İlk yolculuğuna “Gırgır”da başlayan sonrasında L-Manyak, Leman gibi dergilerdeki karakterlere hayat veren Karikatürist Sinan Arık, resimle olan ilişkisinin küçük yaşlarda başladığını belirterek, “Sokakta futbol oynamak yerine daha çok kendi hayal dünyasında oyunlar yaratan ve oynayan, hatta diğer çocukları da sürükleyen bir çocuktum. Çok geçmeden bu odak bir şeyler çizmeye kaydı. Kariyerimle ilgili aldığım ilk unvan ilkokulda “sınıfın en güzel resim yapanı” idi. Daha sonra çizdiğim çalışmalara konuşma balonları eklendi ve buna karikatür dendiğini öğrendim.” dedi.
Günlük hayatın koşuşturmacasında olaylar akıp gider, hepimiz aynı şeyleri görürüz ama bazıları onu farklı bir şekilde yorumlar, esprili bir şekilde anlatır. Onlardan biri de Sinan Arık. Derdini çizgilerle anlattığını ve karikatürist olma yolunda bunun önemli bir faktör olduğunu belirten Arık, “Karikatür aslında sadece toplumsal veya siyasi konulara yönelik değil, evrendeki her kavrama ışık tutar. Bazı kesimler tek derdimizi hükümet ile sansa da, bizler Kırmızı Başlıklı Kız’a da muhalefetiz, Pamuk Prenses’e de. Ustalarımızdan bu düsturu edindik.” ifadelerini kullandı. İroniyi görsel dilin çizgileriyle konuşturan Arık ile karikatürle tanışma hikâyesini, ilk göz ağrısı Gırgır’ı, şimdilerde ise dövmeciliğe olan merakını konuştuk.
- Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1992 Denizli doğumluyum. İstanbul Altınbaş Üniversitesi GSTF Plastik Sanatlar Bölümü’nü tam burslu bitirdim. Okul ile ilişkim hiç bir zaman iyi olmasa da, okuldaki tembelliğimin nedeni, üretimdeki çalışkanlığım olmuştur. Ülkenin en önemli mizah/çizgi roman dergilerinden birinin ayakta kalması ve içeriğinin tamamen yenilenmesi ile uğraşırken, natürmort ödevim eksik kalabilirdi benim için. Ne yazık ki “sanatçı” hocalarımız bunu pek anlayamadı.
- Çizim ve karikatürle nasıl başladı ilişkiniz?
Sokakta futbol oynamak yerine daha çok kendi hayal dünyasında oyunlar yaratan ve oynayan, hatta diğer çocukları da sürükleyen bir çocuktum. Çok geçmeden bu odak bir şeyler çizmeye kaydı. Kariyerimle ilgili aldığım ilk unvan ilkokulda “sınıfın en güzel resim yapanı” idi. Daha sonra çizdiğim çalışmalara konuşma balonları eklendi ve buna aslında karikatür dendiğini öğrendim. Sonrasında çizgiyle ilgili pek çok ufak tefek işler yapıp harçlığımı çıkarttım. Lise yıllarında GIRGIR Dergisi’ne kabul edilmemle de profesyonel kariyerim başlamış oldu. Sonrasında Resim bölümü okumaya karar verip yetenek sınavlarına hazırlanmam ise çizgime desen ekledi ve çizgi konusundaki yelpazem de genişlemiş oldu.
- Karikatürlerinizde neler eleştiri konusu oluyor?
Karikatür aslında sadece toplumsal veya siyasi konulara yönelik değil, evrendeki her kavrama ışık tutar. Bazı kesimler tek derdimizi hükümet ile sansa da, bizler Kırmızı Başlıklı Kız’a da muhalefetiz, Pamuk Prenses’e de. Ustalarımızdan bu düsturu edindik.
“İLK GÖZ AĞRIM GIRGIRDI”
- Manyak, LeMan ve Gırgır gibi dergilerde de çizmişsiniz. Bize o süreçten bahsedebilir misiniz?
GIRGIR zaten ilk göz ağrımdı. Lise yıllarında kadrosuna dahil olup üniversitelerde, festivallerde söyleşi ve imza etkinliklerine çağırılmak keyifli ve aynı zamanda motive ediciydi. Bir karikatüristin doğrudan reaksiyon alabileceği yerler o alanlardır. Çünkü şortunla, kahvenle masanın başına geçtiğinde çizdiklerinin nasıl bir kitleye ulaşacağı konusunda fikir sahibi olursun.
En uzun süre çalıştığım dergi Gırgır’dı ve bu süreçte pek çok dergi, gazete ve proje için de çizimler yaptım. Leman ile yollarım ise GIRGIR’dan sonra kesişti ve oradaki çizgilerim Gırgır’daki komik karikatür çizgimden ziyade çok daha sert ve daha çok çizgiroman tarzında işlerdi. Mizah dergiciliğinin en önemli mihenk taşlarından L-Manyak’ın son dönemlerinde işin başa düşmesi ve kapanana kadar mücadeleyi sürdürmek ise ayrıca buruk bir hazdı.
- Karikatür politik bir mesaj içermek zorunda mı? Karikatürün böyle bir sorumluluğumu var?
