Bu Karardan Geri Dönülmeli

Türkiye üniversiteleri ile ilgili çok yanlış bir karar daha alındı. Karar önce cumhurbaşkanı tarafından, sonra da YÖK tarafından açıklandı. Kararın kimlerle nasıl bir görüşme sonucunda alındığını şu anda bilmiyoruz. Tek bir gerekçe gösterilmesinden ve de hiçbir ayrıntı sunulmamasından geniş bir değerlendirmeye dayanmadığı sonucunu çıkartabiliriz. 4+4+4 sistemine geçilirken de, kanun tasarısının birkaç sayfalık gerekçesini hazırlayan ve yazan kişilerin hiçbiri eğitimle ilgili bir meslekten gelmiyordu. Bugün de yurtların illere dağılımı, ailelerin yurtlara dağıtımının hangi kriterlere göre yapılacağı ve bu yöntemin hangi süreyle uygulanacağı, o süre bittikten sonra ilgili aileler için ne düşünüldüğü vb sorunlar yanıtsız. Bunları kimler düşündü ya da düşünmekte belli değil. Konunun muhatabı olan üniversitelere görüş soruldu mu? (Sorulmadığını tahmin edebiliriz).

Tüm yarıyılın online olarak yapılmasının sakıncaları hakkında bir rapor var mı? Bunu cesaretle ifade eden bir rektör veya YÖK üyesi çıktı mı ? (Bunu da pek sanmam). Malum tek adam rejimi demek, çok sayıda dilini yutmuş adam rejimi demek.

Acaba yöneticiler deprem sonrası dönemi pandemi dönemi ile karıştırmış olabilirler mi? “Büyük bir sorun oldu, okullar online’a geçmiÅŸlerdi, ÅŸimdi de büyük bir sorun var, yine online’a geçmek lazım” diye bir mantık hatasına mı düştüler? Aradaki farkı gözden kaçırmış olabilirler mi? Pandemide insanların kalabalık oluÅŸturması, örneÄŸin sınıflarda biraraya gelmesi riskli idi. Åžimdi böyle bir risk yok, tersine gençlerin psikolojileri açısından okula gelmeleri daha yararlı. Pandemi dönemindeki uygulamanın, öğretim kalitesi ve öğrencinin iyi bir donanımla mezun olması açılarından yararlı olmadığı gerek öğretim elemanlarının, gerek öğrencilerin ortak görüşüdür. 2019-2020 öğretim yılında ikinci yarıyıl ile 2020-2021 yılının tamamı online ile uygulandı. O dönemde öğrenci olan bir genç önümüzdeki yarıyılı da online okuduÄŸunda, öğreniminin yarısını okuldan uzak olarak geçirmiÅŸ olacaktır. Bu da ciddi bir sakınca oluÅŸturacaktır. Sadece uygulamanın birinci derecede önem taşıdığı tıp, mühendislik, mimarlık vb alanlar için deÄŸil, tüm yükseköğretim alanları için önemli bir sakınca söz konusudur. Birinci neden, sınıf içinde toplu olarak bulunmanın soru sorma, tartışma açısından yarattığı olumlu etki baÅŸta olmak üzere, öğrencilerin gerek kendi aralarında, gerek öğretim elemanları ile kurdukları iletiÅŸim çok daha verimli olmaktadır. Öğrencilerin sorunlarını, gelecek planlarını konuÅŸmak olanağı artmaktadır. Öğrencilerin birbirleri ile kurdukları arkadaÅŸlıklar hem öğrenim dönemi için, hem de meslek yaÅŸamları için bir altyapı saÄŸlamaktadır. Önemli bir nokta da, öğrencilerin toplu olarak aynı ortamda bulunmaları sayesinde çeÅŸitli sosyal, kültürel etkinliklere, kulüp çalışmalarına katılarak kendilerini geliÅŸtirme olanağı bulmalarıdır. Bir lisans programında bazı derslerin online, bazı derslerin de hibrid yapılması pekala yararlı olabilir, ancak tüm yarıyılın online olması kesinlikle maliyeti yararından yüksek bir tercihtir. Hele üç yarıyılını online geçirmiÅŸ bir öğrenci kuÅŸağını bir kez daha bir yarıyıla zorlamak, o kuÅŸaÄŸa büyük bir haksızlık olduÄŸu kadar, o kuÅŸağın yarın meslek hayatında yaÅŸayacağı ve yaÅŸatacağı sorunlar açısından da ciddi bir hatadır.

Ãœniversite öncesi için Milli EÄŸitim Bakanlığı biraz daha rasyonel model geliÅŸtirmiÅŸ durumda. yapılan açıklamaya göre varolan çadır merkezlerine ek olarak yeni çadır merkezleri kurulacak, 465 000 yurttaÅŸ YÄ°BO’larda ve yrutlarda kalmakta. Deprem bölgesindeki on ilde 1 Mart’a kadar öğretime ara verildi ve o tarihte “ilçe ve okul temelli” bir karar alınacak, çünkü ilçelerden bazılarında hasar yok. bu yaklaşım yükseköğretimle ilgili karara göre çok daha rasyonel. Bu noktada insanın aklına ÅŸu soru geliyor: Bölgedeki öğretimde yaÅŸanacak sorunlara çözüm aramak ilk ve ortaöğretim için rasyonel olduÄŸuna göre, yükseköğretimde tüm ülkeyi kapsayan ağır bir karar nasıl rasyonel olabilir? Daha doÄŸrusu neden bu kadar irrasyonel olabilir? Özellikle Åžubat, Mart, Nisan ayları için Türkiye’nin otel kapasitesinden yararlanmak ve o süre içinde yoÄŸun bir çaba ile konteyner veya prefabrik kapasitesi yaratmak seçeneÄŸi ortada dururken! Acaba üniversitelerle ilgili baÅŸka düşünceler mi rol oynadı? ÖrneÄŸin Åžehir Ãœniversitesi’nin kapatılması ve BoÄŸaziçi Ãœniversitesi’nin kimliÄŸinden, kurum kültüründen, misyonundan uzaklaÅŸtırılması çabaları da hiç rasyonel ve haklı deÄŸildi. Bu seferki uygulamanın amacı hakkında deÄŸiÅŸik tahminler yürütebiliriz, ancak tahminlerden daha önemli olan, üniversite sistemimizin etkinliÄŸi ve bugün öğrenim gören kuÅŸakların iyi bir donanımla mezun olma hakları açısından, söz konusu kararın çok yanlış olduÄŸunu güçlü bir sesle ifade etmek ve geri alınmasını talep etmektir. Ä°ktidar bu konuda ısrar ederse, yaratacağı demokratik tepkinin kendisine zarar vermesi de büyük bir olasılıktır.

Burhan ÅžENATALAR