“Ekmek yerine mermi” dönemi

Militarizm, devlet ve toplum hayatında askeriyenin egemen olması, ulusal ve sınıfsal mücadelelerin ezilmesi için ordunun gücünün ve etkisinin artırılması, devletin bir tür askerileştirilmesi şeklinde tanımlanabilir. Devlet ve onun silahlı gücü olarak ordu, toplumun sınıflara ayrılması ve ekonomik bakımdan güçlü olan sınıfın egemenliğinin bir biçimi olarak ortaya çıkmıştır. Ordu bir sınıfın egemenlik biçimi olan devletin koruyucu ve kollayıcı gücü olarak şekillenmiş ve her toplumun kendine özgü bir nitelik kazanmıştır.

Militarizm bütün sömürüye dayalı toplumlarda görülmekle birlikte, esas olarak kapitalist toplumda belirgin bir nitelik kazanmıştır. Özellikle kapitalizmin emperyalist aşamaya geçmesiyle birlikte ekonomi, politika ve toplumsal yaşamın bütün sektörleri, askeri sanayi tekelleriyle ordunun emrine verilmiştir. Militarizm en keskin çizgileriyle birinci ve ikinci emperyalist dünya paylaşım savaşlarında ve Soğuk Savaş döneminde görülmüştür. Günümüzde ise, başta ABD olmak üzere eski emperyalist kamp ile onların müttefiki olan ülkelerde ve Rusya, Çin ve Hindistan yeni emperyalist devletlerde görülmektedir.

Kapitalizmin emperyalist aşamasında silah üretimine pazar açmak için savaşlar çıkarılmış ve savaş sanayi olağanüstü düzeyde geliştirilmiştir. Savaş sanayi ile yaratılan ikame piyasası, ağır sanayinin ürettiği malların devlet tarafından satın alınması için yaratılan yeni bir satın alma gücünü oluşturmuştur. Bu nedenle silahlanma,  büyük kapitalist tekellerin anamallarını değerlendirmenin zorunlu bir biçimi haline gelmiştir.

Savaş ekonomisi, amaç, araç ve ihtiyaç olarak çok yanlı bir şekilde kullanılmıştır. Savaş ekonomisinde, savaş amaç olarak çıkarılmış, savaş sanayi dışındaki tüketim kısıtlanarak toplumsal üretimin bütün sektörlerini savaşın ihtiyaçları belirlemiştir. Savaşla doğrudan bağlantılı olan çok sayıda sektör olmakla birlikte bunlar genellikle birbirlerinden kopuk olarak ele alınmaktadır. Oysa savaşın ekonomiyle ve politikayla ilişkisinin daha geniş bir boyutu için şunlar söylenebilir:

Bütün büyük savaşlar devletlerarasında çıkmaktadır. Bütün dinlerde yeniden üretilen Kutsal Savaş ve Cihat kavramları aynıdır. Savaşların doğal seleksiyon olarak görülmesi ve ölümün yüceltilmesi faşistlerin dünya görüşüdür. Savaşların yol açtığı çevre tahribatı doğal afetlerden daha fazla ve etkili olmaktadır. En ileri ve gelişmiş teknolojiler savaş sanayinde kullanılmaktadır. Bütün savaşların en masum insanları kadınlar ve çocuklardır. Savaşın bir erkek işi haline gelmesi ve toplumda binlerce yıldan beri var olan erkek egemenliğiyle birlikte ele alınmasını gerektirmektedir.

Militarist devletlerde savaş sanayine yapılan yatırımlar, eğitim ve sağlık gibi insanların en temel gereksinimleri olan sektörlerden 10 kat daha fazladır. Bu, söz konusu devletlerin yıllık bütçelerinde ve resmi verilere göre % 30-40 arasında muazzam oranlar tutmaktadır. Birinci Dünya Emperyalist Paylaşım Savaş’ından beri savaş sanayi yıllık cirosu ile dünyanın birinci sektörü haline gelmiştir. İkinci Dünya Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda Nazilerin “Tereyağı yerine tank” sloganı vardı.  Amerika’da ise aynı doğrultuda “Jartiyer yerine mermi” sloganı kullanılmıştı. Her iki sloganın amacı, savaş koşullarında mutlak yoksullukla yüz yüze gelen kitleleri beka sorununa yönelterek savaş koşullarına uyum için özveriye çağırmaktı.