Karikatür politik karikatürlerle sınırlı değildir. Dergilerde gündem sayfaları ve kapak dışında geriye kalan sayfalar tamamen mizahçıların kendi dünyasına ayrılmıştır. Tek ortak nokta ise muhalefettir. Önceki sorularda da bahsettiğim gibi karikatür Kırmızı Başlıklı Kız’a da muhaliftir, dünyayı sırtında taşıyan Atlas’a da.
“SAĞLAM USTALAR YETİŞTİ”
- Dünyada karikatür mantığı biraz daha farklı gibi. Yazıdan çok çizgiye dayalı bir güldürü anlayışı var…
Bizdeki mizah dergiciliğinin yeri her zaman ayrı olmuştur. Şu an son dönemlerini yaşayan mizah dergisi kültürümüz köklü ve zengin bir gelenekten gelmedir. Tabletten karikatür “like”layan kuşak öncesinde, sağlam ustalar yetiştirmiştir.
- Çizdiğiniz portrelerden biri ile sohbet etme şansınız olsaydı o hangisi olurdu?
Gündem karikatürlerimdeki çoğu kişiyle bir araya gelmek istemezdim sanırım. Gelsek de hesabı ona kitlerdim. Fakat köşemdeki kişilerden ise bi düşünmem lazım. 🙂
- Sizinle özdeşleşen çizdiğiniz bir karakter var mı?
Karikatür bazında daha çok bir karakter üzerinden ilerleyen işler değil de “klasik karikatür” dediğimiz tek kareden oluşan işler yaptığım için öyle yıllarca sürdürdüğüm bir karakterim olmadı. Ara sıra bantlar çizerek bir ya da birkaç sayı konuk edip bitirdiğim karakterlerim oldu. Fakat çizdiğiniz her karakter sizin dünyanızdan geldiği için, yere çizdiğiniz izmarit bile sizden bir şeyler taşıyor zaten.
“OKURKEN SIFIRDAN ÇİZERİM”
- Siz en çok kimin karikatürlerine gülüyorsunuz?
Bizdeki (en azından bendeki) mesleki deformasyon, mizah dergisi okuyamamaktır. Yani bir mizah okuru bir dergiyi bir saatte okuyup bitirirken, benimkisi günler sürüyor. Çünkü okuyucu okur, beğendiğine kahkahayı basar geçer ben ise bütün dergiyi gözümle sıfırdan çizerim okurken. Dolayısı ile gülmekten çok, dünyasıyla beni etkileyen pek çok isim sayabilirim. Kemal Aratan, Galip Tekin, Emrah Ablak ve daha pek çok usta…
- Çalışmalarınızı yaparken ne tür referanslar ya da hangi sanatçılar sizi etkiliyor?
İlham perisi aslında çalışırken değil de, masanın başına oturmadan önce etrafınızda takılıyor. Arkadaşlarınla buluşup bir şeyler içerken, düşen çekmecenin vidasını sıkarken… Tabii ki öyle klişedeki gibi elinde kağıt kalem o minibüs senin, bu bar köşesi benim ilham peşinde koşmuyoruz. Sadece yaşıyorsunuz ve o sizi gelip buluyor. Kağıdın başına geçtiğinde de doneleri masaya döküp, başlıyorsun işine yarayanları modifiye etmeye.
KAZ DAĞLARI İÇİN ÖZEL SERGİ
- Yakın zamanda katılmayı düşündüğünüz bir proje var mı? Yakın zamanlarda serginiz olacak mı?
Bu aralar önümde bir grup çizer arkadaşımla başlattığımız Kaz Dağları sergisinin hazırlıkları var. Onun dışında yakın zamanda detaylarını duyuracağım 3 günlük bir etkinlik olacak Ankara’da. Ayrıca bilenler bilir yaklaşık 5 yıldır bir kahve firması için farklı çizim projeleri yapıyorum. Bu sene yine İstanbul Coffee Fest kapsamında ve belki birkaç ilde daha kahve ve çizgi severlerle buluşacağım. Ve son olarak bu defa çok daha farklı bir dergide, farklı içeriğe sahip bir sayfa ile çok özlediğim karikatür üretimine geri döneceğim. Sizler aracılığıyla ilk defa buradan çıtlatmış olayım.
- Karikatürün yanı sıra neler yapıyorsunuz?
Karikatürün yanı sıra yıllarca oyun çizerliğinden çizgi filme, yetenek sınavlarına öğrenci hazırlamaktan çizgi romana, illüstrasyona kadar neredeyse her şeyi yaptım. Fakat son 5 yıldır en büyük ikinci uğraşım dövme. 2017 yılında kız arkadaşım Özge Balçın (Tasarımcı) ve ağabeyim Melih Arık (Fotoğraf Sanatçısı) ile birlikte NUMB Tattoo & Art Studio’da bir sanat ve tasarım oluşumu mantığında hem çizim projelerimi yürütüyorum, hem de sevgili dövme severleri ağırlıyorum.
- Ankara’da bir düş yolculuğu - 29 Aralık 2019
- Çekmecelere kilitlenen hikâyeler gün yüzüne çıktı! - 2 Aralık 2019
- Kadınlar sokakta buluşuyor - 24 Kasım 2019