Olarak Aşılabilir - 20 Haziran 2025
- NASA’nın Mars’taki “Mantar” Gizemi: Gerçekten Yaşam Belirtisi mi, Yoksa Sıradan Bir Jeolojik Şekil mi? - 20 Haziran 2025
- CHP’li 81 İl Başkanından Ortak Direniş: Kayyum Darbesini Tanımayacağız - 20 Haziran 2025