En Güzel Bizim Çocuklar Ölüyor

Dedim ki, kimse ölüm orucuna yatmasın ve ölmesin. Bu sistem, sizin ölünüzden ziyade dirinizden korkar. Bu sistem, susmuş bir ölüden ziyade okumuş, okuyan, üreten nesilden korkar. Açın koca koca rektörlerin açıklamalarını okuyun. Gericilerin bu güne kadar söylediklerine bakın!

Ben, ölmeyin dediÄŸim için, düşmanmışım! Bu çocukların düşmanı, hatta öldürülmem gerekiyormuÅŸ… Ama onlar, ölümü bu çocukların hakkı, güzel ölsünler dedikleri için onların ve ailelerinin dostuymuÅŸ! Bunlar aklını nereye ipotek bıraktı bilmiyorum… Aklı başında hiçbir insan, ölümü övmez, ölümü desteklemez, güzel ölüyorlar demez, dememeli. Hele de bir anne-baba, öğretmen, doktor, bilim insanı, gencecik sanatçıların, hukukçuların, pırıl pırıl aydın beyinlerin ölmesini onaylamamalı, güzellemeler yapmamalı. Hele de ÅŸu anda, ÅŸu zamanda! Gericilik her tarafı teslim almışken! Siz sanıyor musunuz ki, padiÅŸah ve ekabiri, soylusu-soysuzu “vah vah bu çocuklar ölecek, başımıza bela olacak dediklerini…” Ãœzüleceklerini, uluslar arası arenada bunların itibarsızlaÅŸacağını mı sanıyorsunuz! Hırsızlıkla suç üstü yakalanıp, kendilerini temize çıkaran insanlardan bahsediyoruz. Bir gün içinde tv. de dört sefer üst üste yalan söyleyen, utanmayan, piÅŸkin insanlardan bahsediyoruz! Dört gün önce padiÅŸaha küfür edip, sonra onu peygamber ilan eden adamlardan bahsediyoruz, soysuzlar gibi…

Evet, ben siyasetten anlamam, ama insan hayatının kıymetini bilirim. Yüzlerce çocuk yetiÅŸtirdim, ellerinden tuttum, oyunlar oynadım, yazı yazdırdım. Burunlarını sildim, ben bir çocuÄŸun nasıl yetiÅŸtiÄŸini bilirim… YaÅŸamın kutsallığını bilirim…
En güzel bizim çocuklar ölür. Mesela;
Bu güzel avukatlarımız ölmeli, hatta hepimiz bunları teşvik etmeliyiz, haklı mücadelelerinde, açlıktan ölmeli! Ki, bu gün televizyonlarda izlediğiniz gericilerin avukatları rahat konuşsun, karşılarında doğru kelam edecek avukat kalmasın. Yarın bir gün, utanmaz hukuk katleciler diyen kimse olmasın!

Sanatçılarımız da ölmeli, ölmeli ki, heykeller kaldırılınca, sanat yasaklanınca, tiyatrolar kapatılınca kimse ses çıkaramasın!
Doktorlarımız da ölmeli, ki Ali İsmail Korkmaza bakan doktorlar rahatça çocuklarımızı ölüme terk etsin!
Öğretmenlerimiz de ölmeli, onlarda güzel ölür! Ki gerici eÄŸitim bir nebze de olsa çaÄŸdaÅŸ öğretmenlerin engeline takılmasın, rahatça zehirlesinler yeni nesli…

Bilim adamlarımız da ölmeli, üfürükçüler, muskacılar, tarikat ÅŸeyhleri rahatça bilimi konuÅŸabilsin…!
Ali Ä°smail ne güzel öldü, dayak yiye yiye. Kafası gözü dağıtılarak… Serdar Alten, Efraim Ezgin iple boÄŸularak öldürüldü, ne güzel ölmüşlerdi! Erdal Eren ne güzel asılmıştı!

Mahir Çayan, Cihan Alptekin, ne güzel ölmüşlerdi!

Berkin Elvan, nasıl da yakışmıştı bedenine o kurşunlar!

Deniz’ler ne de güzel asılmıştı! Dersimdeki mezarlıklarda ne güzel uyuyor devrimciler! Türkiyenin her bir toprağına kızıl karanfiller gibi dağıldılar, ne güzel çiçekler açıyorlar, ne güzel kokuyorlar! Anneleri babaları kardeÅŸleri her gün evde halay çekiyorlar, ne güzel öldü çocuÄŸumuz. Yani bu mudur?

