Karar Gazetesi yazarlarına konuşan Bekir Ağırdır, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin 3. yıldönümünü dün yaşanan sokağa çıkma yasağı tartışmaları ile değerlendirdi. Kasım ayında yaptıkları ankette sisteme desteğin yüzde 40 olduğunu, pandemi sürecinde ise şikayetlerin arttığını belirtti. Ağırdır şöyle konuştu:
“Anlaşılıyor ki sistemin bir mimari tasarımı yokmuş. Yapılan ve geri alınan değişikliklere ve devlet dediğimiz bürokrasinin çalışmasına bakılırsa, iş deneme yanılma ile yürüyor. Siyaset başkanlık meselesini bir kişiye atfederek tartışmışız. Kurumsal yapıların nasıl olması gerektiğini tartışmadık. Çok yüzeydeki gerilimlerle tartışmışız. Özellikle sistemi yürütmek zorunda olan Erdoğan ve ekibi, devasa bir mesele ile karşı karşıya kaldılar. Anladığım kadarıyla kurumsal yapı oturmadığı gibi hala da sistemik tasarım da yok ortada. İnat uğruna yetkilerin bir merkezde toplandığı, bir gecede çıkarılan kararnamelerle işlerin yürütüldüğü bir yönetimin içine düştük. Kurumsal bir yapı tasarlanmış olsaydı geçiş süreci daha kolay atlatılabilirdi.”
Yasakları bugün koyup, yarın kaldırmak gibi tartışmaların sistemsizlik ve keyfiyete bağlı yaklaşımın sonucu olduğunu söyleyen Ağrıdır, “Bireyler de bunu görüyor ve anlıyor. Yerel yönetimlerin yardım kampanyalarının yasaklanması gibi gerilimler, sınav tarihinin değiştirilmesi gibi kararlar yüzde 75 oranında insanları rahatsız ediyor” dedi.
YÜZDE 29 GEÇİM SIKINTISINDAN DIŞARI ÇIKIYOR
Son yaptıkları araştırmada toplumun yüzde 29’unun geçim sıkıntısı nedeniyle korona sürecinde evde kalamadığını söyleyen Ağırdır “Ocak ayı itibariyle her yüz kişiden 47’si çalışma hayatında. Bunlardan 9’u de işsiz. Çalışan her 38 kişiden 30’u ise işini kaybederse geçinemeyecek düzeyde. İnsanların elinde bir aylık erzak ya da geçimini temin edecek paraları yok. Yani özellikle korona sürecinde toplumun yüzde 35’lik bir kısmı dışarı çıkmadığı zaman akşam ne yiyeceği sorusunun cevabını düşünmek zorunda” diye konuştu.
Korona süreciyle ilgili araştırmamızda insanların tedbirleri bildiğini ama uygulamadığını tespit ettiklerini anlatan Ağırdır şöyle konuştu: “İnsanların verilen bilgiye, açıklamalara güven sorunu var. Şeffaf davranmak ve insanları kararlara katılmaya teşvik etmek gerekiyor. Yasaklar, önlemler için oylama yapılamayacağına göre sivil toplum kuruluşlarını karar alam süreçlerine dahil etmek gerekir. Bu sadece ülkeyi yönetenler için değil şirketler için de geçerli. İnsanlar dahil olmayınca uygulamaya da yanaşmıyor. Cumhurbaşkanı’nın partili kimliğini öne çıkarması ve kutuplaştırma dili de bunda etkili.”
KUTUPLAŞTIRMA AK PARTİ’DE DE ÇÖZÜLMEYE NEDEN OLUYOR
Gerilim dilinin etkileri konusunda araştırmalarından çıkan temel bulgulardan birinin Cumhurbaşkanı’nı destekleyen muhafazakâr kitlede bile kutuplaşma anlamında 10 puanlık bir çözülme olduğunu söyleyen Ağırdır “İnsanlar sorunlarla karşılaştıkça, işsizlik, ekonomik kriz, eğitim gibi somut sorunlar belirginleştikçe insanlar daha rasyonel düşünüyor. Soyut konularda kutuplaştırıcı dil çalışıyor ve sonuç alabiliyor. Ama somut sorunlar insanların karşısına çıktıkça, çözülme başlıyor. Hanenin dirliği, birliği ekonomik geçimi söz konusu olunca ülkenin birliği konusundaki kutuplaştırıcı dil işlemiyor. Her şey normal giderken bayrak sallamanın bir karşılı oluyor. Sorun varken bu tam tersi çözülmeye neden oluyor” tespitinde bulunu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı örnek gösteren Ağırdır, “Herkesi kapsayıcı, herkese hitap eden bir dil ile muhalif kanattan bile not aldı. Ancak bu süreçte Cumhurbaşkanı’nın tavrının onaylandığını sanmıyorum” dedi.
