İklim değişikliği, dünyanın yoksullarına karşı bildirilmemiş savaş ilanıdır. Küresel sıcaklıkları uygarlık tarihindeki en yüksek seviyelerine yükselten, küresel ısınmaya neden olan gazların hiç birini yaymayan olsalar da, iklim değişikliğinden acı sonuçlarından doğrudan etkilenen Asya, Afrika ve Güney Amerika’daki düşük gelirli ülkelerde yaşayanlar oluyor.
On yıldan uzun bir süredir, gelişmiş kapitalist ülkelerdeki çevre kirliği, Güney yarım küredeki yoksul halkları/ülkeleri etkiliyor. 2021 yılının yaz aylarında Amerika’nın batısında ve Kuzey yarım küredeki sıcaklık artışları haklı olarak manşet olmaya başladı. Oysa bu türden bir sıcaklık uzun yıllardır Güney yarım kürede yaşanmakta. Uzun bir süreden beridir iklim değişikliğinin ağır etkisi altında olan güneye yarım küredeki basın yayın organlarında bir ağıta dönüşen haberler okuyoruz.
Şehrin tarihsel mirasını korumak için özenle hazırlanmış deniz bariyerlerine harcanan 6 milyar dolara rağmen Venedik giderek daha fazla sular altında tehditti ile karşı karşıya. Yükselen deniz suyu, Bangladeş’te on yıldır pirinç verimini düşürüyor, tuzlu okyanus suyu Ganj ve Brahmaputra nehirlerinin deltasının girerek toprağın verimliğini düşürüyor. Deniz suyu yıldan yıla daha içlere doğru izinsiz girerek burada tarımdan geçinen milyonlarca insanın yaşamını tehdit ediyor.
Son bilimsel çalışmalar ve sosyal medya paylaşımları, bu yazın benzeri görülmemiş sıcakları ve yaşanan yangılar daha çok insanın iklim değişikliği gerçeğini görmesine, katkıda bulunduğu umudunu güçlendiriyor.
Ancak bu gerçekler bir süredir açıktı: Dünyanın yoksulları, yıllardır bu tür iklim kaynaklı felaketlerde yaşamlarını kaybediyor ve dünya medyasında üçüncü sayfa haberi olarak bile kendilerine yer bulamıyorlar.
Dünya medyası hiçbir yerde görünmüyor
Dünya medyası iklim değişikliği haberlerine pek ilgi göstermiyor. İklim değişikliğinin kritik seviyeye ulaşması yeteri kadar haberleştirilmiyor.
Zengin Kuzeyin, Paris İklim Anlaşması kapsamında Yoksul Güneye verdiği yardım sözünü tutmadığını medya görmezden geliyor. Dünyanın en zengin yirmi ülkesinin maliye bakanları, çok uluslu şirketlere vergi indirimi ilan etmede bir biriyle yarışırken, iklim değişikliği için verdikleri sözleri unutmuş gibi gözüküyorlar…
Paris Anlaşması kapsamında sıcaklık artışını 1,5 santigrat dereceyle sınırlama ve yoksul ülkelere yılda 100 milyar dolar iklim yardımı yapma gerçekleşmedi. 2050 yılına kadar iklim etkilerine karşı dayanıklılığı artırmak ve net sıfır emisyona ulaşmak ve ekonomik refah inşa etmek için bir Ulusal İklim Refah Planı oluşturması projesi de unutuldu.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, 2018’de 79 milyar dolar verdiğini iddia ediyor. Ancak, yoksullukla mücadele eden sivil toplum örgütü Oxfam tarafından yapılan bir analiz, bu rakamın muhasebe hilelerine başvurularak, şişirildiğini yardımın yüzde 75’inin hibe değil kredi olarak verildiğini ortaya koyuyor. Oxfam, şimdiye kadar yapılan yardımın yılda 20 milyar dolar kadar olduğunu açıkladı.
Bu yardım eksikliği, sadece dünyamızın yoksulları için değil, zenginlerin hayatta kalma umutlarını da zayıflatıyor. Yapılan araştırmalar, dünyadaki her dört kişiden biri 48 yoksul ülkede yaşıyor. Bu ülkeler yeşil enerji seçebilecek mali ve teknik araçlara sahip değiller. Bu da, sıcaklık artışını 1,5 C ile sınırlama umudunu elimizden alıyor. Bu durumda, 1,1 C üzerindeki her sıcaklık artışı ısı ve ateşin acı verici sonuçlarını dünyanın zenginleri ve yoksulları birlikte acı çekecekler.
Tüm bunlar, insanların bu gezegende nerede yaşarlarsa yaşasınlar, duymaları, bilmeleri gerekli haberlerin başında geliyor. Dünya medyasının bu şekilde üç maymunu oymasının zamanı geçti.
Nokta Haber Yorum
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024