Bizim çocuklarımız güzel ölecek ki; bu günkü sistemi yöneten gericilere yer açılsın, ülkeyi yönetsinler. En güzel arabalara binip, tirilyonlarca para çalsınlar. Halkın vücuduna kene gibi yapışıp, kanlarını emsinler. Bizim çocuklar mezarlarda olacak ki, bu zekadan yoksun, a sosyal gerici, dinci, ırkçı kesim iÅŸini rahatca yürütebilsin. Bizim çocuklara yakışmaz en güzel giysiler, okumalar, üretmeler, bilim adamı olarak insanlığa hizmet etmeler, söylenmemiÅŸ ÅŸarkılar üretmeler… bizim çocuklara ölmek yakışır… Ha diyeceksiniz ki, zaten onlarda bu yüzden kendini öldürüyor, isyan, baÅŸkaldırı… DediÄŸiniz ÅŸey doÄŸru olsaydı, yaÅŸanılacak yerler mezarlıklar olurdu. Bilimin, sanatın, eÄŸitimin, üretimin, geliÅŸmenin merkezleri mezarlıklar olurdu.

Ha bir ÅŸey daha, recep onun hakkında her konuÅŸanı mahkemeye veriyor, öyle ya da böyle cezalandırıyor. Peki siz ne yapıyorsunuz… Özel mesajlarım ve sayfamda yazdıklarımdan ÅŸunu anlıyorum, elinize recep gibi bir fırsat geçse, milyonlarca insanı sorgusuz sualsiz aynı gün asarsınız, mahkemeye bile çıkarmadan, ne dediÄŸini anlamadan… Yeterki biri eliyle iÅŸaret etsin!

Bu avukatların anneleri dile gelse de bu çocukların nasıl yetiÅŸtiÄŸini, hangi ÅŸartlarda nasıl okutulduÄŸunu size anlatsa. Öğretmenleri dile gelse de, ne emekler harcadığını dile getirse, ne kadar kolay, ölsünler demek! Ölmek onların hakkı, haklarına saygı duyun demek… Evet, bizim çocuklarımız en güzel ölülerdir, en güzel ölenlerdir. Zaten hak ettikleri tek ÅŸey de bu, güzel ölmek, cezaevlerinde güzel iÅŸkencelerden geçmek, asılmak, iÅŸsiz kalmak, horlanmak… bizim çocuklarımıza bu yakışır! Yani bu mudur?
Ha bir de, tabi haklısınız! Siz karar aldıysanız, kimsenin konuÅŸmaya hakkı yoktur, her kes susup, emredersiniz, ne güzel düşünmüşsünüz dememiz lazım. PaÅŸam….

Devrimci insan ne der biliyor musunuz? Safları sıklaÅŸtırın, mücadelemiz yeni baÅŸlıyor. Sesinizi uluslar arası kamuoyuna biz yayacağız. Ä°nternetle, gazetelerle, tv’lerle… Ama ne olur, saflardan patır patır dökülmeyin, yaÅŸayın, yaÅŸam azminizi üretime aktarın, yeni ÅŸarkılar besteleyin, bu günü yaÅŸayarak geçmiÅŸe aktarın… son sözüm, Diyarbakır 5 No’lu Cehenneminde Ölümden De Öte… Hasan Hayri Aslan’ın kitabını okuyun, devrimci insanın hangi koÅŸullarda yaÅŸama nasıl sıkıca sarılması gerektiÄŸini inceleyin. Ä°yi ki Hasan Hayri yaÅŸamış ve bu kitabı kaleme almış, iyi ki yaÅŸama sıkı sıkıya asılmış. FaÅŸist devletin neler yaptığını, 80 darbesinin ne olduÄŸunu bize anlatabilmiÅŸ. iÅŸte bu ölümsüzlüktür… Ä°yi ki 1938 Dersim soykırımında insanlar devletin zulmüne karşı ölümü tercih etmemiÅŸ. Yoksa biz gerçekleri baÅŸkalarının aÄŸzından, hala isyan olarak dinliyor olacaktık. Ä°yi ki o insanlar, yaÅŸamın kutsallığına inanmışlar.

Şimdi ben yaşasınlar dediğim için bu çocukların ve devrimciliğin düşmanı, siz dostusunuz, öyle mi?