İKTİDAR ESKİ DEVLET KODLARINA DÖNÜYOR
Üç ismin milletvekilliğinin düşürülmesinin siyasi olduğunu ve bunun iktidar bloğu tarafından kutuplaştırma söyleminin sürdürüleceğinin işareti olarak görülebileceğini belirten Bekir Ağırdır şöyle konuştu:
“Sivil toplum kuruluşları kamu alanının tamamen dışına atıldı. Bu bile siyasi alanı daraltma çabası. Bu sadece otoriterlik ile açıklanacak bir durum değil. Keyfilik, mahkûm vatandaş kodlamaları da baskın çalışıyor. İktidar eski devlet kodlarına geri dönüyor. İktidar bloğunun yeni bir başarı hikayesine ve sıçramaya ihtiyacı var. Başkanlık sistemine geçerken, ‘sihirli değnek her şeyi çözecek’ beklentisi oluşturuldu. Ama hiçbir şey çözülmüş değil. O beklentinin yönü, başka bir yere çevrilmek isteniyor şimdi. Bir devlet siyaseti tercih ediliyor. Sadece HDP değil, CHP de Saadet Partisi de yeni partiler de keriminize edilmeye çalışılıyor. Hep bir yabancı düşmanlığı, adını bile bilmediğimiz, tarif edilmeyen bir iç ve dış güçlere doğru beklentiler yönlendiriliyor. Bunun yerel seçimlerde bir ölçüde işe yaradığını ve meclis oylarında iktidar yüksek oy aldığını gördük. Ancak Ekrem İmamoğlu bunun karşısında aynı dili kullanmadığı için Binali Yıldırım’a oy olarak yansımadı kutuplaştırıcı dil.
BOŞTAKİ KİTLEYİ YENİ PARİTLER İKNA EDEBİLİR
Yeni partilerin kurulması ve AK Parti tabanından kopuşlarla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Bekir Ağırdır, 30 yaş altı 19 milyon genç seçmenden yarısından fazlasının mevcut siyasi partilerden umudu kestiğini, ülkenin sorunlarını kimin çözeceği noktasında umutsuz olduğunu anlatan Ağırdır “Üstelik daha alarm verici olan ise ülkenin geleceğinden de giderek umudu kesiyorlar. Yüzde 70’lik bir memnuniyetsizlik düzeyi var. 15-20 yaş arasındaki seçmenler ise tüm siyasi partileri reddediyor. Bunlar metropolde çoğulcu bir hayatın içinde doğan bir kesim bu. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın bu kitleyi yakalama potansiyeli var. İYİ Parti iyi bir örnek. Metropollü olan ama ülkem bayrağım diyen, bunun yanında farklı kesimlerle iç içe yaşayanlar İYİ Parti’de, geleneksel, çeşitliliğin daha dar olduğu yerlerde yaşayan seçmenler ise MHP’de kaldı. Bu nedenle İYİ Parti’yi engelleyemediler. Başarı teşkilatlanma, önemli isimlerin yönetiminde olması ya da Meral Akşener etkisiyle anlatılamaz. Yeni partiler için fırsat alanı var. Kendini boşlukta hisseden bir kesim var. Bunların oranı Şubat ayındaki ölçümde yüzde 36 idi, birinci parti konumundalar” diye konuştu.
YENİ PARTİLER TAYYİP BEY’İN BEKLEMEDİĞİNİ YAPIYOR
Ağrıdır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni partiler için “ölü doğdular” yorumuna katılmadığını belirterek seçmenin tercihlerinin yatırım yapmak gibi kâr zarar hesabına göre değişmediğini söyledi. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın Erdoğan’a ciddi birer rakip olacağını söyleyen Ağırdır “Ne kadar sert davranacağını gösterdiği halde iki partide vazgeçmedi. Davutoğlu için devleti dolandırmaya kalktı dedi. Bundan daha ağırı olamaz. Kurdukları dile de bakılırsa sağlam ve eleştiriler hatta Tayyip Bey’in beklediğinden de öte mindere davet etmeye çalışan, meydan okuyan bir tarz var. AK Parti’nin bunun karşısında bocaladığını düşünüyorum. Gelecek Partisi iki oy alırsa AK Parti seçmeninden alacak. Deva Partisi ise iki oydan birini AK Parti’den diğerini de öbür partilerin tabanından alacak. Ama her bir puan AK Parti’nin iktidar gücünü etkileyecek. Bu da gerilimi tırmandıracak. Çok iyi maç oldu ama golsüz bitti diyeceğimiz bir tablo oluşacak. Kimsenin ringlerden kaçacağı yok” diye konuştu.
Ağırdır, AK Parti’nin oylarının Şubat ayında yapılan ankete göre yüzde 27’ye gerilediğini, ancak Gelecek Partisi, DEVA Partisi ve İYİ Parti ile Saadet Partisi’nin sağ bir ittifak kurmasının “Erdoğan karşıtlığında birleştiler” imajı oluşmasa bile kutuplaştırıcı dili kullanan iktidar bloğuna yarayacağını söyledi.
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024