Cemaat – devlet ortaklığının altın çağı

Cumhuriyetin ilk yıllarında tekke ve zaviyelerin kapanması ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulması ile din-devlet ilişkisi resmi bir hüviyet kazandı. CHP’nin tek parti döneminde din-devlet ilişkisi devlet laikliği temelinde sürerken cemaatler adeta yeraltına çekildi. Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 1950’li yıllardan itibaren gün yüzüne çıkmaya başladı. Cemaatlerin devlette etkin olma faaliyetleri 1960’lı yıllarda gayr-i resmi ve gizli olarak sürdü. Faaliyetlerin siyasi bir partide yansıması ise Erbakan’ın Milli Nizam Partisi ile gerçekleşti. Cemaatler, 12 Mart 1971 döneminden güçlenerek çıktı. 12 Eylül 1980’den sonra ve özellikle Özal döneminde cemaat temelli ilişkiler daha açık bir hal aldı. RP iktidarına karşı yapılan 28 Şubat askeri müdahalesi ile cemaatlere laiklik ayarı verildi. Bu dönemde radikal İslam’ın bütün dünyada yükselme seyrine karşı ABD tarafından “Ilımlı İslam projesi” hayata geçirimleşe başladı.

Bu projeye göre, “Model cemaat yapısı” olarak sunulan ve dışta ABD, içte derin devlet tarafından desteklenerek Türkiye’nin en büyük cemaati haline gelen Gülen Cemaati, 2002’e iktidara gelen/getirilen AKP’nin koalisyon ortağı oldu. AKP iktidarları döneminde İslami cemaatlerin devletle ilişkilerinde “Cemaat-devlet ortaklığı” olarak ifade edilen yeni bir siyasal ve toplumsal süreç başladı. 2011’den itibaren bozulmaya başlayan AKP-Gülen Cemaati ortaklığı 2013’de iç hesaplaşmaya ve iktidar savaşına dönüştü. 15 Temmuz 2016’da yapılan şaibeli askeri darbe girişiminden sonra da AKP, cemaate karşı büyük bir tasfiye harekatı başlattı. Bu süreçte devlette ortaya çıkan askeri ve sivil bürokrasideki boşluk, diğer cemaatler tarafından dolduruldu. Halen cemaatlerin iktidarla ve devletle ortaklığı rejim değişikliğine bağlı olarak AKP’nin 2023 hedefine göre devam ediyor.

Devlet ve hükümet olanaklarından olağanüstü düzeyde yararlanan cemaatler ve tarikatlar AKP döneminde altın çağ yaşıyor. Cumhuriyet dönemi boyunca cemaatler hiçbir zaman böylesi serbest koşullara ve olanaklara sahip olmadılar. Din eksenli siyaset, devlet ve hükümet olanaklarıyla sürdürülürken, cemaatler ve tarikatlarda da kendilerine meşruiyet kazandırmak için iktidarla açık ya da gizli işbirliği yapıyor. Her biri devlete ve hükümete yakınlığı düzeyinde dinsel ve mezhepsel yorum farklılıklarının bilincinde olarak grup çıkarlarını her şeyin üzerinde tutuyor. Bu nedenle cemaatlerin ve tarikatların hemen hepsi AKP’yi destekliyor. Cemaat-tarikat, sermaye ve siyaset ilişkileri devlet ve toplum hayatının her alanını kapsıyor. AKP, cemaatlerin ve tarikatların görünen ve görünmez gücünü kullanarak iktidarını sürdürüyor.

Çok partili dönemin başından itibaren Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Doğruyol Partisi, Refah Partisi ve son olarak AKP gibi merkez sağ partilere destek veren cemaatler ve tarikatlar dönemsel olarak siyasette önemli roller üstlenerek çıkarlarını bu partilerle bütünleştirdi. İdeolojik ve siyasal tercihleri nedeniyle kendilerine “ikbal ve istikbal vaat etmeyen” merkez sol partilere ve iktidarlara yanaşmadılar. Ancak kendi varlık koşullarını kapitalist sistemde ve devlet desteğinde gördükleri için, siyasal iktidarlarla uyum içinde olmayı veya öyle görünmeyi ilke edindiler.

Görev ve yetki dağıtımında ehliyet ve liyakat ölçütünü salt grup çıkarına dayalı hale getiren cemaatler destekledikleri partiler iktidara gelince hükümet olanaklarından en iyi şekilde yararlanmayı görev addettiler. Bu nedenle bir yandan hükümetlere ayar vermeye çalıştılar bir yandan da devlet ve hükümet katında önemli mevziler kazandılar: Bakanlıklarda, Diyanette, Üniversitelerde, Milli Eğitim’de, idari, askeri, yargı ve güvenlik bürokrasisinde etkili oldular. Ayrıca şirketleşmeyi, holdingleşmeyi, vakıflaşmayı, devletten ihaleler almayı ticaretin vazgeçilmez kuralı yaparak dünyevî işlerle güçlerine güç kattılar.

Cemaatlerde bireysel irade ya da sorgulama yok, her şey şeyhin kelamına bağlı. Kendi çıkarlarına göre İslam’ı farklı yorumlamalarına rağmen cemaatlerde şeyhler, Allah’ın ya da Muhammed’in vekili gibi görülüyor. Şeyh, hangi partiyi işaret ederse oraya oy veriliyor. Her cemaatin kendi gettosu, televizyonu, gazetesi, yayınevi, camileri ve külliyesi var. Kendi aralarında evleniyorlar, birbirleriyle alışveriş yapıyorlar ve çok yönlü dayanışma içinde şatafatlı bir yaşam sürdürüyorlar. Şeyhler ticari şirketlerin ve holdinglerin mutlak hâkimidir. Parayı elinde tutanın gücü elinde tuttuğunu bilerek şeyhler, mali ve maddi gücü çocukları dışında hiç kimse ile paylaşmıyor.

Hedef kitlesi 16-30 yaş arası kadınlar ve erkeklerden oluşan cemaatlerin temel faaliyet alanlarını camiler, müftülükler,  kuran kursları, yurtlar, dershaneler, okullar, öğrenci evleri ve bir bütün olarak devlet kurumları oluşturuyor. Bazı cemaatlere girilmesi kolay, ancak korku salınarak engellenmeye çalışıldığı için çıkılması oldukça zor. Devletin güvenlik ve istihbarat güçleriyle sürekli irtibat halinde olan cemaatler, bazı durumlarda derin devlet tarafından yönlendiriliyor.

 

Şaban İBA