“Bütçeyi bağlama” sonradan deyime dönüşmüş olan, hakiki bir iple bağlama işlemidir. Maliye bürokratlarının anayasal takvim yaklaştıkça sabahlayarak hazırladığı genel ve özel bütçeli kuruluşların bütçeleri üst üste konur, Maliye Bakanı da DMO menşeli iple bütçeyi bağlayarak, iyi dilekler, dua ve espriler eşliğinde üstüne düğümü atardı.
Meclis’e sunulan zalim vergi artışlarıyla dolu son “torba kanun”, 2017 bütçesini bağlayan düğümün koptuğunu gösteriyor.
Bu paket, normalde ek bütçe kanunuyla getirilmesi gereken maddeleri “torba”ya atarak, bir yandan Meclis’teki muhalefeti; diğer yandan da bir avuç müteahhit şirketin zenginleşmesi uğruna, emeğiyle geçinen milyonları ezecek.
37 milyar ek borçlanma
2017 bütçesinde öngörülen açık 47.5 milyar TL’ydi. Bu tutar da Hazine borçlanmasıyla karşılanacaktı. Bir başka yasaya göre de borçlanma limiti ihtiyaç duyulursa, bir kere bakan, ikinci kez de Bakanlar Kurulu kararıyla iki kez yüzde 5’er artırım yapılabiliyor. Böylece toplamda gösterilen bütçe açığının, yüzde 10’u kadar daha borçlanma yapılabiliyor.
Bu hesaba göre 2017 yılı bütçesinde, Hazine’nin en fazla 52.2 milyar TL’ye kadar borçlanması gerekiyordu.
Fakat bu limitler çoktan aşılmış. 130 maddelik “torba kanun”un ortalarında bir yerine, rakamla değil yazıyla küçücük bir rakam konulmuş:
“Net borç kullanım tutarı 2017 yılı için 1 Ocak 2017 tarihinden geçerli olmak üzere, Bakan ve Bakanlar Kurulu tarafından artırılan net borç kullanım tutarına otuzyedi milyar TL ilave edilerek uygulanır.”
Gerçek açık 89.2 milyar TL
Böylece, yılbaşında 45.2 milyar TL olarak planlanan 2017 yılı bütçe açığı, 89.2 milyar TL’ye uzanıyor. Peki, bu tutarın tamamı bakanın açıkladığı gibi savunma harcamalarına mı gidiyor?
Bu gerekçe kısmen doğru olsa bile eksik; eksik olduğu için de yanlıştır.
Maliye’nin inandırıcı olması için bu kaynağı hangi açıkları kapatmak için kullanacağını açıklaması gerekir. Yap-İşlet- Devret ve Yap-Kirala-Devret modeliyle yaptırılan tünel, köprü ve şehir hastaneleri için imzalanan sözleşmelerden başlayabilir mesela.
AKP rejimi, bütçe dışı verdiği garantilere imza attığı sözleşmeleri “ticari sır” gerekçesiyle açıklamıyor. Çünkü açıklasa, hangi şirkete döviz kuru üzerinden ne ödeyeceği ortaya çıkacak. Böylece kendisine, rejime destek veren, birlikte iş yaptıkları şirket çıkarlarını, halkın çıkarlarının önünde tutuyor.
TVF’ye Hazine’den kaynak
Torba Kanun’a eklenen bir başka maddeyle de tam bir şark kurnazlığı yapılmış.
Hazine’nin Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) hiç ismini filan anmadan kaynak aktarılmasının önü açılmış. 76. madde 76, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Kanunu’nun ek 1. maddesini değiştiriyor. “Fonlara yapılacak aktarımlar” başlıklı madde, normalde Hazine’nin fonlara kaynak aktarmasını düzenliyor. İşte yeni torba kanun, bu maddeye “sermaye şirketlerine ve/veya projelere finansman sağlayan Fonlara” ibaresini ekliyor. Bu da TVF’yi tarif ediyor.
Şimdi söyleyin:
Bu “tedbirler” savunma harcamaları arttığı için geldiyse, ticari sır gerekçesiyle açıklamadığınız garantili projelere, Hazine’den TVF aracılığıyla bizim vergilerimizi neden aktarıyorsunuz?
3. köprü, Osmangazi, Avrasya müteahhitlerine Hazine’nin TVF üzerinden aktaracağı kaynakla, ülke savunması için kullanılan savaş uçağı, tank harcamalarının ne ilgisi var?
Cevabı bilsek de soruyoruz.
Sahi siz kimi kandırıyorsunuz?
Kayanak: Cumhuriyet
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024