Türkiye uzun zamandan beri topyekûn bir savaş halinde bulunuyor ve adeta savaş her şeyimizi belirliyor. Bu bakımdan “Ekmek yerine mermi” sloganı bugünkü savaş sanayini ve militarizmi anlatabilir. Çünkü bu slogana uygun silah sanayi için olağanüstü yatırımlar yapılıyor ve dışarıya milyarca dolarlık silah siparişleri veriliyor. Sadece S-400’ün maliyeti 2,5 milyar doları buluyor. F-35’in zararı ise 9 milyar dolar. Durumu trajikomik hale getiren şey ise Türkiye’de mermi fiyatlarının ekmekten, sudan ve sütten daha ucuz hale gelmesidir. Makine Kimya Endüstrisi(MKE)’nin resmi internet sitesinde mermi fiyatları şöyledir: Yerli üretim MKE damgalı 7.65 milim, 9 milim mermi fiyatları en ucuz 2.22 TL. Yerli üretim olan 9 milim Turaç Sterling mermi fiyatı 2.22 TL. En ucuz tabanca mermisi 2 TL. 9 milim Turaç Sterling 9.65 milim MKE damgalı S.W. normal tabanca mermisinin tanesi 2.52 TL.

Savaş ve savunma giderleri yaşanmakta olan ağır ekonomik krizin nedeni olarak gösteriliyor. Bu bakımdan 15 Temmuz 2019’da Erdoğan’ın, “Ne diyorlar, ekonomi battı, ekonomi bitti. Bunlarda insaf yok. Bunlar nankör. Türkiye’nin dört bir yanında içeride dışarıda terörle bu denli büyük bir mücadele verilirken bu mermi, kurşun, kalkan uçaklar, helikopterler fıstık, leblebi mi dağıtıyor. Bunların hepsi para değil mi, ekonomi değil mi?” demesi bu gerçeği gözler önüne seriyor. Dünyanın en büyük ordularından biri olan TSK’nin mal ve hizmet alımlarına 2018’de toplam 30.32 milyar TL kaynak ayrıldı. Milli Savunma Bakanlığı(MSB)’nın silah, mermi ve diğer cephanelik malzemeleri de eklendiğinde bu harcama kalemi genel bütçenin yarısı demek.

2018’de devlet bütçesinde savunma harcamalarında büyük artış oldu. 2017 yılına göre ödenekleri artan kurumlar arasında, MSB, yüzde 41 ile birinci sırada yer aldı. Buna karşılık Milli Eğitim Bakanlığı ödeneklerindeki artış ise yüzde 9 olarak hesaplandı. Her yıl ayrılan bütçeyle tartışmaların odağında olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi geçen yıla göre yüzde 12 arttı. Savunma ve güvenlik ile ilgili kurumlara başlangıç ödeneği olarak 92 milyar TL ayrıldı. 2017 yılında 64 milyar 306 milyon 50 bin TL olan bu başlangıç ödeneği 2019 yılı için 92 milyar 718 milyon 151 bin TL olarak belirlendi. Sadece güvenlik ve savunmayla ilgili 9 kurumun toplam bütçesinde 28 milyar 412 milyon 101 bin TL artışa gidilerek genel bütçe savaş bütçesine dönüştü.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI)’nün 2019 yılı raporuna göre, 2018’deki askeri harcamalarında ülke sıralamasında 15. sırada. Askeri harcamalara yüzde 24 daha fazla bütçe ayırarak 19 milyar dolarlık harcamasıyla ilk 15 ülke arasında en fazla artış gösteren ülke konumunda bulunuyor. “Türkiye hızlı askeri teçhizat teslimatı konusunda giderek daha fazla harcama yapıyor ve bir yandan da yüklü miktarda silah satın alıyor” diyen SIPRI araştırmacısı Nan Tian, Türkiye’nin “Suriye’deki Kürt gruplara karşı askeri harekâtını genişletme ve Suriye’de kalıcı olma çabalarının çok fazla paraya mal olduğunu” vurguluyor.

 

Şaban İBA