Derinden gelen aforizmalar

Tadı başka bir serinlik başladı, kısaldı ışıyan günler. Soluğu tökezleyen gecelerin yalnızlığı uzadıkça uzadı. Ufukta binlerce yeni günü bekliyor şafaklar.

Mırıltısına kulak vermiyorum konuşmayan dünyanın. Keskin bir boşluk gözcülük yapıyor. Değişim hız kazandı doğada. Yaralı bedenimde kendi sesimi arıyorum. İzin gelmiyor gökten. Yıldızsız geceyi çekiyorum üstüme örtmüyor. Karanlığın renkleri sığmıyor bakışlarıma.

Ben uzaktayım, hüzünle örülü ömrüm hep yanımda. Ucuzlamış yaşamda pahalı kaldı özlemlerimiz. Sevinen sözcük arıyorum şairlerin dizelerinde. Sokak hayvanlarını düşünüyorum, gece neredeler? İnatçı sonbahar ayrı bir heyecana bürünmenin tanıklığında.

Kuşlar sabah seslerini nerde bıraktı? Çıplak suskunluğun birikimleriyle geri gelmiyor günler. Kutsanan kötülük, cehenneme soluk oluyor. Hayal etmeyi unuttu miskin aymazlar.

Öğretilmiş itaatin uykusu kaçmıyor kötü yataklarda. Cehaletle korunuyor metaforik öykülerin kahramanları. Kısıtlı hayatlar önceden yazılıp çizilmişti.

Dinlemedi bezginler, okumadılar. Bedenler kaygan bir yüzeyin işgaline girdi. Yalan gerçeğin tahtında. Genital bölgeden frontal kortekse[1] geçemiyor namus bekçileri.

Doğaya ve insana düşman sistemin sultası arayı açtı. Kötülüğe tutsaklık, labirentin ıssızlığıdır. Uzaklaşmaktır sevdanın kavgasından.

Gün görmemiş yalanların zenginliğinde korunuyor zaman. Bir hayat ki, bitmez tükenmez kapışmaları hep sahte. Gücümüz yetmezmiş sahici cümleler kurmaya. Küçük bir defterimiz, sözünü esirgemeyen sözcüklerimiz yeter bize.

Yaşamaya değer bir dünya yaratırken ruhsal yenilgilerle uzlaşmak niye? “İyi olanla mutlu ol, kötü olanı kabul et!” diyor ruh sağlığı hekimleri, ruh bilimciler.

Yazgıcılıkla gelirmiş “iyillik”. Sözcüklere tutunup ayağa kalkan düşe ayıptır bu.

Aldatmalar da geçer süzgeçten. Yalın ayak adımların gizemi kendi iklimini yaratır. Roma’lı şairin öğüdüdür; Korkulara boyun eğersen özgürlüğe sırt çevirirsin[2]. Anladım, kocaman bir gülümseme değil hayat, kocaman bir mücadele. Gücünü korkuyla pekiştiren çarka alkış tutma!

Üzülmek çözüm üretmez. Çevreyi görmek için çatıya çık[3].  Diz çökme kuduran gaddarlığa! Acının direncinden çıkacaktır umut.

Zaman geçmedi, gün tükenmez.

Güncelle eskiyen gülüşlerini, yosun tutan aynalar temizlensin. Yitirilen bellek geri gelir. Geç kalmış adımların utancını silkele, karanlık gecenin ışıldayan yıldızlarına bak! Zamanın ışığıyla sis delinir. Neşeli bir türkü konar tenine.


[1] Bilinçli düşünmeden sorumlu olan beyin bölgesi.

[2] Horatius

[3] Goethe

 

Muzaffer YEGÜL
Latest posts by Muzaffer YEGÜL (see all)